Girne Araştırma Enstitüsü (GAE) ile Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün davetlisi olarak Kıbrıs’a gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay, üniversitede katıldığı söyleşide “Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlardaki Gelişmeler ve Türkiye’nin Konumu” konusunda bilgi verdi.

Prof. Dr. Aktay, Akdeniz havzasındaki petrol ve doğal gaz gibi yer altı kaynaklarının her iki tarafın faydalanabileceği, çıkarlarını gözetecek bir formül içerisinde aktarılmasının önemine dikkat çekerek, “ Bunun için Kıbrıs’ta diyalog ve çözümün başarılı şekilde ilerlemesi gerekiyor. Bu her iki taraf üzerinde baskı yanında çözüm yönünde zorlayıcı bir etki yaratıyor. Bu da olumlu bir şey ”dedi.

SUNUM

GAÜ CEO’su, Yöneticiler Kurulu Başkan Yardımcısı ve GAE Başkanı Asım Vehbi, BRTK Müdürü Mete Tümerkan, bazı akademisyen ve öğrencilerin katıldığı etkinlik saat 12:00’de GAÜ Millenium Senato Kongre Salonu’nda yer aldı.

Etkinlik, GAÜ CEO’su, Yöneticiler Kurulu Başkan Yardımcısı ve GAE Başkanı Yrd. Doç. Dr. Asım Vehbi’nin açılış konuşmasıyla başladı.

Daha sonra kürsüye çıkan AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay ise öğrencilere; “Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlardaki Gelişmeler ve Türkiye’nin Konumu” konusunda sunum gerçekleştirdi.

Sunum sonrasında GAÜ CEO’su, Yöneticiler Kurulu Başkan Yardımcısı ve GAE Başkanı Yrd. Doç. Dr. Asım Vehbi tarafından AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay’a plaket takdim edildi.

VEHBİ

GAÜ CEO’su, Yöneticiler Kurulu Başkan Yardımcısı ve GAE Başkanı Yrd. Doç. Dr. Asım Vehbi yaptığı konuşmada, düzenlenen etkinliğin; GAÜ Uluslararası İlişkiler, Kamu Yönetimi ve Uluslararası Politika Akademisi öğrencilerine büyük yarar ve katkı sağlayacağını ifade ederek, öğrencilerin organizasyona gösterdiği ilgiye teşekkür etti.

AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay’ın bölgeyi ilgilendiren Balkanlar, Kafkaslar ve Kıbrıs’ın da içinde bulunduğu Orta Doğu konusunda öğrencilere sunum yapacağını ifade eden Vehbi, bu yararlı organizasyondan öğrencilerin ilerideki mesleklerini icra ederken maksimum yarar sağlamalarını diledi.

AKTAY

AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay ise GAÜ’nün düzenlediği organizasyonda KKTC’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, sunumu AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve bir akademisyen olarak yapacağını söyledi.

Yapacağı sunumda, Kafkaslar, Orta Doğu ve Balkanlar’da yaşanmakta olan değişimi irdeleyeceğini ifade eden Prof. Dr. Yasin, bölgede yaşanmakta olan değişimlere “çalkalanma, devrimler kuşağı ve hareketlenme” olarak bakılabileceğini kaydetti.

Yaşanan değişimin; ‘İslam Coğrafyası’nı etkileyen bir değişim olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yasin Aktay, Orta Doğu olarak ele alınan konuya 19’uncu yüzyılda Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu’da neler yaşandığı üzerinden bakmak gerektiğine işaret etti.

Bugün Orta Doğu olarak bilinen coğrafyanın; 19’uncu yüzyılda büyük ölçüde Osmanlı İmparatorluğu’na ait topraklar olduğunu belirten Prof. Aktay, ancak konuya daha geniş bakıldığında bunu İslam Coğrafyası olarak da ifade etmenin mümkün olduğunu vurguladı.

Orta Doğu’nun; gelişmiş ve dünyaya hakim olmak isteyen Avrupa tarafından problemli bir coğrafya olarak görüldüğü aynı zamanda Avrupa’nın oluşturmak istediği dünyaya da direnen bir yapı olduğunu belirten Prof. Dr. Yasin Aktay, bölgenin özellikle 1’inci Dünya Savaşı’ndan sonra ‘İslamsızlaştırılmaya’ çalışıldığını ve bu gerçekleştiğinde de bölgenin Avrupa’nın kültürünü benimseyerek ‘Avrupalaşacağı’nı sandıklarını kaydetti.

Prof. Aktay, bu oluşumun dünya tarihine “Colonial Sömürge Düzeni” olarak geçtiğini vurguladı.

Orta Doğu’daki yakın geçmişte yaşanan sürece bakıldığında adına ‘Arap Baharı’ denen ve Tunus’tan başlayıp tüm İslam coğrafyasına yayılarak ‘Arap Kış’ına dönüşen bir süreç yaşandığını anımsatan Prof. Aktay, bu süreç iç savaşa dönüşen Suriye’de yaklaşık 200 bin insanın öldüğü, yaklaşık 10 milyon kişinin yurt içi, 3 milyonun da yurt dışına göç etmek zorunda kaldığını kaydetti.

Mısır’da ise tarihinde ilk defa özgür bir Cumhurbaşkanlığı seçimini gerçekleştiren Mısır halkının Mursi’yi Cumhurbaşkanı seçmesinin ülkede kısa süre de olsa ‘demokrasi rüzgarı’ esmesine neden olduğunu söyledi.

Uzun sürmeyen bu duruma askerin müdahale ederek darbe yaptığını da anımsatan Prof. Yasin Aktay, yaşanan darbenin ülkedeki demokratik kazanımları geri aldığını ve Türkiye ve birkaç Afrika ülkesi dışında hiçbir ülkenin bunun bir “askeri darbe” olduğunu belirterek karşı çıkmadığını vurguladı.

Prof. Yasin Aktay, ‘demokrasi şampiyonu’ olarak öne çıkan ülkelerin bugünlerde Türkiye’de ‘you tube’ ile ‘tweeter’ konusunda ortaya koyduğu tavrın 1/10’unu Mısır’da göstermediklerini de söyledi.

Avrupa ve batı dünyasının İslam Dünyası’nı çok önemsiyormuş gibi sürekli; ‘İslam Dünyası’nda demokrasi niye gelişmiyor? Şeklinde soru yöneltmekte olduğu konusuna da dikkat çeken Prof. Dr. Aktay, oysa Orta Doğu’da yaşananlara bakıldığında bunun hiç de samimi bir soru olmadığının ortaya çıktığının görülebileceğine işaret etti.

Türkiye’nin dış politikasında yeni bir ruh olarak ortaya çıkan bir politikadan da bahseden Prof. Dr. Aktay, sözkonusu politikanın; 91 yılında Irak’a Türkiye üzerinden müdahale edilmek istenmesi ile Davos’ta “one minute” olayında yaşandığını anımsatarak, ister süper, küresel güç isterse bölgesel güç olsun dünyada var olan tüm ülkelerin birbirinin varlığını hissetme ve birbirini dikkate alma durumunda olduklarını vurguladı.

“Eğer AKP’nin arkasında uzun süre halk desteği devam etmese belki de parti 2’inci dönem iktidara gelemeyecek ve yaşananlar da; “Amerika yaşatmadı” şeklinde bilinecekti” diyen Prof Aktan, ABD’nin gücünün her şeyi değiştirmeye yetmeyebileceğini de söyledi.

Orta Doğu’daki devletlere bakıldığında devlet ile halk arasındaki bağın kopuk olduğundan bahseden Prof. Dr. Aktay, toplumsal değişimin sosyolojik dinamiğiyle ilintili olan durumda gücün belli bir grubun tekelinde kaldığında toplumda rahatsızlık ve yeri geldiğinde kırılmalar yaşandığına dikkat çekerek, buna uzun yıllar Libya’yı yöneten Kaddafi, Mısır’ı yöneten Hüsnü Mübarek ve Sriye’yi yöneten Hafız Esad’ı örnek gösterdi.

AKP’nin iktidara geldiği 2002’de ilk yaptığı açıklamada Türkiye’nin Osmanlı’ya dönüş; “Neo Ottomanizm” gibi bir arzusu olmadığını dile getirmek olduğunu anımsatan Prof. Dr. Aktay, AKP’nin, colonial düzenin yıllarca bölgede sürmesini sağladığı; “Türk-Kürt, Türk Arap” kavgasını sonlandırdığını vurguladı.

İslam kültürüne bakıldığında genelde mozaik bir toplum yaşamı görüleceği ve bunun bazıları tarafından; “İslam kültürü bir toplumu homojenleştirecek kadar baskın bir kültür değildir” olarak görüldüğünü belirten Prof Dr. Aktay, bunun İslam’ın insana olan bakışından kaynaklandığını ve örneğinin geçmişte homojenleştirme ve soykırım yaşanmamış Balkanlar’da görüleceğine işaret etti.

“Oysa Avrupa’da herhangi bir etnik ve dini grubun bir yere hakim olmak istediğinde kendine benzemeyeni ya sürerek ya da yok etmeye girişerek homojenleştirmeye çalışmıştır” diyen Prof Dr Aktay, buna yıllarca Bosna’da birlikte yaşayan Boşnak, Hırvat ve Sırp halkını örnek gösterdi.

Ukrayna’da yaşanmakta olan süreçle ilgili olarak ise ülkenin AB ve Rusya ile devam eden ilişkisinde yönetimin arada kaldığını belirten Prof. Dr. Yasin Aktay, halkın bir kısmının AB diğerlerinin Rusya’ya meyilli bulunduğunu kaydetti.

Ülkede AB ile yapılan sözleşmeyi rafa kaldırmak isteyen Yanukoviç’in halk ayaklanmasıyla karşı karşıya kaldığını belirten Prof Dr Aktay, neticede Yanukoviç’in ülkeyi terk etme durumunda kaldığını söyledi.

“Avrupa’nın ne yazık ki Türkiye’de Tweeter ve You tube gibi uygulamaları günlerce manşetlerine taşıyabiliyor ama Mısır’da olup bitnelre karşı en ufak bir kaygı duymuyor. Bugünlerde 529 kişiye idam kararı verilmiş” diyen Prof. Dr Aktay, bu yaklaşımların çok tuhaf bulduğunu ifade etti.

AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik devam eden müzakerelerle ilgili olarak AKP’nin baştan beri duruşunun net olduğunu ifade ederek, her zaman bir adım önde olmayı sürdüreceklerini söyledi.

Aktay şöyle devam etti:

“Eskiden çözümsüzlük en iyi çözüm, bırakın sistem kilitli kalsın gibi böyle idare ediyorduk. Şimdi ise adada daha iyi bir hayat yaşamayı hak eden iki halk var ve dünyada yaşanan gelişmelerden paylarını almayı hak ediyor. Baştan beri tavrımız ‘sıfır sorun’ politikası kapsamında var olan sorunları masaya koyarak çözelim ve yola öyle devam edelim. Alış –veriş iyidir ve iki tarafa da büyük kazançlar getirir. Eskiye sünger çekerek yeni sayfa açmak ve yola güçlü şekilde bir ve beraber olarak ilerlemek en iyi çözümdür. Sorunları masaya yatıralım çözebileceklerimizi çözelim, çözemeyeceklerimize başka formüller geliştirelim ama müzakere ve ilişkilerimizi devam ettirelim. Şu an Türkiye ile Ermenistan arasında da olmasını istediğimiz bir ilişki var. Kurulan ilişkiden iki halk da kazançlı çıktı. Türk ve Rum kesiminin birbirine çok ihtiyacı var. İki taraf birbirinden kopuk oldukları sürece fatura gelecek nesillere kalacak şekilde devam eder. Zararın neresinden dönülse kardır. Biz hızlanarak devam etmesinden yanayız. Yol kastedelim ve sorunları çözelim. Neticede nasıl çözüleceğine taraflar karar verecek. İyi niyet adına biz hep varız ve masadan da kalkmayız. Her iki tarafta iradenin var olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz. Yeni iradeyi teşvik ve desteklemek lazım.”

AKP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay, Ukrayna ile Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de yaşanmakta olan gelişmelerle ilgili TAK’a yaptığı kısa değerlendirmede ise şunları söyledi:

“Ukrayna’da süreç devam ediyor kapılar kapanmış değil, Rusya’nın AB’nin gazını keseceğini zannetmiyorum çünkü ülkenin geçim kaynağı petrol ve yan ürünleri. Ben gerilimin daha fazla devam edeceğini ummuyorum. AB ve ABD’nin de içinde bulunduğu süreç içinde diyalog devam eder. Bu noktada Ukrayna halkının iradesi da dikkate alınmalı. Bir çözüm yoluna gidileceğini umuyoruz.

İsrail Gazı’nın Türkiye’ye taşınması konusunda ise henüz Türkiye üzerinden bir yol yok. Bu yüzden sorunların diyalog ile çözülmesi şu an daha da önem kazanıyor. Onun için hem AB hem Türkiye Kuzey Kıbrıs ile Güney Kıbrıs arasındaki müzakere sürecinin biraz daha sonuç alıcı bir yere doğru gitmesi daha da önem kazanıyor. Akdeniz havzasındaki petrol ve doğal gaz gibi yer altı kaynaklarının her iki tarafın faydalanabileceği, çıkarlarını gözetecek bir formül içerisinde aktarılması çok çok önemli . Bunun için diyalog ve çözümün başarılı şekilde ilerlemesi gerekiyor. Bu her iki taraf üzerinde baskı yanında çözüm yönünde zorlayıcı bir etki yaratıyor. Bu da olumlu bir şey ” 
Editör: TE Bilisim