CTP-BG Genel Sekreteri Mağusa milletvekili Asım Akansoy bugün Genç TV’de yayınlanan Ali Kişmir’in sunduğu ‘Kıbrıs Dosyası’ programına katılarak değerlendirmelerde bulundu. Akansoy, TOMA konusundan Maraş’ın açılması konusuna kadar partinin duruşunu ortaya koydu. “Hesap sormak ve sistemin maskesini düşürmek boynumuzun borcudur” diyen Akansoy, verili durumun bir hukuk sistemi olmadığı deşifre edilmezse, insanların uyutulmaya devam edileceğini söyledi. Akansoy, kapalı bir rejimde yaşamamızın halkın en kolay algılama yöntemi olan kıyaslama imkanını da elinden aldığını vurguladı.

‘-MIŞ GİBİ’ YAŞAMAK…
“Yıllardan beridir bu ülkede ‘-mış gibi’ yaparak yaşandı. Demokrasi varmış gibi, hukukun üstünlüğü varmış gibi, insan hakları varmış gibi…” diyen Akansoy, bu durumun toplumun önemli değerleri, beyinleri tarafından reddedilerek göç edildiğini, ülkede yaşayan muhalefetin baskı ile susturulmaya çalışıldığını, toplumun diğer kalanının ise beş yılda bir sandığa gitmesinin demokrasi olacağına inandırıldığını kaydetti. Toplum kendi karakterinden, kimliğinden, kişiliğinden giderek uzaklaştırılırken toplumsal kimlik erozyonunun her tarafımızı sardığını belirten Akansoy, “Bu ülkedeki çarpıklığı kimse gerekçelendirmesin. Ne çözümsüzlük ne de başka bir şey. Birey, değişen dünya koşullarında artık bugüne bakar. Yarına değil. Bugün nasıl yaşadığı üzerinden karar verir. Dolayısıyla eğer bugün bu çürümüş sistemi değiştirme konusunda iş birliği yaparsak bu durum en çok gençleri mutlu edecek” dedi.

MECLİS’İN KALİTESİ VE İŞLEVİ ARTMALI
Siyasetin nitelik kazanmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Genel Sekreter Akansoy, meclisin kalitesinin düşük olduğunu söyledi. Siyasetin demagoji ve oportünizme yenik düştüğünü, hukuksuz yaşamanın birilerinin işine geldiğini kaydeden Akansoy, hukuka çok önem verilmesi ve dünün yanlışlarını bugünün haklı gerekçesi olarak bize dayatmak isteyen bir zihniyetin karşısında durulması gerektiğini söyledi. Akansoy, “Dün de oldu bugün de olacak. Yanlışı yanlışla düzeltmek asla mümkün değil. Gelişme bu şekilde olmaz. Muhalefet ya da mücadele sonuç alıcı olabilmeli. Sonuç olmadan umut yükselmez. Çalışkan, donanımlı, etkin ve üretken vekillere ihtiyacımız vardır” dedi.

CTP’NİN İKTİDARINDA BU ÜLKEYE TOMA GİREMEZ!
TOMA ihalesinin UBP döneminde açılan ve sonuçlanan bir ihale olduğunu hatırlatan Akansoy, TOMA’nın kabul edilemez nitelikte bir araç olduğunu söyledi. Bu aracın özellikle vergi bağlamında oluşturulan bir fonla ödenecek olmasının da trajik olduğunu vurgulayan Akansoy, halkın parasıyla halka karşı bir araç almanın akla mantığa uymadığını söyledi. Demokrasiyi savunan herhangi birinin TOMA’ya karşı çıkması kadar doğal bir şey olmadığını da kaydeden Akansoy, “CTP’nin iktidarda olduğu bir dönemde TOMA ülkeye giremez dedim. Bunu şov yapmak için söylemedim. Gerçeğin ortaya çıkması açısından söyledim. Sayın Başbakan bu konuda ciddi girişimlerini sürdürüyor. Önemli olan budur. Sosyal medyada, ‘gelirse istifa edersiniz herhalde’ şeklinde yorumlar oldu. Ben de mücadeleye inanan bir insan olduğumu, kaçmak gibi bir düşüncemin asla olamayacağını söyledim” dedi.

TÜRKİYE İLE ÇEKİNMEDEN KONUŞMALIYIZ
Türkiye ile ilişkiler konusunda gelen bir soruyu yanıtlayan Genel Sekreter Asım Akansoy, en uygar en basit ve en sıradan iletişim yöntemi olan diyalogun mutlaka kullanılması gerektiğini vurguladı. Türkiye ile konuşmaktan çekinildiğini, konuşulmadığını ifade eden Akansoy sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çeşitli nedenler üreterek içimize kapanıyoruz. Hâlbuki karşımızda bize katkı yapan bir devlet var. Biz her konuştuğumuzda başarılı olduk. Ezber bozmak önemlidir. Gelişme ancak ezber bozarak olur. Statüko bu ülkede bizim elimizi, dilimizi sardı sarmaladı. ‘-Mış gibi’ yaşamlar, halkla ilişkiler metotları ve resmi törenlerle halka sunup gelişmiş bir modern devlet görüntüsü çiziyoruz. Oysa aynı vatandaşlar yurt dışına çıkışlarında depresyona girip geri dönüyorlar. Sistem nedir görebiliyorlar. Bundan sonraki sürecin normalleşme olması gerekiyor. Daha yapıcı daha özgüvenli bir ilişkiye ihtiyaç var. Karşılıklı yeni bir sayfa açmalıyız.”

İKTİDAR MIYIZ MUHALEFET Mİ?
“ ‘Muhalefet misiniz iktidar mı karar verin’ diye bizi eleştiriyorlar. Hatta bunu bazı akademisyenler dahi yapıyorlar. Şaşırtıcı bir şey. Biz sosyalistler için iktidar kavramı ile hükümet kavramı arasında fark vardır. Ve bu ülkede sivil otoritenin şu ana dek iktidar olamadığını biliyoruz. Ama olması gerekir, olmalı, bunun için çalışılmalı. Şu anda sivil otorite sadece hükümet düzeyindedir. Ancak biz sorgulayıcı ve eleştirel olmayı bilmeliyiz, bileceğiz. Eğer eleştirel bir göze sahip olamaz ve verili durumu çağdaş bir sistem olarak algılarsak hem kendimizi hem de halkımızı yanıltırız. Peki, ne yapılmalı? Demokratikleşme ve sivilleşme konusunda yasal düzenlemeler en erken zamanda yapılmalı.”

MARAŞ KONUSU VE “HER ŞEYİ ÇÖZÜME ERTELEYEMEYİZ”
NTV’de önceki gün yayınlanan ‘Kıbrıs Türk tarafı Maraş planı hazırladı’ haberinin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Genel Sekreter, böyle bir dönemde böyle bir haberin çıkmasının da manidar olduğunu vurguladı. Haberde yer alan önerilerin gerçekçi olmadığına da dikkat çeken Akansoy, Maraş konusunun federal çözüme pilot bölge olarak görülmesinin daha rasyonel olacağını ifade etti. Akansoy bu konudaki görüşlerini şöyle dile getirdi:
“Maraş çok önemli bir konu. Rumların da çözüm beklentisini ortaya çıkarma adına çok fazla rolü olan bir konu. CTP olarak bütünlüklü çözüm tabii ki öncelikli konumuzdur. Maraş nasıl açılabilir? Bütünlüklü çözüme doğru atılacak herhangi bir adımda öncelikli olarak ele alınacak bir konu olabilir. Atılan adımları göz ardı edip Maraş’ı açmak mümkün değildir. Maraş açılmalı ama bu çözüme tetikleyici katkı sağlamalı. Federal çözüme pilot bölge olarak görülmesi daha rasyoneldir. Maraş ancak özel bir statü ile açılabilir.
Bugünü yakalamak ve hiçbir şeyi ertelememek zorundayız. Ben de her şeyi çözüme ertelemeyi düşünmekteydim. Yanıldığıma kanaat getirdim. Neden biliyor musunuz? Çözümün olamayacağına inancım olduğu için değil. Tam tersi çözümün olacağına inanıyorum. Ben değişim ve dönüşümün gençlerin ertelenemez bugünü için önemli olduğunu kavradığım, kapasitemize ve halkımıza güvenip inandığım için demokrasi, insan hakları, özgürlük mücadelesinin sonuna kadar zorlanması gerektiğini düşünüyorum. Gerçekleri konuşmak, hesap sormak ve sistemin maskesini düşürmek boynumuzun borcudur. Eğer verili durumun bir hukuk sistemi olmadığı deşifre edilmezse, insanlar uyutulmaya devam eder. Kapalı bir rejimde olmamız halkın en kolay algılama yöntemi olan kıyaslama imkanını uzun süre elinden aldı. Örneğin, demokrasi açısından Güney Kıbrıs'ın imrenilecek bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Günümüz dünyasında sivil toplumun özgürce gelişme imkanı bulamadığı bir yer bence eksik demokrasidir.”

Editör: TE Bilisim