Rauf Raif Denktaş.

Mücadeleye adanmış bir ömür.

Kıbrıs Türk’ünün üzerinde yaşadığı toprakları vatan yapması, memleket bilmesi için.

Anavatan Türkiye’nin, Akdeniz’de egemenlik haklarının korunması, denizlerle çevrili etrafının abluka altına alınmaması ve Kıbrıs üzerinden Anadolu halkının çıkarlarının ipotek altına girmemesi adına bir gün bile pişmanlık duymadan “dava”ya adanmış bir hayat.

Tarih yazmaz ama bilen bilir.

Gün geldi Kıbrıs Türk’ü için anavatan ile de kavga etti, Anadolu halkının çıkarları için  Türkiye dış siyasetine yön de verdi.

Dönem oldu, Türk hükümetlerinin yaşadıkları dış politikadaki eksen kaymaları, akıl tutulmaları ile de mücadele etti.

Anadolu halkının,  Kıbrıs ile Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını unutturmamak, önemini kaybettirmemek için gerektiğinde herkesi, Ankara hükümetlerini karşısına almayı da bildi.

Hataları da olmuştur, elbette.

Seveni de oldu sevmeyeni de. Sövdüler de ama bu topraklarda, sağcısından solcusuna ve 7 ‘den 70’e seveni de çok oldu.

Annan Planı referandumu öncesinde yine tehlikelere dikkat çekti.

Ta 15 yıl önce Kıbrıs adası etrafında zengin petrol ve doğalgaz yatakları var dedi.

Kıbrıs Türk solu ve basın organları tarafından “hayalcilikle” suçlandı.

Bu kadar yaklaşmışken ! Kıbrıs sorununun çözülmesini engellemek için doğalgaz masalını “uydurduğu” algısı yaratıldı.

Belli kesimlerce toplumsal linç yapıldı. Barış’ı ! engellediği algısı üzerinden halkına düşman olarak gösterilmeye çalışıldı.

Kıbrıs Türk sağı iç hesaplarla gerektiği gibi yanında durmadı, ne yazık ki vicdan azabı da çekmedi, meclis’te o dönem yer alan sağın milletvekilleri.

Yalnızlaştırıldı. Yaşarken üzerine ölü toprağı atılmaya çalışıldı.

Bütün gayenin, Doğu Akdeniz’deki zengin petrol ve doğalgaz yataklarına egemen olmak amacı ile  Akdeniz’i bir AB gölüne çevirerek hidrokarbon yataklarındaki Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin haklarının bir oldu-bitti ile gasp edilmesi olduğunu söyledi.

Direnin, dayanın dedi. Aldanmayın dedi.

Son nefesinde bile bağımsızlık dedi, anavatan dedi.

Ve bugün, Kıbrıs Türk’ü, Rauf Denktaş’ı, koca Toros’u daha iyi anlıyor, daha iyi okuyor.

Ve bugün Ankara, uluslar arası arenada Rauf Denktaş’ın eksikliğini fazlasıyla hissettiğini anlama noktasının ötesinde.

Kıbrıs Türk’ü ile birlikte Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve özellikle Kıbrıs Türk solunun büyük partisi CTP içerisindeki kanaat önderler ile kadroları da Rauf Denktaş’a daha çok hak veriyor, bugün.

Dün Rauf Denktaş düşmanlığı ve karşıtlığı üzerinden kurgulanan Kıbrıs Türk siyasetinin sol politikaları bugün 1968 yılından beri Rum tarafının “çözümsüzlük çözümdür” siyasetinin karşısında Devlet olarak durmanın önemini ve olası bir yeni anlaşmadaki Devlet olabilmenin stratejik ağırlığını yeni yeni görmeye ve kabul etmeye başladı.

Ve Kıbrıs Türk’ünün koca Toros’a bir özür borcu var, bugün.

Tüm yüreği ile, sağcısı ve solcusu ile, Kıbrıs Türk’ünün bugün Rauf Denktaş’a, seni daha iyi anlıyoruz diye hakkını teslim etmesi gerek.

Vicdanı ile konuştuğunda ölümünün ardından 7 Hükümet geçmiş olmasına rağmen Rauf Denktaş’ın anıt mezarının henüz bitmemesinden hiç mi utanmadı Kıbrıs Türk’ü?

Hiç mi sormadık kendimize, böylesi bir vefasızlığı hak etmek için ne yaptı, dünkü mücadelesi ile geleceğimizin kurtarıcısı Rauf Denktaş?

Yaşarken yerden yere vurmak, suçlamak, eleştirmek için fırsat kolladığımız Rauf Denktaş’ın bugün ne kadar haklı olduğunu her geçen gün herkes daha iyi anlamıyor mu?

Ve bugün Kıbrıs Türk’ü yeni bir anlaşmayı ve çözümü müzakere edebiliyorsa, sebebi 1958’den beri ortaya konan mücadele değil de nedir?

Kıbrıs Türk solu duygusal hayalleri bir kenara bırakarak Rauf Denktaş’ı okuma becerisini gösterebilirse ve Kıbrıs Türk sağı da 1958’den beri Rauf Denktaş ve kuşağının ortaya koyduğu mücadeleyi karakterine yerleştirebilirse, bu toprakların kaderi değişir, dünya karşısında Kıbrıs Türk’ünün varlığı daha görünür olur

Barış ve çözüm yanlısı, ilerici ve solculuk adı altında “keşke bölünmüş bir yurt bırakmasaydı” diye akıl ve vicdan tutulması yaşayanları da, Devlet’e sahip çıkarmış gibi yaparak kendi kişisel statükolarını kurarak Kıbrıs Türk’ünün var olma kavgası ve mücadelesini seçimden seçime sandıktan sandığa sömürenleri de çoktan affetmiştir, koca yürekli Toros.

Bin özür yetmese de, borcumuz da olsa, Kıbrıs Türk’ü olarak biz kendimizi ne zaman affedeceğiz?

Editör: TE Bilisim