Aşağıdaki satırlar yaklaşık 5 ay önce yazıldı.

KIBRIS MANŞET’in “Sansür ve Demokrasi” başlığı ile yayınlanan o günkü Başyazısından bir kesiti noktasına virgülüne dokunmadan hatırlatmak farz oldu.

 “41nci Hükümet ülkeyi 40 yıl geriye götürüyor gibi açıklamalar ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, keşke Yaşar Ersoy ve TDP Başkanı Cemal Özyiğit başta olmak üzere memleketi yangın yerine götürecek açıklamalar ile tansiyonu yükseltmeye çalışanlara katılmasaydı, koronun sesine ses vermeseydi…

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamalarını seçimlere yönelik popülist bir safları sıklaştırma hamlesinin ötesinde düşünmek gerek.

2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin derin anlamı ve hayati önemi “Yangın Yerinde Kabare” oyunu üzerinden yapılan tartışmalardan bir kez daha anlaşılıyor aslında…

Kıbrıs Türkü’nün geleceğine etki edecek olan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçiminin kırılma noktası olacağı ve bizim dışımızdaki başka merkezler  tarafından da stratejik olarak önemsendiği  şimdiden belli…

“Yangın Yerinde Kabare” oyunu aslında tiyatro sahnesinden çok uzakta sahneye çoktan konmuş….

Yaşar Ersoy’un yazdığı “Yangın Yerinde Kabare”  oyunu ile ilgili son günlerde ülke kamuoyunda yapılan ve Kıbrıs Türk solunun aktörlerinin konuyu ülkemizde demokrasi sorunu var çığırtkanlığına taşıdığı kısır tartışmalarda olduğu gibi…

Kıbrıs Türk solu ne yazık ki yapıcı eleştiri ve tartışmalar yerine yine geleneğini bozmadan akıl ve vicdan tutulması içerisinde toplumu, bizi kısır tartışmaların içerisine çekmeye çalışıyor “Sanata Sansür” iddiaları üzerinden.”

Demokrasinin her şeyi yapma özgürlüğü olmadığının bir kez daha toplumca desteklenmesi ile amacına ulaşamamıştı, o günlerde sansür feryatları üzerinden oyun oynayanlar.

Ve bugün, 5 ay önceki tartışmaları yeniden pişirmek ve servis etmek için ortam hazırlanıyor.

Kamuoyu gündemini meşgul eden meşhur sansür ! iddiaları ve tartışmalarının üzerinden tam 5 ay geçmiş.

Ve nedense o günlerde oyunu sahnelenmesi için yardım elini uzatmayan sendikalar bir araya gelerek, tam da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin arifesinde oyunun sahnelenmesi ve “sanat aşkı” ! için salonlarını vereceklerini açıklıyorlar.

Neden 5 ay sonra ?

Neden tam da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen önce?

Sahneye konan oyun aslında tiyatral bir sanat eserinden öte siyasal propagandaya sanatın nasıl alet edildiğinin, sanatın nasıl siyasal hedefe ulaşmak için araç olarak kullanıldığının bir kanıtı.

Toplumu faşist/barışçı, Rumcu/Türkçü, statükocu/çözümcü diye ortadan ikiye bölmek için sahneye konan oyunları halkın gözünden saklamak için yeniden pişirilen bir yemekten başka bir şey değil, Yaşar Ersoy’un yazdığı “Yangın Yerinde Kabare”  oyununun yeniden sahnelenecek olması.

Tam da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce.

Ve soruyoruz ;

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, toplumu kamplara bölecek böylesi provakatif girişimler karşısında “ortak akıl” ve “sağduyu” çağrısı yapacak mı?

Yoksa oyunun sahnelenmesi sonrası ortaya konacak olası tepkileri, demokrasi ve sanata tahammül edemeyen gerici bir zihniyet olarak nitelendirerek ne kadar solcu ve demokrat olduğunu kanıtlama kaygısı ile oy avcılığı mı yapacak?

Ve böylesi tahriklere sağ kesimlerin kapılmasının, kapalı kapılar ardından sahneye konan oyunun başarılı olma ihtimalini artıracak olmasını da Kıbrıs Türk sağı ve kanaat önderleri böylesi hassas bir dönemde asla unutmamalı.

Oyuna gelmemeli ve sağ duyu’dan kopmamalı, Kıbrıs Türk sağı.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, anavatan gelen su ile ilgili yaşanan sorunun ardından yaptığı açıklamalar, sahneye konacak oyuna gösterilecek olası tepkilere dair yapacağı açıklamaları birbirinden bağımsız düşünmemek gerek.

Yaşar Ersoy’un yazdığı “Yangın Yerinde Kabare”  oyununun yeniden sahnelenecek olması üzerinden çirkin bir oyun oynanmaya hazırlanıyor.

Kıbrıs Türkü’nü yine kim daha sağcı kim daha solcu, kim daha vatansever, kim daha yurtsever, kim daha faşist kim daha sosyal faşist, kim daha demokrasi düşmanı kim daha demokrat ve benzer kategoriler ile karşı karşıya getirerek seçimi kazanma telaşında bazı adaylar.

Soğuk Savaş döneminin kara propaganda yöntemleri uygulanıyor, toplumsal düşünce üzerinden.

Sanki Paul Joseph Goebbels ruhu aramızda dolaşmakta.

Ve gözler ile toplumsal vicdanın kulağı da, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’da.

Editör: TE Bilisim