KKTC 3’ncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ‘ Guterres Çerçeve Belgesi’nin stratejik bir paket anlaşması olarak ilan edilmesi için Rum lider Anastasiadis’e yaptığı çağrıyı değerlendirdi. 3’ncü Cumhurbaşkanı Eroğlu açıklamasında şunları kaydetti: “ Kıbrıs konusu sadece Kıbrıs Türkü için değil, Türkiye ve Anadolu’daki kardeşlerimiz için de bir beka sorunudur. Güvenliğimiz, özgürlüğümüz, egemenliğimiz açısından Kıbrıs’ın çok büyük önemi vardır. Türkiye’nin Kıbrıs’ta kendi ve bizim güvenliğimizi, varlığımızı tehdit eden bir durum söz konusu olduğunda Ada’ya tek yanlı olarak müdahale etme hakkına sahip olması 1960 antlaşmalarının temelidir ve dönemin Türk liderliğinin Kıbrıs anlaşmasına onay vermesinin başlıca sebebidir. Kıbrıs’ta Türk askerinin bulunması ise etkin ve fiili garantörlüğü bütünleyen unsurdur. Bunların bir birinden ayrılması mümkün değildir.

“ GARANTİLERDEN ASLA VAZGEÇİLEMEZ”

Derviş Eroğlu, “Rum tarafının kabul edeceği her hangi bir şey karşılığında Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmenin ne KKTC ne de Türkiye için söz konusu olamayacağını” da belirtti ve şunları vurguladı: “Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek Türkiye ve KKTC’nin , Türk ulusunun geleceğini, güvenliğini tehlikeye atmak demektir. Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Rum tarafına yaptığı son öneri asla Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye tarafından desteklenemez. Kesintisiz 39 yıl gösterilen takdir ile Kıbrıs Türk Halkı’na hizmet etme onuruna erişmiş ve geleceğe ilişkin hiç bir hesabı olmayan bir kişi olarak bu uyarıyı yapmak benim boynumun borcudur. Guterres Çerçeve Belgesi’nde aynen şöyle denmektedir ‘Müdahale hakkının geçerli kalacağı bir sistem sürdürülebilir değildir. Garanti Antlaşmalarının kapsadığı alanların yerini, iki tarafça üzerinde mutabık kalınan ve çeşitli boyutları içeren, yeterli uygulamayı izleme mekanizmaları alabilir.’ Bu ifadelerin sulu hali de susuz hali de Rum tarafının Kıbrıs’tan Türk askerini çıkarma, Kıbrıs Türkü’nü kendisini Rum-Yuna Bu bağlamda, Türkiye’nin Kıbrıs’ta asker bulundurmasından, etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek akıl karı değildir. İngiltere’nin üsleri devam edecek, Rusya, Fransa, Yunanistan, İsrail istediği gibi Kıbrıs topraklarında, denizlerinde, havasında cirit atacak ama Türkiye Kıbrıs’ta olmayacak. Sayın Akıncı bunu mu hedefliyor? Sayın Akıncı dünya ve bölgedeki gelişmeleri görmüyor mu? Sayın Akıncı Filistinlilerin başına bir garantörleri olmadığı için gelenlerin farkında değil mi? “

ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEYE ATILIYOR”

3’ncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, “Hani Sayın Akıncı Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğünü, eşitliğini ve güvenliğini tehlikeye atmayacaktı” diye sordu ve açıklamasını şöyle tamamladı: “Sayın Akıncı büyük yalpalamalar içindedir ve yaptıkları eşitliğimizi, güvenliğimizi, özgürlüğümüzü, bu topraklarda tutunmamızı sağlayan sosyoekonomik yapımızı, topraklarımızı tehlikeye atacak şeylerdir.

“ SAYIN AKINCI KUŞKU YARATIYOR”

11 ay önce Crans Montana görüşmeleri sona erdiğinde ‘ bizim neslin federasyon yapamayacağı artık belli olmuştur’ diyen, daha 15 gün önce Rum liderle bir araya geldikten sonra Anastasiadis’in görüşlerinde değişiklik olmadığını açıklayan Sayın Akıncı’nın Türkiye ve KKTC’deki siyasi partilerle yeni yol saptanması için başlatılan görüşmeler devam ederken Rum lidere Guterres Çerçevesi’ni bir Stratejik Paket Anlaşması olarak imzalamaları çağrısında bulunması kuşku yaratıcıdır. Sayın Akıncı’nın durduk yerde hatalarına daha büyük hata ekleyerek güya dönüşümlü başkanlık alıyor diye Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden vazgeçmeyi kabul edebileceğini ortaya koyması KKTC’yi benimseyen, Kıbrıs’ta gerçeklere dayalı bir anlaşma isteyen, Türkiye ile sıcak ve kardeşçe ilişkilerimizin hep sürmesini arzulayan , kalıcı bir barıştan yana olan hiç kimse tarafından onaylanamaz.

GUTERRES ÇERÇEVESİNİN YARATACAĞI SIKINTILAR

Sayın Akıncı’nın Rum lidere kabul edilmesi için çağrıda bulunduğu Guterres Çerçeve Belgesi, toprak konusunda da bizleri mahvedecek niteliktedir. Bu belgenin içinde yazılmıyor ama herkes biliyor ki Guterres Güzelyurt’un Rumlara verilmesini şart koşmuştur. Buna ilaveten Rum tarafı bazı Karpaz başta olmak üzere bazı bölgelerin Federal bölge olmasını istemektedir. Yani aslında Kıbrıs Türk Halkı’na kalacak toprak miktarı %22’ye düşecektir. Mülkiyet konusunda ise henüz ‘ mevcut kullanıcı’ ve ‘ varılacak anlaşmanın AB müktesebatı olması’ konularında bir anlaşmaya varılmadığı cihetle gelişmeler Rumun lehindedir. Rumların Türk-Yunan dengesi konusundaki istekleri de adadaki Türk varlığını tehlikeye atacak niteliktedir. Rumlar hala ancak 4 Yunan adaya gelirse bir Türk vatandaşının adaya gelebileceğinde ısrarcıdır.

“ YENİ YOL HARİTASI BELİRLENMELİDİR”

Rumların niyeti bellidir. Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye asla güvenliğimizden ve haklarımızdan vazgeçmeden yeni bir yol haritası belirlemelidir. Rum tarafındaki önemli kişiler, köşe yazarları bile Kıbrıs’ta iki Devletli bir çözüm olabileceğinden bahsederken Sayın Akıncı’nın Rum liderliği bunu kabul etmez diye iki devletli çözüm olayını dışlaması da hayli enteresandır. Ne olacak yani? Kıbrıs Türk Halkı kaç yıl daha federasyon olsun diye Rum tarafının keyfini bekleyecektir? 41 yıldır federasyon görüştük. Sonuçta Sayın Akıncı’nın kendisi de kabul etti ve açıkladı ki federasyon olmuyor. Peki ne olacak? KKTC ile yolumuza devam etmekten başka seçeneğimiz mi var? Dolayısı ile Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı AKEL’e uymaktan vazgeçmeli bir an önce attığı yanış adımdan geri adım atmalıdır.”

Editör: TE Bilisim