Belli ki Kıbrıs sorununu kimse çok ciddiye almıyor…

Hadi vatandaş geçim derdinde olduğu için onu anlarız da!

Hükümet edenler hatta Cumhurbaşkanı da artık böyle bir görüntü veriyorsa vay halimize…

Yine her kafadan ses çıkmaya başladı!

Hükümet bu konuda bölük pörçük olmuş durumda…

Ortaklardan ikisi illaki çözüm diyenlerden ama diğer ikisi başka bir havada!

Buna bir de Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları eklenince kafalar daha da karışıyor…

Bakanın kimin adına açıklama yaptığı tartışılıyor şimdi!

Çünkü bu konuda hükümette görüş birliği yoktur…

Büyük eksikliktir bu!

Önümüzdeki günlerde ne olacağı belli değil her an yeni bir gelişme yaşanabilir…

Demek ki böyle bir gelişme yaşansa hükümet birbirine girecek!

Oysa Kıbrıs sorunu bu ülkenin devlet politikası haline getirilmedikçe sonuç ne olursa olsun çözüm girişimlerinin başarı ile sonuçlandırılmasının mümkünatı yoktur…

Cumhurbaşkanı Akıncı da tartışmalarda sosyal medyayı tercih edince ortalık tam manasıyla panayır alanına dönüştü!

Bu işi evcilik oyununa çevirdiler anlayacağınız…

Devletin her kesiminden ayrı bir ses çıkarsa sonuçta ne olur?

Karmaşa ve tartışmadan öteye gidilmez…

Zaman zaman oturup konuşuyorlar ama demek ki çay kahve sohbetinden öte gitmiyor bütün bunlar!

Yanlış yapıyorlar…

Hadi siyasileri bir nebze anlarız çünkü onların işleri güçleri siyasette hep bir adım önde olma gailesi ama!

Cumhurbaşkanına o müsamahayı gösteremeyiz…

Çünkü onun asıl görevi Kıbrıs konusunda Kıbrıs Türkünün sesi soluğu olmak!

Siyasi partiler başta olmak üzere, sivil toplum örgütleri ve halkın genelinin bir bütünlük içinde bu sürece dahil etmek zorunda…

Anlayana da anladığı dilden!

Bu konu çok bacaklıdır…

Türkiyesi var, hükümeti var muhalefeti var!

Pek ala ki Cumhurbaşkanı çatıda olmak üzere Kıbrıs konusunda daha sıkı işbirliği için safların daha da sıklaştırılması gerek…

Bu yetki ve sorumluluk Cumhurbaşkanındadır!

Sosyal medyada zaman öldürüp birilerine cevap yetiştirmeye çalışacağına çözüm sürecine herkesi dahil etmek de onun görevleri arasındadır…

Konuyla ilgili emekli de olsa usta gazeteci Hasan Canpolat öyle bir yazı paylaşmış ki patlama noktasında olduğunu böyle gösterme ihtiyacı hissetmiş!

İşte herkesin duygularına tercüman olduğu paylaşımı;

“Kıbrıs sorununa Cumhurbaşkanının ortaya koyduğu "Paylaşıma dayalı" mı yoksa Dışişleri Bakanının ortaya koyduğu "işbirliğine dayalı" mı bir çözüm bulunmalı?

Bunun konuşulacağı-değerlendirileceği platform, Cumhurbaşkanının Facebook’ta belirttiği gibi “ne medyadır ne de sosyal medya” elbette...

Ancak yapılan açıklamalar, devlet katında yaşanmakta olan zaafı gözler önüne seriyor... Kıbrıs sorununa aranan çözüm şeklinde politika değişikliği yapılacaksa bu Cumhurbaşkanı-Hükümet-Türkiye-Siyasi partiler-Meclis gibi platformlarda tartışılmalı ve karar üretilmelidir. Karardan tatmin olmayanlar, bakan olarak değil siyasi partileri aracılığıyla savundukları görüşleri ortaya koymalı, kamuoyu oluşturmalıdır.

Şimdi hedefinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri olsa da olmasa da bu açıklamalardan sonra yanıtlanması gereken en azından benim açımdan şu sorular çıktı ortaya: 
Devletin politikası, dış politika belirleyicisi olması gereken Dışişleri Bakanının açıkladığı politika mı, yoksa Kıbrıs sorunundaki görüşmeci olan Cumhurbaşkanın savunduğu politika mı? Dışişleri Bakanının açıkladığı politika Dörtlü Koalisyon Hükümeti tarafından destekleniyor mu?

Konu hükümet katında tartışıldı mı?

Hükümet katında DP’li, CTP’li özellikle de TDP’li bakanların tavrı ne?

HPli Dışişleri Bakanı’nın tavrına destek veriyorlar mı?

Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarından sonra dış temsilciliklerimizde “paylaşımcı” mı, yoksa “işbirlikçi” bir politika ileri götürülüyor?

Daha da önemlisi Türkiye’nin bu konudaki tavrı ne?

Hangi tavrı destekliyor?

Dış ülkelerdeki büyükelçiliklerinde hangi tavrı ileri götürüyor?

Cumhurbaşkanına politika değişikliği önerildi de reddettiği için mi bu yöntemle ortaya konuluyor bu düşünce?
Sorular çoğaltılabilir elbette. Ama devletin düştüğü, düşürüldüğü hallere bakınca üzülmemek elde değil.

Hade gelin hep beraber sosyal medya ve medya üzerinden bunu tartışalım ve bir karara varalım!!!

Dünyada bir ilki başararak Face’te belirleyelim Kıbrıs sorununa çözüm şeklini…

Artık günlerce Face’ten her iki tarafa “yürü da gorkma, arkandayız” sloganları ve de destekçi-eleştirel (belki de bazıları da dört dörtlük) yorumlar…

Geldiğimiz seviyede adına “Devlet” dediğimiz üst yapı yıpranıyormuş, yıpranmıyormuş kimin umurunda!..”

Sadece Merak İşte?

Ya biz?

Güney Kıbrıs rüşvet konularında Dünya 6’ncısı olmuş…

Burada neredeyse bayram ilan edecekler!

Aynaya bakan filan kimse yok…

Rüşvetin yolsuzluğun alası burada da oluyor!

Herkes biliyor ama bilmiyor gibi davranıyor…

Hani şu devekuşu misali!

Kafalarını kuma sokunca dünyadan bir haber olurlar ya…

Hangi medyaymış bu?

Şeker Sigorta’nın geçmiş dönemde marifetleri yeni yeni ortaya dökülmeye başlandı…

Önce 2 milyon TL açık var dediler…

Sonra rakam 4 Milyon’a çıktı!

En dikkat çekici olanı ise bir medya kurumuna ödenen reklam paraları…

Soruşturma var, belgeler var eme medya kuruluşunun ismi yok!

Neden korkuyorsunuz ki?

KDV yüze 1 mi?

Kredi kartıyla ödemelere KDV iadesi ödenecek dediler vatandaş da heyecanlandı…

Sonra rakam açıklandı;

Kredi kartıyla alışverişlerde yüzde 1 iade yapacaklarmış…

Aslan payı devlet gidecek yani!

Kurumların vergi kaçırmaması açısından önemli ama…

İade rakamı daha da yukarılarda olmalı!

Kimlere verildi?

Sanayi arsalarının dağıtımında partizanlık ve adam kayırma olduğunu biliyorduk da…

Bunların kimler olduğu bir türlü ortaya dökülmüyordu!

İşte bu hükümet için iyi bir fırsat…

Mademki geçmiş hükümetler döneminde onlarca sanayi arsası eşe dosta verildi ya da partiye destek karşılığa dağıtıldı!

Hadi bakalım deşifre edin bu isimleri de…

MESAJ KUTUSU

Sayın Tufan ERHÜRMAN, Şeker Sigorta’da ortaya çıkan yolsuzluk olaylarından sonra şimdi bütün gözler sizin üzerinizde olacak. Zira bu konuda hükümet ortağıyla bir takım huzursuzluklar yaşayabilirsiniz Allah kolaylıklar versin artık…

Sayın Salih EGEMEN, UBP’de Cumhurbaşkanı adaylığı seçimlerinin kamuoyu çalışmasını sizin yapacağınızı öğrendik, Büyük bir sınav sizi bekliyor, her zamanki gibi bu kez de hassasiyetinizden ödün vermeyeceğinizden kuşkumuz yoktur…

Sayın Ceyhun ÜMİTER, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığı için hükümetin size söz verdiği konuşulmaya başlandı. Acaba birileri son dakika devreye girip kararın değişmesinde etkili mi oldu dersiniz? Bekleyip hep birlikte göreceğiz artık değil mi?

Sayın Behiç ÖZTÜRK, Başsavcılık makamına oturduktan sonra yolsuzluk dosyaları soruşturmalarının aniden hız kazanmış olması dikkatlerden kaçmıyor. Bu arada kapatılan dosyaları da ihmal etmezsiniz umarız!

Sayın Hasan ÖZYEL, Maliye Teftiş ve İncele Kurulu’na olan güvenin her geçen sarsıldığına yönelik siteminizde yerden göğe kadar haklısınız da bunun sorumlusu siz değil ne yazık ki yolsuzluk yapanları kucaklayan siyasilerden başkaları değildir…İçiniz rahat olsun!

Sayın Filiz BESİM, Devlet Laboratuarı Müdürünü bu sıralar belirlemekte yara var zira bu konuda içeride büyük bir yarış başlatılmış durumda. Sonra bu kadar önemli ve hassas bir daire daha ne kadar başsız kalacak ki!

Sayın Cem DANA, pek muhterem validenizin beklenmedik vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Bu arada konuyu mahkemeye taşıyacağınızı duyduk, suçlu varsa cezasını çeksin deriz!

Sayın Özdil NAMİ, bir takım açıklamalarınız medya tarafından takip edilmeyince garip sorularla karşılaştığınız için çareyi bazı ziyaretlerde bulmuşsunuz! Yanlış anlaşılmamanın da tek çaresi buydu değil mi?

Sayın Hasan BİRİNCİ, Şeker Sigorta soruşturması konusunda sizi epey yoğun ve sıkıntılı günler bekliyor. Umarız iddiaları en kısa zamanda yanıtlar ve kafalardaki soru işaretlerini de ortadan kaldırırsınız!

Sayın Cemal ÖZYİĞİT, bakanların başarı listesinde en son sırada çıkmanız sizi biraz endişelendirmiş diye konuşuluyor. Fazla da takmayın deriz ziya eğitimde en az eylem sizin döneminizde oldu. Bardağın dolu tarafına da bakmak gerek değil mi?

Sayın Buray BÜSKÜVÜTÇÜ, emniyet-iş dünyası ve tefeciler konusunda madem ki polise detaylı bilgiler verdiniz bunları kamuoyuyla da paylaşmak istemez miydiniz? Tam da yolsuzlukların üzerine gidilmeye başlanmışken iyi bir amme hizmeti olabilir!

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, bölgedeki ana yolların yapımında bir takım yanlışlıklar karayollarını değil de belediyenin üstüne yıkılmaya çalışılınca çileden çıktığınız söyleniyor. Allah kuru iftiralardan sakınsın artık…

Sayın Kudret ÖZERSAY, sol kesim size vurdukça sağdaki yeriniz çok daha fazla güçleniyor. Bu arada çatı adayı meselesinin de çok yakında gündeme geleceği ve bir karar verme zorunluluğunuzun doğacağı da iddia ediliyor…

Sayın İrsen KÜÇÜK, hızlı bir şekilde eski sağlığınıza kavuşmak üzere olduğunuzu memnuniyetle öğrendik. Demek ki verilmiş sadakanız varmış, bir kan akıtıp garibanları sevindirmekte yarar görüyoruz…

Sayın Candan AVUNDUK, yeni asgari ücreti fazla bulup bu konuda eleştiri yapmanız emekçi kesimi fazlasıyla kızdırmış olmalı ki sitem dolu mesajlar geliyor. Hem işçi hem işveren haklı olunca bakalım ilerine önümüze nasıl bir tablo ortaya çıkacak biz de merak etmeye başladık…