,

AKP Hükümeti’nin, UBP Hükümeti aracılığı ile Kıbrıs Türk toplumuna dayattığı ‘ekonomik yıkım ve toplumsal varlıkları peşkeş çekme paketi’, toplumda infial ile karşılanmış, süreç içerisinde dayatma pakete karşı yükselen muhalefetin sonucu olarak; önce, UBP Hükümeti’nin güvensizlik önergesi ile Hükümetten uzaklaştırılması ardından gerçekleştirilen erken genel seçimle, pakete karşı olduklarını ve revize edeceklerini açıklayan CTPBG ve DPUG ’in birlikte koalisyon Hükümeti kurmaları sağlanmıştı.

Hatırlanacağı üzere muhalefette iken KIB-TEK’in özelleştirilmesine karşı olduklarını birçok kez ifade eden hatta Sendikamızın uzmanlarla birlikte hazırladığı KIB-TEK’in özerkleşmesini sağlayacak Elektrik İnkişaf (Değişiklik) Yasa Önerisi’ni, birlikte yasalaşması için Meclis’e sunan CTPBG – DPUG, önce seçim bildirgelerinde sonrasında ‘Hükümet Programı’ nda da benzer bir tutumu sürdürerek “KIB-TEK’i özerkleştirerek enerji sektörünün tek otoritesi haline dönüştüreceklerini” beyan etmişlerdi.

CTPBG – DPUG koalisyon Hükümeti kurulalı bir yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen KIB-TEK’in özerkleştirilmesi için hiçbir adım atılmadığı gibi, yeni kurulan Hükümetin ilk icraatı, elektrik tarifelerine yüklü bir zam yapmak ve 12 maddeden oluşan sözde “bütünlüklü yol haritası” açıklamak olmuştur. Seçim bildirgelerinde ve ‘Hükümet Programı’ nda verilen taahhütler unutulmuş ve Sn. Başbakan, KIB-TEK’in özelleştirilmesini de içeren bir önceki UBP Hükümeti döneminde TC Hükümeti ile imzalanmış ‘ekonomik yıkım ve toplumsal varlıkları peşkeş çekme paketi’ ni tarih değişiklikleri yaparak aynen imzalayarak sözde “REVİZE” etmiştir. Hükümetin icraatları bununla da sınırlı kalmamış; mühendislik, ekonomiklik, risk ve siyasi sonuçları bakımından ciddi bir şekilde ele alınıp bağımsız uzman kuruluşlarca fizibilite raporu hazırlanmadan TC’den deniz altına döşenecek kablo ile ülkemize elektrik getirilmesi hususunda mutabakat bulunduğu belirtilerek Ankara’da ‘niyet belgesi’ imzalanmıştır.

Ülkemiz elektrik enerjisi sektöründe yaşanan tüm bu gelişmelere, dünkü Meclis Genel Kurulu’nda muhalefetin KIB-TEK ile ilgili hükümete yönelttiği eleştirilere Sn. Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’nun verdiği cevapla yeni bir olgu daha eklenmiştir. Sn. Başbakan eleştirilere verdiği cevapta; "Türkiye’den kabloyla elektrik gelmesine karşı çıkan olmadığını ama düğmeye basılsa da ne kadar zamanda geleceğinin belli olduğunu, bu yüzde AKSA’ ya bir teklif götürdüklerini" beyan etmiştir.

Ülkemizde üretim kaynaklı yaşanan her yüz elektrik kesintisinin doksan altı’ sına, AKSA’ ya ait santrallerin sürekli devre dışı kalması neden olmaktadır. Arz güvenliği büyük oranda AKSA nedeniyle sağlanamamaktadır. Ağustos ayı verilerine göre KIB-TEK’in kendisine ait dizel santrallerinde gerçekleştirilen üretim maliyeti ayni dönemde AKSA’dan alınan her 1 kWh elektrik enerjisi için 10 kuruş daha ucuzdur. AKSA’ ya verilmiş yıllık 700 milyon kWh elektrik alım garantisi nedeniyle toplumun cebinden bir yılda 70 milyon TL fazladan enerji parası çıkmasına neden olunmaktadır. Bir başka ifade ile son yapılan zam, AKSA’nın pahalı elektriğini karşılamak için AKSA patronlarının cebine gitmiştir.

Tüm bu gerçekler ortada dururken Sn. Başbakan AKSA’ ya teklif götürdüklerini açıklamıştır. AKSA’ ya yapılmış olan teklifin içeriğini Sn. Başbakan topluma açıklamak zorundadır! Bağımsız uzman kuruluşlarca; mühendislik, ekonomiklik, risk ve siyasi sonuçları bakımından fizibilite raporu hazırlanmamış olmasına rağmen ve eldeki veriler ışığında daha pahalı olacağı belli olan, deniz altına döşenecek kabloyla TC’den elektrik getirilmesi işi AKSA’ ya mı verilmek isteniyor? Hükümet adına yapılan teklif bu mudur? Yoksa KIB-TEK’in ayni tipteki santrallerinden % 25 daha pahalıya KIB-TEK’e elektrik satan, arz güvenliğini sekteye uğratan AKSA’ ya ülkemizdeki tesislerini büyütmesi için yeni alım garantileri mi verilmek isteniyor?

Hükümet olmak demek, her şeyi ben bilirim ben yaparım demek değildir. Bu şekilde davranarak uyarılarımızı dikkate almayan siyasilerin AKSA’yı ülkemize davet ederek verdikleri zarar açıkça ortadadır. Mevcut Hükümet bu sonucu dahi değerlendirmekten aciz ise ve hâlâ AKSA’ ya teklif götürmekten bahsedebiliyorsa, bilinmelidir ki buna karşı EL-SEN daha önce olduğu gibi meşru her yolla direnecek ve toplumsal varlıklarımız ile menfaatlerimize sonuna kadar sahip çıkacaktır.

 

Çağlayan CESURER

EL-SEN Yönetim Kurulu (a)

Başkan

 

Editör: TE Bilisim