Kıbrıs konusunda ortak metin sonrasında yoğun açıklamalar yapılmakta ve gelişmeler yaşanmaktadır.<br /> Bu durum bir yandan insanlarımızın kafasını karıştırırken diğer yandan da Kıbrıs konusunun her an çözülebileceğine yönelik düşüncelerin oluşmasına neden olmaktadır.<br /> Annan planı ve güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği üyesi olmasının üzerinden on yıl geçmiştir.<br /> Bu geçen süre içerisinde Kıbrıs konusunda etkili alternatif çalışmalar yürütülmemiştir.<br /> Ortak metinle birlikte uluslararası toplumun Kıbrıs konusuna ilgisi ve çeşitli alanlarda başlatılan çalışmalar ortadadır.<br /> Görünen odur ki uluslararası toplumun desteklemediği düşünceler geçerli düşünceler olamamaktadır.<br /> Hal bu iken tabii ki Kıbrıs konusu ile alakalı müttefikler bulmamız, haklarımızın ve mağduriyetlerimizin uluslararası topluma anlatılması şarttır.<br /> <br /> <strong>Lobiciliğin değeri anlaşılamamıştır<br /> </strong><br /> Geldiğimiz aşamada siyaset kurumunun katılımcı olmayan ve lobiciliğe önem vermeyen tutumunu ısrarla devam ettirdiğini gözlemlemekteyiz.<br /> Bugün kendi tecrübe ve donanımlarıyla pek çok alanda Kıbrıs Türk halkının adadaki varlığının ve siyasi eşitliğinin altını çizecek sivil toplum örgütlerinin uluslararası alanda çalışmaları yeterli düzeyde motive edilmemektedir.<br /> <br /> Kıbrıs’ın etrafında bulunan doğal zenginliklerin yanında Kıbrıs’la ilgili ekonomik, sosyal ve siyasal alanda Dünya’nın önemli merkezlerinde sürekli olarak toplantılar gerçekleştirilmekte ancak bu toplantılarda Kıbrıslı Türkler yer almamaktadır.<br /> Dolayısıyla bizim geleceğimizle alakalı gerçekleşen toplantılarda orada bulunan kişilerin bizleri temsil eden insanlara ulaşmış olduklarını ümit etmekle yetinmek zorunda bırakılmaktayız.<br /> <strong><br /> Siyasal eşitliğimiz zarar görebilir</strong><br /> <br /> Geriye dönüp baktığımızda Kıbrıs konusu ve adanın gerçekleri ile ilgili bugün kendimizi Türkiye’ye bile anlatamadığımız gerçeği ortaya durmaktadır.<br /> Bu gerçeği Kıbrıs Türk halkı yaşamın her alanında gözlemlemekte ve tecrübe etmektedir.<br /> Adada çözümün 2015 yılı içerisinde bulunması hedefi dillendirilirken kolektif bir şekilde hareket edemememiz, toplumsal dinamiklerin Kıbrıs konusu ile ilgili yeterli katkısının alınmaması, gerekli lobicilik faaliyetlerini yürütmememiz bizlerin en zayıf yönleridir.<br /> <br /> Geride heba ettiğimiz yıllardan kaynaklanan bu zafiyetler Kıbrıs konusunda bugün bir yandan uluslararası alanda kendimizi anlatmamızda, pozisyon yakalamamızda zorluklar yaşatırken diğer yandan ülkemizde uluslararası toplumun gözetiminde yürütülen ve adanın her iki tarafından toplumsal dinamiklerin katıldığı toplantılarda Kıbrıslı Türklerin ortaya koymuş oldukları performansları ve bütünlükleri siyasal eşitliğimize zarar verebilecek noktadadır.