Bu hafta sonu, KTTB’nin 22. olağan genel kurulu yapılarak yeni başkanı ve yönetim kurulu seçilecek. Kanaatimce, bu seçimin sonuçları, doktorlardan daha ziyade, sağlıkta reform sürecini ve dolayısıyla da halkımızı yakından etkileyecek. KKTC Devleti’nin ya da hükümetlerin yapması gereken sağlık reformları üzerinde, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB)’nin hatırı sayılır bir özgül ağırlığı vardır. ‘’Özgül ağırlıktan kasıt nedir ve bugüne kadar bu özgül ağırlık neredeydi peki? Kerameti, KTTB’nin yasasında gizlidir!

 KTTB, yasasına göre, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olup, kamu tüzel kişiliğe sahiptir. KKTC’de kimlerin doktorluk yapabileceğini, kimlerin de yapamayacağını belirleyen yegane mekanizmadır. Yasasının, içinde, bir doktoru meslekten men etmeye kadar yetkilendirilmiş olan Onur Kurulu’nu barındırır. Reçetelerin, hasta raporlarının nasıl yazılacağını KTTB belirler. Henüz yasa haline getirilememiş Hasta Hakları Yasası’nın içerisinde yer alan ve hastaları koruyan bazı unsurlarını madde madde içerisinde barındırır KTTB Yasası. Daha bitmedi… KTTB, Ülkedeki genel tabip eğitimi ile uzmanlık eğitimi konularında ve sağlık planlaması hususunda Birlik görüşlerini saptayarak her yıl bir rapor hazırlayarak ilgili makamlara sunar. Hastalardan özelde alınacak ücretleri de KTTB belirler. Ülkemizin sağlık stratejileri ve güvenliği ile ilgili konularda bile söz sahibidir KTTB! Özetle, KTTB Yasası’nda sağlığa dair hangi yetki ve sorumlulukları ararsanız, öyle ya da böyle, bir şekilde ucundan yakalarsınız mutlaka! Bazen kendi kendime sormadan edemem, KTTB mi daha güçlü, yoksa Sağlık Bakanlığı mı diye…
Ancak, ne yazıktır ki, ülkemizde KTTB de, sağlıktaki bu özgül ağırlığını etkin olarak kullanmayı bırakıp, siyasetin arka bahçesi haline getirilmiş durumda! Tabloyu net bir şekilde ortaya koymak şöyle mümkün. Daha bir önceki KTTB seçimlerinde, ‘’Eserinizle övünün! Evet, gelmiş geçmiş tüm hükümetlere, tüm siyasilere sesleniyorum; eserinizle övünün!’’ diyen Tıpİş Başkanı, bugün hükümet ortağının kontenjandan meclise soktuğu milletvekili! Bir önceki Sağlık Bakanı ile, yasadışı tüzük hazırlayan da yine aynı milletvekili! Bundan iki dönem öncesinde, Tıp-İş’in desteği ile seçilen KTTB Başkanı, bugünün Sağlık Bakanı. Bugünün KTTB Başkanı ise, Tıp-İş’ten tam destekli bir meslektaşımız.
 Yukarıdaki karışık denklemi özetleyecek olursak, evlere şenlik bir tablo çıkıyor! Sağlık sisteminin tüm kurgulayıcı aktörleri, sanki aynı tornadan çıkmış gibi duruyor. Tornanın adı da Tıp-İş! Emek kutsaldır, buna sözüm yok. Ama sağlıkta kurgulayıcı olmaya soyunuyorsanız ve hali hazırda da, saydığım tüm makam ve mevkilerle, sağlık sistemini değiştirmeye yönelik tüm gücü elinizde tutuyorsanız, işte tam da bu noktada halkımıza hesap da verebilecek cesarette olmalısınız!
Düne kadar, ‘’acilde paracetamol şurup yok’’ diye basın aracılığıyla halkı galeyana getirmeye çalışanlar, meclise girdiğinde, bugünkü ilaç eksiklikleri sorununun da çözümüne katkıda bulunma sorumluluğunun altında eziliyor olmalıdır! Daha dün, ‘’sağlıkta yasalara uyulmazsa işte o zaman kaos çıkar’’ diye seçim söylemleri yapan, bügün Bakanlık koltuğunda oturuyor ve özel hastaneleri ‘’devletin sanal şubesi’’ haline getiriyorsa, kendi söylem arşivlerine baktıkça, yüzü kızarıyor olmalıdır! Yazık ki ne yazık değerli okuyucular!
...
Şimdi gelelim bu hafta sonu yapılacak KTTB seçimine ve bu seçimin nelere gebe olduğuna. Bir kere, artık anladık ki, sağlıkta düne kadar, yasalar karşısında mağdur edildiğine inanan, çalışma ortamlarının yetersizliklerinden dolayı greve gittiklerini haykıran kesim, bugün itibariyle, hedefledikleri ikinci iş kazanımlarına ulaşmakla kalmayıp, sağlıkla ilgili tüm karar mekanizmalarını da elinde bulundurmakta. Bu hafta sonunda yapılacak KTTB seçimlerinde de muhtemelen yine aynı fikir kadrosunun, yoluna firesiz devam etmesi için, Tıp-İş ve Tıpİş’in perde arkasındaki akıl vericileri, yoğun bir çaba sarf edecek. Aldığım duyumlara göre, Sayın Sağlık Bakanı da seçimlerle ilgili bazı telefon görüşmeleri ve yüz yüze istişareler yapmakta.
 Hedef ne peki? Sağlıkta tek renkli bir karar mekanizması (sağlık tekeli) oluşturmak suretiyle, sağlıkta reform sürecinde, çıkarılması gereken yasalar üzerinde çalışılırken, ortaya atılabilecek olası farklı görüşlerin ve yapılacak itirazların önünü önceden kapatmak olabilir mesela! Mesela, mecliste 2 aydır bekletilen ve detayları üzerinde dikkatli çalışılmadığı aşikar olan Hasta Hakları Yasa Tasarısı, mevcut hali ile, Anayasa Mahkemesi’ne gönderilebilir ve yasa, bir başka bahara kalabilir. Mesela, kısa-orta-uzun vadeli doktor ihtiyacının belirlenmesinde Sağlık Bakanlığı’na yapılacak baskı ortadan kalkıverir, genç hekimlerin ‘’gönüllü’’ ezilmeleri devam eder. Mesela, ben yaptım oldu mantığı ile başlatılacak ve çok kişinin canını yakacak hasta bakıcılığı uygulamasına karşı itirazlar görmezlikten gelinebilir. Mesela, KTTB Yasası’nın Onur Kurulu ile ilgili maddeleri, sistemi sorgulayan bazı hekimlerin başının üzerine, Demokles’in kılıcı gibi asılabilir. Mesela, KTTB’nin halk sağlığı, koruyucu hekimlik, işyeri hekimliği gibi önemli konulardaki tavsiyeleri, siyasetin güdümünde yapılır hale gelebilir. 
***
İşte bu hafta sonu yapılacak olan KTTB seçimlerine, bir de bu açılardan bakmakta fayda olacağı kanaatindeyim. KTTB, Tıp-İş’in arka bahçesi, Sağlık Bakanlığı’nın sessiz destekçisi olma konumundan arındırılmalı, doktorların buluştuğu ‘’sıcak ve uyumlu bir yuva’’ hüviyetine yeniden büründürülmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın, halkımız adına aldığı ve alacağı kararlarda, Cumhuriyet Meclisi’nde görüşülecek sağlıkla ilgili tüm yasalarda, sağlık tekelinin dışına çıkarak, ağırlığını koyan, fikrini söyleyen ve yön veren bir kurum haline ivedilikle getirilmelidir. İşte, KTTB’nin sağlıktaki özgül ağırlığı, her koşuldaki bağımsızlığında gizlidir! 
Dr. H. İlker İpekdal 
İletişim: 0542-8529899