Tüm tarafların belki de tek ortak paydası var…

Kıbrıs sorunu tam 50 yıldır çözülemedi, bir 50 yıl daha bekleyemeyiz!

Ama 50 yıl beklememek için de kimse ortaya bir alternatif koymuyor…

Onun için de eğer gerçekten de elle tutulur bir şeyler yapılmazsa değil 50 yıl büyük ihtimalle 150 yıl daha beklense bir çözüm olacağı yok!

Bu konuda en büyük rahatsızlık ise Kıbrıs Türk toplumunun çözüme bakış açısında…

İki ayrı uç oluştu sanki de!

Ve aradaki mesafe de gittikçe uzuyor…

Bir kesim tamamen Türkiye ne derse o olsun mantığında!

Diğer kesim ise ne olursa olsun çözüm modunda…

Doğru olan ise bunu tam ikisinin ortasını bulmak!

Çünkü bu Kıbrıs Türk halkının iradesinin de ortak paydalarda buluşmasını sağlayacak…

Aksi ise iç çatışmalar, kısır tartışmalardan öte gitmez!

İstanbul’dan Ercan’a geliyoruz…

Yanımızdaki iki koltukta karı koca iki kişi oturuyor!

Eşi elinde gazete bulmaca çözerken beyefendi ile derin sohbete başladık…

Çünkü konuştukça buradaki ortak dostlarımız da çoğalıyor!

72 yaşında ve 40 yıla yakın bir süredir Londra’da çalışmış ailesiyle birlikte…

İyi de para kazanmış, ülkesine yatırım da yapmış!

Londra’dan Ercan’a uçuşunun ne kadar pahalı olduğunu anlattı…

Ama sonra da ekledi asla Larnaka ya da Baf’ı kullanmamam diye!

Çünkü bunu gururuna yediremediğini de anlattı kendi gerekçeleriyle…

Sıkı bir milliyetçi anlayacağınız!

Ama artık o da bıkmış usanmış olmalı ki Kıbrıs’taki belirsizlikten gına gelmiş…

Sonra konu Türkiye’nin garantörlüğüne geliyor!

Ben bundan yanayım diyor ama artık bu konuda bir referandum yapılmasının da kaçınılmaz olduğunu söylüyor…

Toplumun geneli ne düşünüyor diye!

Sıkı bir milliyetçi ama gayet de demokrat birisi olduğu ortaya çıkıyor…

Kıbrıs konusunda yaşanan son gelişmeler hiç de umut verici değil…

Ortada acayip bir kaos yaşanıyor!

Türkiye sertleşti, bizim hükümet ve muhalefet sertleşti, hatta artık Cumhurbaşkanı Akıncı bile ‘onlar kazarsa biz de kazarız’ diyerek bakış açısını değiştirdi…

Bunlar doğal gaz konusunda yaşanan gelişmeler!

Ama yine de Kıbrıs sorununda en büyük çıkmaz Türkiye’nin garantörlüğü ve asker meselesi…

Bunu çözmedikten sonra doğalgaz Kıbrıs’a zenginlik değil ancak bir çatışma ortamı yaratır!

Onun içindir önce garantörlük ve asker…

Kıbrıs Türkü bu konuda ne düşünüyor?

Önce bunun net bir şekilde ortaya konması gerek…

Bu da demektir ki artık bu konuda bir referandum pek ala ki yapılabilir!

Her kafadan bir ses çıkıyor ama Kıbrıs Türkünün ne düşündüğünü kimse merak etmiyor…

Oysa bu yapılsa, çoğunluğun iradesi ortaya konsa Kıbrıs sorununun çözülmesi ya da başka alternatifler en azından bizim açımızdan çok daha rahat olacaktır!

Çünkü bu konuda ülke insanı karpuz gibi ikiye bölünmüş bir tablo ortaya koyarsa bunun dışa yansıması da çok iç açıcı olmaz…

Bizim devlet erkanı böyle bir şeye cesaret edebilir mi bilinmez…

Ama en azından artık tartışılmalı, sonra Kıbrıs Türkünün ortak kararı ortaya çıkmalı ki hani Rumlar ne istiyor diye sorup duruyoruz ya, kendi açımızdan da Kıbrıs Türkleri ne istiyor diye de sorup bu konuda sonuç alınmalı!

Bu işin ayıbı günahı da yok…

Sonuçta bir çözüm modeli ortaya çıkarılsa ve önümüze konulsa buna Kıbrıs Türkü karar vermeyecek mi?

İşe bu yüzde önce Kıbrıs Türkünün ne isteği bilinmeli ki bu çözüm modeline de kesinlikle yansıyacaktır…

Büyük ihtimalle bu yöntem Ankara tarafından da benimsenir ayrıca elini de rahatlatmış olur!

“Bıçak hep bizi keser…”

“Döviz yükselirken mal ve hizmetler fahiş derecede zamlandı, şimdi dövizde ciddi düşüş var ama hala fiyatlar düşmüyor, hatta yeni yeni zamlanan ürünler bile var.
Şimdi birileri diyecek ki “Ama tüccar da elindeki stokları fiyatlar yüksek iken aldıydı ne yapsın?”.
E tamam da %100’lere varan zamları yaparlarken de stoklarındaki malları fiyatlar düşük iken aldılardı ama zammı yaptılardı.
Yani hem yukarı, hem aşağı keser dönerci bıçağı gibi. Ama bu bıçak döneri değil, hep bizi keser…”

(Mehmet SEYİS)

Sadece merak işte?

Karakaşımız için mi geliyorlar?

Yurt dışından gelip ülkemizde çalışanlar yılda 150 Milyon Doları dışarı çıkarıyorlarmış…

Şimdi de bundan sitem etmeye başladık!

Bu konuda ne bekleniyordu ki?

Adamlar buraya zevki sefaya filan gelmiyor…

Bizim çalışmaktan kaçındığımız işlerde çalışıp bunun karşılığını alıp ailelerine gönderiyorlar!

Ayrıca bu koruda bir soru;

Onların burada kazandıklarını yine bu ülkeye yatırmaları için bizler şimdiye kadar ne yaptık?

Var mı böyle bir çalışmanız!

Akıncı haksız mı?

Cumhurbaşkanı Akıncı, Cumhurbaşkanı olarak Azerbaycan’a bile gidemediğinden şikayet etti…

Bazı kesimler de bunu eleştirdi!

Çünkü olaylara hep dar açıdan bakıyorlar…

Akıncı haklı değil mi?

Türkiye’nin Azerbaycan ile ilişkileri mükemmel, KKTC’nin de öyle…

Ama işte bunu bir de uluslar arası boyutu var ve bu çözülmeden de Akıncı da dahil hiçbir makam sahibi o kimlikle Türkiye’den başka bir yere gidemez!

Namsoy-Aktuğ kavgası nereye gider?

Lapta Belediye Eski Başkanı Fuat Namsoy tazminatlarının ödenmesinde ısrar ediyormuş…

Anasından emdiği süt kadar hakkıdır da!

Yeni başkan Mustafa Aktuğ ise şimdilik vermemekte kararıl görülüyor…

Namsoy’un belediyeyi batırdığı düşüncesinde çünkü!

Aslında yapılması gereken tek şek konuyu mahkemeye taşımak…

Namsoy suçlu mu değil mi?

Mahkeme kararını verdikten sonra gerisi zaten çorap söküğü gibi gelecektir…

Niye kırmızı halı?

Bize göre de artık devlet zatı alilerinin gidiş gelişlerde uçaktan indikten sonra ya da binmeden önce yürüdükleri kırmızı halı geleneği ortadan kaldırılmalıdır…

Bir kere görünüşte hoş değil!

Aynı uçağa biniyorlar aynı koltuklara oturuyorlar ama inince onlara kırmızı halı, vatandaşa beton…

Halktan soyutlanmaktan öte bir şeye yaramayan bir gelenek!

MESAJ KUTUSU

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, istinaf davalarının bir türlü sonuçlandırılmaması ve yıllardır bitmeyen davalardan yoğun olarak şikayetler gelmeye devam ediyor. Oysa göreve geldiğinizde bunların en erken zamanda bitirilmesi için öncülük edeceğini söylemiştiniz değil mi?

Sayın Abdullah AKTOLGALI, Mağusa’da Palm Beach sahilindeki yağ tabakası her geçen büyüyor ama şimdiye kadar sizin daireden kimsenin bu konuyla ilgilenmediği yönünde bölge halkının mesajları durmak bilmiyor. Oraya bir ekip göndermek bu kadar mı zor yani!

Sayın Gürcan ERDOĞAN, müdürlünüz döneminde Kıb-Tek’te yapılan fazla ek mesailerin kuruma ödemeniz hem doğru hem de yerinde bir davranıştı. Umarız devlet kurumlarına isteyerek ya da istemeyerek zarar verenlerin tümü de aynı duyarlılığı gösterirler!

Sayın Osman KORAHAN, bazı kurumların denetime direnç gösterdiklerini açıkladınız ama bunların hangileri olduğunu açıklamayı acaba unuttunuz mu? Sapla saman karışmasın diye bunu bir an önce yapmanız gayet uygun olacaktır değil mi?

Sayın Serdar DENKTAŞ, şu anki durum itibariyle Kıbrıs’ta bir çatışma olasılığına dikkat çekmeniz kamuoyunda dünün konusu oldu. Umarız böyle bir şey asla olmaz ama bunun önüne geçmek için de bir takım önlemleri şimdiden almak şart oldu değil mi?

Sayın Cem VURGUN, aylardır işletmenize gazete satın aldığınız bayiden dün bazı şikayetler aldık. Bir önce oraya uğrayıp eksi hesapları kapatırsanız hem onlar hem de sizin için çok iyi olacak sanki! Haberiniz olsun istedik!

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, komite sizin bakanlığa kıyak geçip 61 geçici öğretmen almanız için iyi bir fırsat yarattığına göre artık size de bu boşlukları hiç gecikmeden doldurmanız düşüyor. Elinizi çabuk tutun deriz zira sendikalar ve veliler artık sabırsızlanmaya başladı!

Sayın Süleyman MANAVOĞLU, ülke genelinde yapılan huzur operasyonları büyük bir kesimin memnuniyetiyle karşılanıyor. Onun için çatlak seslere hiç kulak vermeyin deriz zira o şikayet edenlerin de güvenliğini izin teşkilatınız sağlıyor…

Sayın Biray DELİCEIRMAK, sizin dairede görevini kullanan ve devletin paralarını cebine indiren bazı çalışanların akıbeti konusunda bir gelişme var mı yoksa üzeri örtülmeye mi çalışılıyor? Özellikle sizin kedi çalışanlarınız sürekli bu soruyu soruyor bilesiniz!

Sayın Ersin TATAR, halkın partinizi iktidarda görmek istediğinizi söylediniz ama bu konuda fazla aceleci davranmayın deriz. Zira iktidar her zaman mutluluk vermeyebilir ve başınıza işler açabilir. Önce sıkı bir muhalefet ve gölge kabine oluşturun deriz! Bırakın menfaat çevreleri biraz beklesin!

Sayın Mustafa AKTUĞ, sizin eski başkanla meselenizi bu gidişle ancak mahkemeler çözer! Onun için hiç gecikmeden hukuki süreci başlatın ki başınız ileride ağrımasın! Bu arada durumun görünenden çok daha vahim olduğu yönünde haberler alıyoruz doğru mu?

Sayın Turgay DENİZ, o kadar ziyaret ve verilen sözlere rağmen Türkiye ile ticaret halen döviz üzerinden yapılıyorsa bunu perde gerisini de bir araştırmak gerekmiyor mu? Bilirsiniz bazı haklar verilmez sadece alınır!

Sayın Mehmet HARMANCI, Güney’deki refikiniz Lefkoşa’ya tramvay kurulması için çalışmalara başları bile. Umarız siz de daha faza geciktirmez ve hele de toplu taşıma için hayati önem taşıyan konuyu bir an önce gündeminize alırsınız…

Sayın Zorlu TÖRE, Cumhurbaşkanlığı adaylığınız için hem parti içinden hem de dışarıdan milliyetçi çevrelerden destek yağmuru devam ediyor. Yine de öncelikle parti içinde konuyu sağlama alın ki ileride kavga dövüş çıkmasın!

Sayın Ali KİŞMİR, bağlıkta özellikle de kanser konusunda medyanın nasıl haber yapmaları konusundaki etkinliğiniz iyiydi de bir de bu mesleği icra edenlerin kanser olmamak için neler yapması gerektiği konusunda da bilimsel bir çalışma yaparsanız çok  daha iyi olacaktır…