Aslında üzerinde büyük bir baskı vardı…

Hemen herkes bir şeyler açıklamıştı!

Tüm gözler onun üzerindeydi…

Bu arada vatandaşın gözü de televizyonlardaki canlı yayınlarda!

Kaç terörist öldürüldü, kaç şehidimiz var…

Aynı anda tabi ki dövizdeki yükselişi de takip edenler yoğunluktaydı!

Camilerde Mehmetçiğe dualar okunuyordu…

Akıncı elbette bunları görüyor ve duyuyordu!

Ama üzerindeki baskıdan da kurtulmak zorundaydı…

Kurtuldu da!

TSK’nın Suriye’de gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’na destek vermedi…

Destek verir ya da vermez çok ayrı bir konu da!

Teröristlerle anlaşma masasına oturmayı tavsiye ederek oturduğu o makama yakışmayan bir açıkla yaptı…

Daha da ileri gitti!

1974’de gerçekleştirilen Barış Harekatı’na da dil uzatarak günahın en büyüğünü işledi…

Hem bu topluma hem kendisine büyük ayıp etti!

Dikkat ederseniz dün Akıncı’nın bu açıklamasına ilk tepki bizden değil Ankara’dan geldi, sonra bizimkiler döktürmeye başladı…

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın açıklamasının şu bölümü önemlidir;

"Akıncı'nın açıklamaları Boğaz Şehitliği'nde koyun koyuna yatan mücahit ve Mehmetçiklerimizin kemiklerini sızlatmıştır. Barış Pınarı Harekatı'nın eli kanlı terör örgütü PKK/PYD'ye karşı bölgenin istikrarı için gerçekleştiğini görmezden gelen Akıncı'yı esefle kınıyorum. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda, bölgeye barış ve huzurun getirilmesi amacıyla yapılan kahraman ordumuzun mücadelesi ile bugün Suriye’de Barış Pınarı Harekatı ile verdiğimiz mücadele aynı ruhla yapılmaktadır. Akıncı’nın cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı açıklama tarih bilinci ve bilgisi yoksun bir açıklamadır.

Şunun altını çizmekte yarar var…

Akıncı’nın zaten Ankara ile ilişkileri çok da iyi değildi!

Ortada biraz da dosta düşmana göstermelik bir tablo hakimdi…

Hatta bir ara ipler kopma noktasına gelmişti ama bazı konular görmemezlikten gelindi!

Şimdi ipler artık tamamen kopmuştur…

Bir daha da hiç tamir edilmemesine!

Peki şimdi ne olacak dersek…

Ankara, Kıbrıs konusunda artık Akıncı’yı devre dışı bırakmak için her yolu deneyecektir!

Buna Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de eklersek, ufukta hiç de olumlu bir süreç görülmemektedir…

Bunların içe yansıması da cabası olacaktır!

Akıncı bu çirkin açıklamayı size göre seçimlere yönelik mi yapmıştır…

Bir çoğunuz öyle düşünüyor olabilir ama!

Biz öyle düşünmüyoruz zira bu açıklamayla kendi ipini kendi elleriyle çekmiştir…

Akıncı bu eylemiyle aslında gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır!

İçindeki birikim patlamış ve belki de ilk kez samimi duygularını dile getirmiştir…

Hiç değişmeyen görüşleridir bunlar!

Bundan sonra yapacakları da önemlidir…

Örneğin Kıbrıs sorununun çözümünde çizeceği yol haritası ne olacaktır?

Ağzından çıkan her bir kelime önemlidir artık…

Ve tabi ki merak ettiklerimiz;

Bundan böyle ülkede yapılacak olan milli bayramların törenlerine katılacak mıdır?

Katılacaksa hangi yüzle!

Önünden geçen askerlerin ruh halini düşünecek midir?

Ya komutanların da olduğu etkinlik ve resepsiyonlar…

Onlarla kucaklaşacak mıdır?

Yoksa gözlerine görünmemek için köşe bucak kaçacak mıdır?

Şehitliklere yapılan ziyaretler ve oradaki açıklamaları ne olacaktır!

Ya da artık böyle törenlere katılmayacak mıdır?

Ya da artık böyle törenler mazide kalıp Akıncı bir yalnızlaştırma sürecine mi sokulacaktır…

Sıradan bir vatandaş olsa belki kimse bu sözleri kaale bile almayacaktı ama…

Oturduğu makam sıradan bir makam değildir!

O makam Kıbrıs Türk insanını temsil etmektedir…

Ama sözleri Kıbrıs Türk halkını temsil etmemektedir!

Ha keşke bu bilinçte olsaydı…

İçindekileri saklayıp, hiç konuşmasaydı!

En azından o makama olan saygıyı yerle bir etmezdi…

“Akıncı hangi türbine oynamaktadır?..”

“Cumhurbaşkanı Akıncı'nın şak şak ve tepkiyi aynı anda çeken resmi olmayan "sosyal" paylaşımını feminist gözle de irdeleyelim: Kendisini savaş karşıtı olmakla şak şaklayanlar eril dili ardına katarak nasıl ülkesi için savaştığı ile ilgili ikili bir tutum sergilediğini görmezden geldiklerinde aslında "savaşmak cesareti" üzerinden kurguladığı alt metni es geçmektedirler.

Akıncı ilkeleri ile hareket etmediğini çok kere gösterip herşeyi politik hesapla yatığını defalarca ortaya koyduğuna ve üç gün önce kendisine küfür edenler arkasına geçtiğine göre halk olarak sorgulamamız ve cevabını istememiz gereken tek soru şudur:

Adayarısında seçimlerde belirleyici güç Türkiye'dir gibi bir temel inanç vardır. Akıncı Türkiye karşıtı söylemlerle sahne alırken demek ki düşüncesi seçimde belirleyici olan gücün başka bir aktör olduğudur. Benim vatandaş olarak bilmek istediğim, Cumhurbaşkanının gözünde bu aktör kimdir? Hangi tribüne oynamaktadır?..”

(Dr. Umut ÖZKALELİ)

Tatar’ın adaylığı tescillendi!

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Barış Pınarı Harekatı hakkında yaptığı açıklamalardan sonra en sert açıklama Başbakan Tatar’dan geldi…

Tatar, Akıncı’yı hem kınadı hem de sözleri nedeniyle partisini bu akşam toplantıya çağırdı!

Akıncı’nın açıklamaları görüşülecekmiş…

Sadece Akıncı değil başka şeyler de konuşulacak bu akşam!

Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı da dahil…

Çok büyük ihtimalle yaşanan bu son gelişmelerden sonra Tatar’ın çok sıcak bakmadığı adaylık konusunda artık başka çaresi kalmamıştır!

Ve büyük ihtimalle de Akıncı’nın sözleri sağla birlik için kıvılcım niteliğinde olacaktır…

Vatana millete hayırlı olsun!

MESAJ KUTUSU

Mustafa AKINCI, ha keşke diliniz tutulsaydı da şehitlerin kemiklerini sızlatan böyle bir açıklama talihsizliğinde bulunmasaydınız! Bu arada Türk bayrağını öpen pozlarınızın da hiç samimi olmadığı ortaya çıkmış oldu. Size yakın olanları bile çileden çıkaran bir açaklamaydı!

Sayın Ersin TATAR, Dün yaşanan gelişmelerden sonra Cumhurbaşkanlığı adaylığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Bundan böyle geri dönüş şansınız yok, bu akşamki toplantıda açıklayın gitsin, siz de kurtulun merak edenler de…

Sayın Tufan ERHÜRMAN, partinizde büyükler ile gençlik kollarının açıklamaları birbiriyle örtüşmüyor. Parti politikaları her kesimde aynı uygulanmıyor mu? Yoksa içeriden size darbe vurmaya çalışanlarlar şimdi de gençleri mi kullanıyor dersiniz!

Sayın Şerife KANAN, makamınızda genel müdürünüz tarafından maruz kaldığım hakaretamiz davranış ve sözler ile son bulan şahit olduğunuz toplantı notlarını size ulaştıracağım. Gerçeğin saptırılmasına alet olmayacağınızdan emin olduğum saygınlığınıza saygılarımla…(Sıdıka ATALAY)

Sayın Bekir Berksan AKANDERE, tarihe mal olmuş İtimat işletmelerini ortadan kaldırmak için büyük gayret içinde olduğunuz yönünde ihbar mesajlarınız gelmeye başladı. Bu arada aynı konuda haksız rekabet için düğmeye basmışsınız, hayırdır bu şirkete bu öfke niye!

Sayın Narin Ferdi ŞEFİK, Mahkemelerde istihdam edilen ama başka dairelere kaçan çalışanlar için yetkililerden önlem olmaları istediğinizi duyduk, çok da haklısınız. Özellikle yarım gün olan öğretmenlik gençlerin daha fazla işine geliyor değil mi?

Sayın Ali PİLLİ, kanser ilaçları konusunda bazı hastalara özel muamele yapıldığı bazılarının ise kemoterapilerinin aksadığı yönünde şikayetler her geçen gün artmaya başladı. Bu konuda soruşturma başlatmanız ve torpili kimlerin sağladığını belirlemeniz isteniyor…

Sayın Besim TİBUK, bazı medya organları haksız rekabet nedeniyle sahibi olduğunuz gazeteye karşı ittifak kurma çalışmaları başlattı. Acaba diyoruz artık şu eşantiyon konusunu bir kez daha mı düşünseniz diyoruz!

Sayın Sibel SİBER, sizin için de artık karar zamanı geldi de geçiyor bile! Hele de şu önemli belgelerle dolu kitabı yayın hayatına sokmaya hazırlanırken adaylığınızı açıklasanız zaman ve zemin bakımından daha iyi mi olur?

Sayın Murat GEZİCİ, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik UBP içinde 5 bin kişiyle görüşerek bir anket gerçekleştirdiğinizi duyduk. Bakalım partililer bu sonuçtan sonra adaylık konusunda nasıl bir yol haritası belirleyecekler?