Bizde Mevlüt Çavuşoğlu dendi mi artık tamamen hükümet ile endeksli yorumlar yapılıyor…

Çünkü öyle bir inanç gelişti kamuoyunda!

Çavuşoğlu ile görüşenler…

Görüşemeyenler!

Randevu verdikleri…

Vermedikleri!

Şöyle bir görüş hakim sanki de;

Hükümeti Çavuşoğlu götürecek…

Yenisi de yine Çavuşoğlu kuracak!

KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyaret de aynı yorumlara neden oldu…

Önce geliyor dendi…

Sonra gelmeyeceği söylendi!

Daha gelmeden kimlerle görüşüp kimlerle görüşmeyeceği tahminleri bile yapıldı…

Çünkü bizim aklımız fikrimiz hükümetin kaderinde!

Sonunda geldi, görüşmelerini yaptı ve gitti işte…

Meğerse Çavuşoğlu’nun geliş nedeni bambaşkaymış…

Türkiye’de Küresel Gazeteciler Konseyi kurulmuş!

İlk toplantısını da KKTC’de yapma kararı almışlar…

Çok da güzel etmişler doğrusu!

Çavuşoğlu ve Akıncı o toplantıda konuşmalar yaptı…

Konu tamamen Kıbrıs sorunuyla ilgiliydi!

Kıbrıs Türküne tam destek mesajları verildi…

Anladık ki Anamız halen yapımızda!

Tam destek devam ediyor…

Haklarımızdan asla ödün verilmeyecek!

Biraz olsun içimiz rahatladı…

Demek ki et ve tırnak birbirinden ayrılmamış daha!

Ana-yavru ilişkileri en üst düzeyde devam, şükürler olsun…

Paranın ne önemi var ki, yeter ki anamız bizim elimizi bırakmasın!

Biz ise daha çok olayın mesleki boyutuna taktık doğrusu…

Biraz da gücenmedik desek yalan olur!

Türkiye’de Küresel Gazeteciler Konseyi diye bir mesleki örgüt kuruluyor…

Kurucuları arasında pek de bildik isimler yok, daha ziyade yerel Anadolu basınından oluşturulmuş!

Ama yine de eksiklik büyüktü işte…

Gözümüze battı içimize dokundu!

Orada Kıbrıs Türk basınından kimse yoktu…

Günlük gazetelerden!

Televizyonlardan…

Basın örgütlerinden!

Bizden biri yoktu anlayacağınız…

Ağrımıza gitti!

Birkaç tane meslektaşımızı çağırsalar mikrofonda konuştursalar fena mı olurdu yani!

Aslında biz de suç yok değil…

Bunun peşine düşmekten bile aciz bir tablo çiziyoruz!

Türkiye’den birileri organize ediyor, konsey adı altında buraya geliyorlar ama bizim temsilcimiz yok…

Ciddi bir örgütse eğer olmalıydı!

Biz de içinde yer almalıydık…

En azından meslek örgütlerinin temsilcileri olabilirdi mesela!

Tabi ki iş dönüp dolaşıp Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’ne geliyor haliyle…

Hadi Ankara uyudu diyelim!

Buradaki temsilcilerinin gözünde Kıbrıs Türk basını hiç mi yoktu yani…

Bizi böyle başı kel olarak bıraktılar!

Yakıştıramadık doğrusu…

Türkiye’de gazeteci olmak!

Küresel Gazetecilik Konseyi’nin buradaki ilk toplantısı bize biraz garip gelse de meslekteki gerçekler de Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği’nin bir etkinliğinde gözler önüne serildi…

Türkiye’deki gazetecilik masaya yatırıldı!

Ortaya çıkan sonuç ise bilinendi;

Basının büyük bir bölümünün gerçekleri değil de iktidarların istedikleri şeyleri dile getirmesi!

Şaşırmadık çünkü Türkiye’de son yıllarda gazetecik tamamen ayaklar altında…

Özgürlük gitmiş, korku ve esaret gelmiş!

Yandaş olmayanın ayakta kalma şansı hiç yok gibi…

Orayı düşünüp burada şükretmek için iyi bir sebep!

MERAKLI KÖŞE?

Piyango ile kalp hastanesi olur mu?

Sağlık Bakanı açıkladı…

Lefkoşa’ya kalp ve damar hastalıkları hastanesi yapılacakmış!

Bunun için de piyango çekilişi düzenlenip yardım toplanacakmış…

Hedef 1 Milyon TL diyor Filiz Besim!

1 Milyon TL bu iş için yeter mi?

Yoksa devletin de bir katkısı olacak mı?

Suçlu bariyer mi?

Yine ölümlü bir kaza yaşadık geçtiğimiz hafta içinde…

Bir gencimiz yitti gitti!

Biz şimdi neyi sorgulayıp suçluyoruz biliyor musunuz?

Yol kenarında bariyer olmamasını…

İşin kolayına kaçıyoruz yani!

Düz yolda araç süreceksin, direksiyon hakimiyetini kaybedip karşı şeride geçip başka araçla çarpışacaksın…

Ama tek suçlu bariyersizlik olacak!

Bir de elimizde cep telefonu olmadan araç sürmeyi kimse aklından geçirmiyor mu?

İşçi kazandı da!

1 Mayıs’ta market muamması…

Marketi açık tutan işletmeciye övgüler düzülüyor!

Halk mağdur olmamış diye…

Tamam çalışan bire iki ödendi de!

İşletmenin bire 20 kazandığını da göz önünde tutarak yorum yapmak gerek…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ali Murat BAŞÇERİ, KKTC’de Türkiye’den bir medya örgütünün toplantı yaparken orada Kıbrıs Türk basınının olmaması hem büyük bir ihmaldi hem de büyük eksiklik. Ankara’nın bu konulardaki eksikliklerini sizin kapatmanız gerekmez miydi?

Sayın Adil ÖZYILKAN, 112 Acil’de çalışanlar arasında huzursuzluk yaşanmasına neden olan bir takım tuhaf olayların yaşandığını biliyor muydunuz? Perde gerisini biraz aralayın bakalım ardından hangi iki çalışan çıkacak?

Sayın Serdar DENKTAŞ, Ankara ile ilişkiler konusunda hükümet ortaklarınız sizi ortada bırakırken eski dostunuz Ferdi Sabit Soyer size hem destek çıktı hem de kucak açarak büyük bir ayıbın da önüne geçmiş oldu. Ne varsa eskilerde var değil mi?

Sayın Abdullah AKTOLGALI, Güzelyalı’da kıyıya kepçe ile tecavüz eden işletmenin faaliyetlerini anında durdurmanız kamuoyunda memnuniyetle karşılandı, tebrik ederiz. Bir de şu işletmenin adını deşifre ederseniz tam bir amme hizmeti yapmış olacaksınız…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, ülkenin içinde bulunduğu açmazdan üreterek çıkılması konusundaki açıklamalarınız sürekli devam ediyor ama artık şu üretime bir yerlerden başlasak diyoruz. Zira inandırıcı olmak gibi bir zorunluluğunuz var değil mi?

Sayın Fikri ATAOĞLU, Türkiye’den bir turizm işletmesinin KKTC’yi tanıtmak için yaptığı çalışmalarda Rum otellerini malzeme yapmasını doğrusu tam zamanında engellediniz. Aksi halde bütün dünyaya rezil olurduk yani…

Sayın Mehmet ÇAKICI, siz tamamen mesleki bilgilerinizle cinayet davasında doğruyu ararken hem ipten alacağınız zanlının hem de bazı hukukçuların anlamsız yorumları tam bir vefasızlık örneği oldu. Bundan böyle daha temkinli olmak gerek değil mi?

Sayın Zorlu TÖRE, ameliyattan kısa bir süre sonra bu hafta artık meclisteki makamınıza gitmeye başlayacağınızı memnuniyetle öğrendik. Siyaset kanınıza işlediği için evde daha fazla oturmak fena halde sıkıyordu değil mi? Bir kez daha büyük geçmiş olsun..

Sayın Ömer GÜR, emekli olmanıza rağmen eski alışkanlıklarınızdan kurtulamayıp sürekli olarak hastane ve bakanlığı sıkça ziyaret ettiğiniz gözleniyormuş. Memleket sevdası böyle bir şey olsa gerek değil mi?

Sayın Ersin TATAR, UBP piyango konusunda geçmişte özürlü olduğu için aman bu kez ipleri elden bırakmayın deriz. Zira parti içinde de artık ufaktan muhalefet başladı, bir yol kazasına uğramak istemezsiniz muhakkak!

Sayın Sıdıka ATALAY, uzun bir aradan sonra yeniden KKTC’ye gelerek bir takım önemli ziyaret ve görüşmeler yaptığınız konuşuluyor. Şu satış işi bir gerçekleşirse hem siz hem alacaklılar rahatlayacak şimdiden hayırlara vesile olsun…