Kıbrıs sorununun çözüm şeklini, çözümden sonrası belirleyecek…

Kıbrıs sorunu bazen, dünyanın gözü önünde sergilenen bir trajikomedi haline dönüşüyor.

Sorunun kimi ilgilendirdiği ile sorunun çözümüne kimlerin dahil olması gerektiği konusunda her kafadan bir ses çıkıyor.

Hatta, en son ses de taaa Çin’den geldi.

Kendi güncel soykırımlarını unutan Çin, Dışişleri Bakanı aracılığıyla, Kıbrıs sorununun çözümü konusuna da bulaştı!

Kıbrıs sorunundan primer etkilenenler ‘’Kıbrıs Halkı’’ yani ‘’insanlar’’!

Kıbrıs sorununun çözümünden sonra da etkilenecek olanlar yine onlar!

Tabii, işin içine siyaseti de katıverdiğimizde, Kıbrıs sorunu tüm dünyayı ilgilendiriyor.

Fantezi bir yorum asla değil.

Geleceğin dünyası, siyasi haritası, kuvvetle muhtemel, Ortadoğu üzerinden şekillenecek.

Ortadoğu’nun da en güvenli stratejik üssü Kıbrıs Adası’dır.

Dolayısıyla, Kıbrıs sorunundan da, sorunun çözümünden de en çok etkilenecek olan, bu ada coğrafyasında yaşayan halktır.

Halkın çözüm sürecine ve çözüm sonrası dinamiklere ne kadar katkısı olur bilinmez ama, siyasilerin, gerek ada yarısının kuzeyindeki gerekse güneyindeki halkı manüple etme çabaları artık saklanamaz oldu.

Ada dışında yapılan resmi ve gayriresmi toplantılarda/görüşmelerde alınan kararlar neticesinde, halkın önüne sunulan liderler ile gerçekleştirilen çözüm arayışları, bazen acemi bir ortaoyununa da benzemiyor değil.

Neticede halk, farkında olsa da olmasa da manüple ediliyor, edilmek isteniyor.

Buna içerden de müdahaleler olduğunda, durum arap saçına dönüyor.

Tabiri caizse at izi it izine karışıyor!

Çözümü kimin istediği, kimin istemediği karmakarışık.

Hangi lider olursa olsun, birkaç ay önce söylediğini unutuyor, inkar ediyor, farklı cümlelerle yeniden halka sunmaya çalışıyor.

İşte, dünyanın en büyük açık hava tiyatrosunda, tüm devletlerin gözleri önünde sergilenen bu oyununda, konunun özü, çözüm gibi sunuluyor halka.

Sözüm ona, adaya çözüm geldiğinde barış, huzur, refah da gelecek!

Eskiden ben de böyle düşünürdüm.

Ancak, son günlerde, bu konuda da endişelenmeye başladım.

Aklıma şu sorular geldi çünkü:

  • Kıbrıs sorununun çözümü kimlere yarayacak?
  • Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra, bu çözümden memnun olmayanlar, ne gibi nifak ve tahriklerle, yeni kargaşa ve çatışma zemini oluşturabilecek?
  • Kıbrıs sorununun çözümünün akabinde, gerek kuzeydeki gerekse güneydeki marjinallerin durumu ne olacak?
  • Çözüm sonrası, Kıbrıs adasına nasıl bir stratejik görev biçilecek ve bunun geçerlilik süresi ne kadar olacak, sürdürülebilir olacak mı?
  • Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın da tabiriyle, ‘’son nesil’’in çözümü başarması durumunda, yeni nesil bu çözümü benimseyecek mi? Ya da, son nesil de bunu başaramadığında, yeni neslin çözüm arayışları ne olacak?

Değerli okurlar;

Kıbrıs sorununun çözümünden sonraki olasılıkları hesaplamayan bir siyasi, bir lider, bir ülke, bir stratejist, hayatının en büyük hatasını yapar, coğrafyayı da yakar!

Bugüne kadar, hiçbir ortamda, çözümden sonraki dinamiklerin neler olabileceği, bir başka deyişle, çözüm sonrası kazanımlar ve çözüm sonrası ortamın devamlılığını tehlikeye atabilecek unsurların tespiti konusunda bir tek beyin hücresi bile çalıştırılmadı!

Kıbrıs sorununun çözümünden sonraki süreçte yaşanabilecekler konusundaki beyin fırtınasını, adadakiler haricindeki tüm stratejistler yapmıştır diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, Kıbrıs sorununun çözümünün çok farklı ve beklenmedik bir süreç sonrasında gerçekleşmesi de sürpriz olmamalıdır.

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899