Eroğlu, Rum Yönetimi ile dönüşümlü başkanlık başta olmak üzere üzerinde yakınlaşma sağlanan konularla ilgili yeni öneriler getirmeyi sürdürdüğünü, yapılan önerilerin Cumhurbaşkanı’nın her zaman Kıbrıslı Rum, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın ise her zaman Kıbrıslı Rumların tercih edeceği bir Kıbrıslı Türk olması anlamı taşıdığını vurguladı. 

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Yakındoğu Üniversitesi Yakın Doğu Enstitüsü tarafından düzenlenen iki günlük Enerji Çalıştayı’nın aşılışına katıldı. YDÜ Büyük Kütüphanesi’nde yer alan çalıştayda, “Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklarla ilgili politika geliştirilmesi ve uluslararası aktörlerin politikalarının doğru değerlendirilmesine yardımcı olunması” amaçlanıyor.

Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis’in 4 yıllık müzakere sürecinde eski Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas’la varılan yakınlaşmaları saymadığını kaydeden Eroğlu, “Bu yakınlaşmaları yeni lider kabul etmediği gibi, ‘ama içinde beğendiklerim varsa onu alabilirim’ diyor. Kiraz seçer gibi istediğini alacak istemediğini almayacak. Geçmişte yakınlaşmalar sağlanan konularda ise yeni önerilerle karşımıza çıkmaktadır. Bu tabii ki zaman kaybından başka bir şey getirmez” dedi.

Federal Devlet Başkanlığı’nın dönüşümlü olmasında önceki Rum Yönetimi Lideri ile anlaşmaya varılmasına rağmen konu hakkında Nikos Anastasiadis’in yeni öneri getirdiğini anlatan Eroğlu, yeni önerinin Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın veto hakkının da kaldırılması, Başkan ve Başkan yardımcısının seçiminin tek liste üzerinden yapılmasını içerdiğini kaydetti.

Eroğlu, “Bu ne demektir. Her zaman Cumhurbaşkanı Muavini Türk olacak her zaman Cumhurbaşkanı Muavini de Rumların düşündüğü kişi olacak” dedi.

MÜLKİYET

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin masaya mülkiyet konusunda da yeni öneriler getirdiğini ifade eden Eroğlu, “Rum tarafının mülkiyetle ilgili önerileri görüşmeye, kendilerine 100 bin Kıbrıslı Rum’un yerleşebileceği toprak verilmesi koşuluyla” başlayabileceğini belirtti.

Toprak konusunun kriterler hariç en son görüşülecek konu olduğunu kaydeden Eroğlu, “Harita ve rakamların tabii ki en son, diğer başlıklarda anlaşıldıktan sonra görüşülmesi gerekir. Aksi takdirde insanlarımız daha bir anlaşmaya varmadan yeniden göçmen olacaklarını görecek ve ekonomik hayat duracak. Mevcut yönetime güven sıfırlanacak ve bu antlaşma kalıcı bir antlaşma olacak bu mümkün mü, mümkün değil” dedi.

Nikos Anastasiadis’in müzakereler yaklaşımına atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Yeni bir lider, yüksekten atmaya başlamıştır. Yeni yeni ayakları yere basar ve bugün sunmuş olduğu önerilerin kabul edilebilir öneriler olamayacağını dikkate alarak yeni yeni önerilerle karşımıza çıkar gibi bir beklentimiz de var” dedi.

ENERJİ

Enerji kaynaklarının ülkelerin dış politikalarının belirlenmesinde önemli bir faktör olduğunu kaydeden Eroğlu, bu konunun ülkeler arasında siyasi rekabeti ve çatışmaları beraberinde getirdiğini ifade etti.

Eroğlu, “Bugün dünyada global güç diye tabir edilen ülkelerin kendi coğrafyalarından çok uzaklarda dahi söz konusu enerji kaynakları için bırakın siyaseten rekabete girmeyi, her türlü çatışmaya giriştiklerini görebilmekteyiz” dedi.

PAZARTESİ LİDERLER GÖRÜŞÜYOR

Müzakerelerin hızına da değinen Eroğlu, Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Biden’in adaya gelmesiyle liderlerin görüşmesinin ayda bir defadan iki defaya çıkarıldığını, Nikos Anastasiadis ile bir sonraki görüşmesinin 23 Haziran Pazartesi, daha sonrakinin ise 7 Temmuz Pazartesi olarak planlandığını kaydetti.

Eroğlu, müzakerecilerin haftada iki kez görüşmesinde mutabık kalmalarına rağmen bunun da Kıbrıs Rum tarafının girişimiyle haftada bir güne düşürüldüğünü söyledi.

“ÇÖZÜMÜN ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRMEYE ADAYDIR”

Kıbrıs sorununa çözüm sürecine de üç yıl önce yeni bir değişken, Kıbrıs adası açıklarında bulunan doğal gazın dahil olduğunu kaydeden Eroğlu, “Bu değişken yeterince büyük ve güçlüyse, adada bulunacak çözümün şeklini değiştirmeye adaydır. Bu değişiklik de bölgenin jeopolitik olarak daha farklı bir şekle girmesine neden olabilir” dedi.
 
Kıbrıs’ın güneyinde bulunan doğal gaz yataklarının başta Türkiye, İsrail, Suriye, Lübnan, Mısır ve son olarak da Yunanistan’ı da ilgilendirdiğini ifade eden Eroğlu, Yunanistan hariç muhtemelen söz konusu ülkelerin sahip oldukları alanlarda doğal enerji kaynaklarının mevcut olduğunu kaydetti.

Eroğlu, “Kaynaklarının nasıl çıkarılacağı, nereye ve nasıl taşınacağı ve bunlarla ilgili güvenlik ihtiyaçları en temel tartışma konularıdır. Bu konuda (doğal gaz ve petrol) üretim yapan Mısır ve Suriye’nin bugün içine düştükleri iç siyasi çalkantılar neticesinde üretimleri her gün daha da azalmaktadır” dedi.

“KIBRISLI TÜRKLER DE ORTAKTIR”

Bugünkü statüko devam ettiği sürece Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bulacağı doğal kaynağa Kıbrıslı Türklerin de ortak olduğunu kaydeden Eroğlu, bunu eski Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas’ın New York’ta düzenlediği bir toplantıda dile getirdiğine işaret etti. Eroğlu, “Bizlerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortakları olarak bu kaynaklarda hakkı vardır. Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak baştan beri Kıbrıs açıklarında bulunan doğal gaz yataklarının çözüm sürecinde bir katalizör olabileceğini ve olması gerektiğini savunduk” dedi.

“İKİ ÖNERİ SUNDUK”

Kıbrıs Türk tarafının 2011 ve 2012 yıllarında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri kanalıyla Kıbrıs Rum Tarafına doğal gaz kaynaklarıyla ilgili iki yapıcı öneride bulunduğunu kaydeden Eroğlu, ilk olarak doğal gazın keşfi ve işletilmesi konusunda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin ve tarafların birer temsilcisinden oluşacak bir özel komite kurulması, buna ek olarak Genel Sekreterin himayesinde bir fon kurulması ve olası gelirin bu fonda toplanması, toplanacak fonun silahlanmaya değil, bir çözümü finanse etmek için kullanılmasını önerdiklerini anımsattı.

Eroğlu, “Kıbrıs Rum tarafı ciddi bir değerlendirmeye tabii tutmadan bu öneriyi elinin tersiyle itmiştir” dedi.

Öneriyi 2012 yılında güncelleyerek yeniden ilettiklerini kaydeden Eroğlu, önerinin bulunacak enerji kaynaklarının Kuzey Kıbrıs ve Türkiye üzerinden dış pazarlara ihracatıyla ilgili olduğunu, tüm uzmanlarca da kabul edildiği gibi adanın enerji kaynaklarından gerektiği şekilde yararlanabilmesi için kaynakların Kuzey Kıbrıs ve Türkiye üzerinden taşınması gerektiğini vurguladı.

“KAPSAMLI BİR UZLAŞIYA GİDEN YOLU AÇABİLİRDİ”

Eroğlu, “Böyle bir kullanımın ekonomik getirisine ek olarak bu konuda ilgili taraflar arasında yapılacak işbirliğine Kıbrıs’ta iki taraf arasında güven yaratılmasına ve kapsamlı bir uzlaşıya giden yolu açabileceğini söylemiştik. Bu gerçekler halen ortada durmaktadır” dedi. Ancak Eroğlu, Kıbrıslı Rumların olaya tek yanlı bir çerçeve içerisinde baktığını ve Kıbrıslı Türklerle konuyu görüşmeye yanaşmadığını belirtti.

Eroğlu, “Bu da bizi Anavatan Türkiye ile işbirliği içerisinde kendi haklarımızı korumak konusunda kendi adımlarımızı atmaya zorlamakta, mecbur bırakmaktadır. Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisi bu konuda çalışmalara başlamıştır ve elde edilecek bulgulara göre gerekli adımlar atılacaktır. Ancak bunlar yapılırken Kıbrıs Rum tarafı ile bu konuda işbirliğine hazır olmaya devam edeceğiz, çünkü bu kaynaklar adadaki her iki halka aittir ve ortak kullanılması tüm ilgililerin ve bölgenin yararına olacaktır” dedi.

KOLDAŞ

Yakın Doğu Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Umut Koldaş ise açılışta yaptığı konuşmada, çalıştayda Kıbrıs’ın geleceğini yakından ilgilendiren enerji jeopolitiğinin, hukukunun ve ekonomisinin, farklı boyut ve yönlerinin tartışılacağını kaydetti.

Koldaş, “Ümit ediyorum ki bu tartışmalar bir yandan kısa, orta ve uzun vadeli politika üretim süreçlerinin oluşturulmasına diğer yandan da başka aktörler tarafından uygulamaya konulan politikaların doğru bir biçimde anlamlandırılmasına katkı koyacaktır” dedi.

TÜZÜNKAN

YDÜ Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Murat Tüzünkan ise, enerji alanında dünyadaki dengelerin değişmekte olduğunu, oluşacak yeni dengede kilit noktalardan birinin de Kıbrıs olduğunu ifade etti.

Tüzünkan, “Doğu Akdeniz’de yaşanan siyasi gelişmeler ve büyük aktörlerin doğu Akdeniz’deki güçlerinin yeniden tanımlanması ve üretilmesi süreci ülkemizi ve tüm bölgeyi etkilemektedir” dedi.

Kıbrıs sorunun çözüme kavuşturulmasının önemini vurgulayan Tüzünkan, ancak varılacak antlaşmanın sürdürülebilir olması için Kıbrıslı Türklerin haklarının garanti altına alınması gerektiğini belirtti.

Editör: TE Bilisim