Dönemin Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan tarafından hazırlanan ve 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan halkoylaması sonucunda Kıbrıslı Türklerin evet oyu vermesine karşın Kıbrıslı Rumların hayır oyu ile ret edilen Annan Planının üzerinden 10 yılı aşkın bir süre geçti.

O gün dünyaya gelenler bugün 16 yaşında.

Ve Kıbrıs Türk’ü ile birlikte Kıbrıslı Rumlar 50 yılı aşkındır federasyon temelinde yeni bir anlaşmayı tartışmakta.

O gün dünyaya gelenler bugün 57 yaşında.

1963 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Rumlar tarafından işgal edilmesinin ardından Kıbrıs sorununun çözümüne dair ilerleme sağlanan iki dönüm noktası 1977-79 Doruk Anlaşmaları ile 2004 kapsamlı çözüm paketi olan Annan Planı olduğunu ifade etmek iddialı bir yorum olmaz.

Ve ne tuhaftır ki Kıbrıs Türk siyasetinin ana öznesi olan Kıbrıs sorunu üzerinden yapılan toplumu ayrıştıran tartışmalar içerisinde en az değinilen iki olgu da 1977-79 Doruk Anlaşmaları ile 2004 kapsamlı çözüm paketi olan Annan Planından bir başkası değil.

Peki Kıbrıs Türk siyasetinin merkezleri ve aktörleri tarafından Kıbrıs sorununa dair iki önemli tarih ve olgu olan 1977-79 Doruk Anlaşmaları ile 2004 kapsamlı çözüm paketi olan Annan Planıneden hiç tartışılmıyor?

Peki kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalma başarısı gösteren Ersin Tatar ve Mustafa Akıncı tarafından 1977-79 Doruk Anlaşmaları ile 2004 kapsamlı çözüm paketi olan Annan Planına neden hiç değinilmiyor?

1977-79 Doruk Anlaşmalarının ardından Kıbrıslı Rumların “çözümsüzlük çözümdür” siyaseti ile Kıbrıs sorununun çıkmaza sürüklenmesinin nedeninin federasyonun bir Türk tezi olduğunu hatırlatmaktan neden uzak durmakta adaylar?

Ve neden Kıbrıs Türkü’nün yakın tarihine yön veren ve bir kırılma noktası olan 2004 kapsamlı çözüm paketi Annan Planı ile ilgili referandum sonuçları hiçbir aday tarafından tartışılmamakta?

Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci tura kalan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Ersin Tatar yakın tarihin en önemli olgularından biri olan Annan Planı referandum süreci ve sonuçlarını yok sayar bir politika ve seçim süreci izlemekte.

Nedeni Kıbrıs Türk toplumu tarafından doğru okunmalı ve değerlendirilmeli.

Neden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Ersin Tatarseçim propagandalarında Annan Planı ve referandum sonuçlarından hareketle geleceğe dair politikalarını anlatmaktan uzak duruyorlar?

Elbette her iki adayında farklı nedenlerle birlikte cevapları vardır ancak seçimlerin ikinci turunda yarışacak olan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Ersin Tatar’a KIBRIS MANŞET olarak soruyoruz.

1977-79 Doruk Anlaşmalarının temelini oluşturan Kıbrıs sorununun çözüm modeli olarak federasyon bir Türk tezi değil midir?

Neden çözüme dair federasyon modeli Kıbrıs Türk solunun ve federasyon karşıtı bir duruş da Kıbrıs Türk sağının tekelindeymiş gibi bir duruş ile oy uğruna Kıbrıs Türk’ünü ayrıştırarak oy devşirmekten vazgeçmiyorsunuz?

Ve çözüme en fazla yaklaşılan ve Türk tarafının toprak iadesi dahil diğer başka kabul ettiği her şeye rağmen Kıbrıslı Rumlar tarafından yüzde 75.83 gibi yüksek bir oran ile hayır oyu verilerek ret edilen Annan Planı ve sonuçlarını yok sayarak ortaya koyduğunuz siyasetlerin Kıbrıs’ın gerçeklerinden uzaklaştığını neden görmüyorsunuz?

1977-79 Doruk Anlaşmaları ile 2004 kapsamlı çözüm paketi olan Annan Planı ile referandumunun sonuçlarının ortaya koyduğu gerçekler temelinde yeni bir geleceğin inşa edilmesinin mümkün olduğunu unutmamak siz adayların sorumluluğu gerçekleri Kıbrıs Türk’üne hatırlatmak ve anlatmak ise bizlerin görevi.

Unutsanız da, unutturmayı ideolojilerinize karşı bir ödev olarak kabul etseniz de, tartışmasanız da tartışmaktan nedeni her ne olursa olsun kaçsanız da 57 yılın tanıklığını yapan tutanaklar hala yerinde.

1977-79 Doruk Anlaşmaları ile 2004 kapsamlı çözüm paketi olan Annan Planı ile referandumunun sonuçlarını partiler ve ideolojiler üstü bir bakış ile tartışma olgunluğunu gösterememenin sürdürülebilir kalıcı bir anlaşmayı hayalden öte bir ütopyaya taşıdığını da kabul etmenin zamanı geldi de geçiyor.

Kıbrıs Türk’ünün sizden beklediği ayakları yere basan rasyonel politikalardan başka bir şey değil.

Editör: TE Bilisim