Ersin Tatar kadar “temasta” bulunan olmadı.

Bir Turgay Avcı vardı.

Ama Tatar başka.

Gözdesi de Türkiye.

Türkiye’nin illeri, ilçeleri.

Köyleri, beldeleri ve hatta mezraları.

Adına “temas” dediği seyahatler.

Kimisinde belediye başkanı eşlik ediyor.

Kimisinde oda başkanı, kimisinde muhtar.

Bir protokol gaylesi yok, mütekabiliyet derdi yok.

*****

Ama bir vatandaş olarak benim gaylem var.

Benim Başbaklanım her davete atlamamamlı.

KKTC Başbakanı, dağ, bayır gezmemeli.

Kapalıçarşılarda ziynet eşyası seyri yapmamalı.

Kayseri Pastırmasına pala sallamamalı.

Bir diplomasi, bir karşılıklılık olmalı.

Davet alsa Tokat’ın Reşadiye ilçesine gidecek.

Van’ın Çaldıran ilçesi Bezirhane köyü’ndeki düğüne gidecek.

Trabzon’un Ağaçlı köyündeki Ali Dayı’nın torun sünnetine bile gidecek.

Ve adına “temasta bulunmak üzere” diyecek.

Ancak bu kadar da olmaz.

Bu kadar da her davete atlama olmaz.

Hem olmaz, hem yakışık almaz.

Çünkü Tatar bir Başbakan, KKTC Başbakanı.

*****

Hem önce bir hayal ediniz.

Tayyip Erdoğan, Tatlısu Belediye Başkanı davetine gelir mi?

Eroğan’ı geçiyorum.

Ekrem İmamoğlu, Serhatköy muhtarının davetine icabet eder mi?

Ederse de bunun bir yolu, bir yordamı, bir adabı olur.

Biliyorum Tatar, Türkiye’yi gezmek istiyor.

Türk vatandaşının sevgisini harmanlamak istiyor.

Ama yolu bu değil.

Bu yapılan başka bişey.

Bu yapılan Kayseri Pastırmalı temas.

Bu yapılan Kayseri Pastırması soslu iletişim.

Adına da “Başbakan Teması” diyoruz.

Yani masafları devletten karşılanan temaslar.

*****

Olmaz Sayın Başbakan.

Olmaz Sayın Tatar.

Her davete cumburlop atlanması hoş olmuyor.

Adına “temas” diyerek masrafı devlete ödetmek de hoş olmuyor.

Ciddi ciddi uyaran yok mu Başbakanı acaba?

Hani bazan kimseyi dinlemediğini de biliyorum ama!

En azından Eroğlu olsun uyarsın artık.

Başbakanlığın köylerde, mezralarda “temaslarda bulunmak” olmadığını.

Başbakanlığın Kayseri Pastırmasına pala sallamak da olmadığını.