Başbakan Yardımcısı Kudretli Özersay, yalnız.
Başbakan Ersin Tatar ise yapayalnız.
Kovit-19 salgını ile mücadelenin ekonomik ve sosyal alanında kabine ortada yok.
Hükümet, birlik mesajı vermekten öte hep birlikte fotoğraf bile veremiyor.
Kimsecikler ortada yok.
Siyasi sorumluluktan kaçan kaçana.
Ekonomik yıkım ve sonrasında toplum içerisinde yaşanacak sosyolojik buhranda, bugünlerde ortada görünmeyen kabine üyelerinden ve milletvekillerinden sanki hesap sorulmayacak gibi davrananlar çoğunlukta.
Ve Hükümet, Kovit-19 salgını ile birlikte ekonomide çalmaya başlayan tehlike çanları karşısında başarılı bir sınav ortaya koymaktan uzak.
Acı bir reçete yaşanacaksa hep birlikte yaşamaya hazır, Kıbrıs Türk’ü.
Ancak cevabını arayan sorular, toplumsal huzursuzluğu öfkeye taşıma boyutuna doğru gitmekte.
Sosyal medya yangın yeri.
Cevapsız sorular ile tepkiler, toplumsal bir harekete dönmenin evresinde.
UBP-HP Hükümeti tarafından büyük tartışmalar ve görüş ayrılıklarından sonra açıklanan “Ekonomik Önlem Paketi” ana karnında ölen bir bebek misali, Bakanlar Kurulu tarafından bile benimsenmediği ortada.
Ve toplumsal kaygıyı azaltmak yerine endişeleri çoğaltarak toplum içerisinde umutsuzluk ve panik havasını tetiklemekte öteye gidemedi, “Ekonomik Önlem Paketi.”
Sorguluyor ve haklı olarak soruyor, Kıbrıs Türk’ü.
Türkiye Cumhuriyeti tarafından yardım amaçlı KKTC için ayrılan 72 milyon Türk Lirasının akıbeti ne oldu?
Avrupa Birliğinin vereceğini açıkladığı 5 milyon Euro, nerelerde kullanılacak?
Hükümeti ve Bakanlar Kurulunun kararları üzerinde Bankacılık sektörü ve işadamları ne kadar etkili?
Kamu çalışanlarının maaşlarından yapılacak ciddi orandaki kesintiler, Kovit-19 salgını ile mücadele adı altında kamu maliyesinin açıklarını kısmen de olsa tamir etmeye yönelik krizi fırsata çevirmeye yönelik bir karar mı?
Özel sektör kaderine terkedildiğini düşünmekte haksız mı?
Bakanlar Kurulunun kendi içerisinde yaşadığı görüş ayrılıkları ile binbir güçlük ile ilan edilen “Ekonomik Önlem Paketi”nin, taksitlerini ödemekte güçlük çekecek olan kişilerin psikolojik çöküntülerini veya kestiği çeklerin vadesi geldiğinde karşılığını veremeyecek olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin iflasının yaratacağı sosyolojik buhranları önlemede ne kadar başarılı olacağı hiç düşünüldü mü?
UBP-HP Hükümeti ve Bakanlar Kurulu olarak, tüm sorulara tam bir şeffaflık içerisinden cevap vermek, siyasi bir sorumluluk.
Ve, unutmamalısınız ki, toplumsal endişeyi düşürecek cevaplar, önümüzdeki sürecin ekonomik ve toplum psikoloji açısından daha katlanılabilir geçmesinde bir anahtar olacak.
Aksi takdirde, olası olayları düşünmeye de yazmaya da insan olan katlanamıyor. Kovit-19 salgınının ülke ekonomisi ve Devlet bütçesinde yarattığı yıkımı düzeltmeye yönelik “kurtarıcı” olarak topluma sunulan “Ekonomik Önlemler Paketi”nin tüm kesimlerce içselleştirilmesini sağlamak Hükümetin ve tüm kabine üyelerinin birincil görevi olmalı.
Acı reçetenin tüm kesimlerce birlikte yaşanması gerekliliği toplum vicdanında kabul görmekte ve Kıbrıs Türk’ü gereken fedakarlığı da ortaya koymada kararlı.
Yeter ki, tam bir şeffaflık ile tüm sorulara vakit kaybedilmeden Hükümet tarafından cevap verilsin.
Cevap verilsin ki, toplumsal vicdan’da büyümeyi sürdüren endişeler büyüyüp öfkeye dönmeden son bulsun.
Ve bugünden sonra Kovit-19 salgınından daha büyük ve üzerinde siyasi sorumluluk alınması gereken daha büyük bir tehdit ile karşı karşıya, Kıbrıs Türk toplumu.
Toplumsal barış, huzur ve güvenliği koruma.
Siyasi sorumluluk ise, Hükümet ve tüm kabine üyelerinin boynunda.

Editör: TE Bilisim