“Söz Sizde” programının bu haftaki konukları, Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Başkanı Tahir Gökçebel ile Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Şenel Elcil oldu.

KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel; “Devlet kendi eliyle insanları özele itiyor”

“Ülkemizdeki eğitim politikasının, yasalarla da belirlenmiş şekilde çağdaş, demokratik, laik bir sistemde herkese eşit olarak verilmesi gerekir. Temel prensip de kaliteli ve nitelikli olmasıdır. Bizler yaz tatillerinde bürokratlar gibi siyasilerin seçimleri vardı, kurultayları vardı, bunları geçerek en iyi şekilde okulları açabilmek ve bu okullar açıldığı zamanda yetiştireceğimiz insanlara maksimum hizmeti verebilmenin derdindeyiz. Biz eylemlerden kaçıyoruz ama müdahale etmemizin sebepleri okulların her anlamda eksiksiz sorunsuz açılması içindir. Fakat maalesef görüyoruz ki devlet eliyle devlet okulları zarara uğratılıyor. Adeta devlet de ben insanımı nasıl uzaklaştırırım, özel okula nasıl yönlendiririm diye bir anlayış vardır. Ben yapılanlardan bunu anlıyorum.”

“Yıllardır ayni yerdeyiz”

“İnsanlarımız artık yapılanları sorgulamıyor. Adeta kanıksıyor. Mesela ne bir bilimsel araştırma, çalışma hiçbir şey yapılmadan ek bütünleme sınav hakkı vermek. Bunun anlamı ben Bakanlar Kurulu ile bu çocukları geçirdim demektir. Ek sınav hakkına karşı değiliz. Ama bir çocuk defalarca sınava giriyor geçemiyor sonra bir daha şans verdim diyerek komisyonlarda el altından bir takım işler dönüyor. Sorular Bakanlıkta hazırlanıyor. Çocuklar bu şekilde geçiyor. Peki, sonuçta ne olur? Sorunların üzeri örtülmüş olur. Ben üç sene önce yaptığım bir açıklamayı tarihini değiştirip yeniden gündeme getirdim. Ve hep ayni sorunları konuştuğumuzu ve ayni yerde olduğumuzu gösterdim.”

“Ülkenin dingili koptu”

“Öğretmen eksiğimiz var. Bakanlık şu kadar verelim idare edin diyor. Nasıl idare edeceksiniz? Sadece sendika olarak nakiller için üç ay biz çalıştık. Bakanlıkta bürokrat bulamazsınız. Bunlar yaşanıyor ama bunların sonu yok. Ülkenin dingili koptu. Siyaset istediği gibi müdahale edebiliyor. Kimisi koleji kapatıyor, bir diğeri açıyor. Günlük kararlarla eğitimi şekillendiremezseniz. Böyle bir lüks yok. Devlet okullarında niteliği tartışacağımıza ki esas sorunları tartışmaya bir şekilde gelemiyoruz sığ konularda kalıyoruz. Hademe olmayan okullar var. Hademe olan okullar da var. Ama delegedir diye hademelik yaptıramıyorlar. Öğretmen yok, ilahiyata elli, altmış milyon harcanırken devlet okullarına önem yok. Biz hiç tatil yapmadık. Öneriler hazırlayıp hükümet edenlerin önüne koyduk.”

“Okullar bağış almak zorunda”

“Sağlık ve eğitim ticari oldu. Devlet okulları da artık paralıdır. İnsanlar çocuğuna özel ders aldırıyor. Eğitimi bitiriyor bunlar. Kurulan komisyonlardan, kayıtlara, Bakanlıkta çalışanlara kadar siyasi rant uğruna kullanılıyor. Popülizm yapılıyor eğitimde. Sayın Bakan da iyi niyetli olsa da kandırılıyor. Okul kapatacağım diyor. Bir ülkede okul kapatılması ne kadar demokratiktir. Delege çocuğudur bir yazıyla istediği okula kayıt olabiliyor. Okullar bağış almak zorundadır. Başka ne yapsınlar? Başka çaresi yok. Çünkü başka gelirleri yok. Devlette dairesinde elektrik, telefon ödenir ama düşünün bugün benim elektriği kesik olan okulum var. Eğitim bütçesi diye bir şey yoktur. Devlet okulları tek başına bırakılmıştır. Başının çaresine bakacak. Din ve Ahlak dersi mecburidir. Ama şimdi Sünni Islama kayış vardır. Diğer dinleri de dışlayarak. Biz daha önce Türkiye’deki öğretmenlerden üç kat daha fazla maaş alırdık. Şimdi yeni giren 1850 TL ve bölge bölge de gezer bu parayı benzine harcar. Ve biz de yirmi saate göre iken Türkiye de on beş saate göre 2200 TL civarı maaş ve hazırlık ödeneği ile başka haklar da alır.”

KTÖS Genel Sekreteri Şenel Elcil “Kötü yönetiliyoruz”

“Osmanlı bu ülkeden ayrılırken toplamda 24 okul bıraktı. İngiliz geldi. Cehalet aldı başını gider ülkede. Yol yok, su yok, evlerde tuvalet bile yok. İngiliz yasalar geçirdi. 1930’larda her evin tuvaleti olacak diye. Olmazsa da ceza keserdi. Sekiz çocuk olan her köyde okul ve öğretmen lojmanı yaptı. Bunları yaparken köylüyü borçlandırdı, köylüden aldığı vergiyle yaptı bunları. 1937 de öğretmen kolejini kurdu. Tarım kolejini kurdu Pergama da. Tarımın daha iyi yapılabilmesi için. Bunları İngiliz yaptı. Onların bıraktığı eğitim sistemini devam ettirdik. 1969-1970 de tüm teknolojik olanaklardan yoksun halde modern matematik kitapları yine bu ülkede yazıldı. Türkiye ye götürüldü bu kitaplar onların haberleri yoktu.”

“1974’den sonra sistem bozuldu”

“Bu sistem bozulmaya başladı. Bunu geriye götürmek için her türlü kötülük yapıldı bu ülkeye. Yasa da diyor ki Kıbrıs Türk eğitim sistemi Türkiye ile paralel yönetilir ama paralel bile değil. Bir gece de altı yıllık ilköğretim yılını beşe düşürdüler. Yarışmacı sınav sistemlerini soktular eğitime. Öğrenci yanında öğretmenin de kalitesi niteliği düşmeye başladı. Çünkü her isteyen öğretmen olabiliyor ülkede. Ama gerçek şudur herkes öğretmen olamaz. Öğretmen herkesi yetiştirir. Butün meslek guruplarını öğretmen eğitir. Öğretmen niteliği de bozuldu. Torpili olan sisteme girdi, olmayan ülkeyi terk etti. Geçici öğretmen çıkardılar. Olur, mu hiç? Mimar, Veteriner arkadaşlarımız var öğretmen. Eğitim de böyle bir şansınız yoktur. 1192 yılına kadar eğitim bütçesinin %70 devlet okullarına ayrılıyordu. 1992’den sonra tam ters bir durum var ortada. Şimdi %70 özele, %25 devlet okullarına gidiyor. Devlet kendi okullarına ayrımcılık yapıyor. Geçen yıl bir olay yaşadık. Bir okulumuzda kırılan dökülenler için Eğitim Bakanlığı Daire Müdürlüğü top top kâğıt gönderdi okula bunları satın parasıyla karşılayın giderleri. Biz bunları yaşadık geçen yıl Lefkoşa Şht. Yalçın İlkokulunda. Balıkesir ilkokulunda hademe yoktur. Öğretmenler temizliyor tuvaletleri. Hademe aldıkları şahısları Bakanlığa sekreter yaptılar.”

“Bakanlık partilerin bürosu gibi”

“Kaynak ayrılıyor ama doğru yere gitmiyor. 116 tane ilkokulumuz var. Toplam da 162 okulumuz var. Eğitim Bakanlığı partilerin bürosu haline geldi. Kemal Dürüst bir öğretmeni Dikmen de bir yazıyla ne yasa ne bir şey aldı daireye müdür yaptı. Böyle olmaz. Yine Kemal Dürüst dönemin de komşularını alırdı işe. Bunları yaşadık. Müzik dersi verecek öğretmen istedik. Ziraat mühendisi gönderdi bize. Çünkü komşusuydu. Bu insana da yazık. Okula geldi bu insan bir şey bilmez. Artık Türkiye’deki okulları kazanan öğrenci sayısı azalıyor. Okulların yerini özel ders ve dershaneler aldı. Eğitim ticarete döndürüldü.”

“Ülkesini bilmeyen bir nesil yetişiyor”

“Okullar berbat durumda. Teknoloji yok. Çocuğu araştırmaya yönlendirecek bir eğitim sistemi maalesef yaratamadık. Ülkesinin ağacını, doğasını bilmez çocuklar. Beşparmak dağını, Trodosu, köyleri, şehirleri, ülkesini bilmez çocuklarımız. Ezberci, sınavlara endeksli bir sistem. Bu durumda verim beklenmesi olası değil. Bu ülkede her şey parayla alınıp, satılabilecek duruma geldi. Parası olan okusun, olmayan cahil kalsın diye bir mantık yerleşti. Bir polis müdürünün 1995’li yıllarda sahte diploma aldığı çıktı ortaya. Bu ülke bunları yaşadı.”  
Editör: TE Bilisim