Artık hekimler bile şu meşhur ve meçhul tüp bebek merkezlerini mercek altına almaya başladıklarına göre elbet vardır bir bildikleri ve şüpheyle baktıkları olaylar…

Çok ciddi paralar kazanan mekanlar buraları!

Çok büyük ihtimalle de kontrol ya hiç yok ya da yetersiz…

Önce bu konuda Dr. İlker İpekdal’ın o çok ilgi çeken hatta tüp bebek merkezlerini bir hayi tedirgin geden o müthiş yazısından bir bölüm alalım sayfamıza;

“…Cevap verilmesi gereken sorulardan bazılarını da buradan sormakta fayda var:

Ülkemiz sınırları içerisinde ikamet eden bir kadının yumurta donörü olması yasal mıdır? Yasal ise hangi resmi prosedürlere bağlıdır?

Ülkemizdeki yumurta donörleri kayıt altına alınmakta mıdır?

Üniversite öğrencileri arasında, ücreti karşılığı yumurta donörlüğü yaygın mıdır?

Yumurta donörlüğünü geçim kaynağı haline getirmiş üniversite öğrencileri var mıdır? Bunların arasında, donörlükten dolayı sağlık sorunları yaşayanlar var mıdır?

Geçtiğimiz günlerde birçok üniversitenin mezuniyet törenleri yapıldı ve konuşmalarda çoğu kez, öğrencilerin ülkemizin emanetleri olduğu vurgulandı.

Öğrenime gelmiş emanetlerimizin her türlü sorumluluklarını almış başta YÖDAK, üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı olmak üzere, devletin tüm ilgili ve yetkili organların, yukarıdaki soruları, toplumun zihinde herhangi bir şüpheye mahal bırakmaksızın cevaplamaları gerekmektedir!

Yukarıdaki sorulara cevap verebilecek duruma geldiğimiz anda, ancak halkçı ve sosyal bir devlet olduğumuzu iddia edebiliriz. Yolda yürürken hiç fark etmeden yanlarından geçtiğimiz ‘’kayıtsız anneler’’in varlığını kaç devlet büyüğümüz düşündü? Geçenlerde ‘’gece kulüpleri çalıştayı’’nda ‘’kadın’’ olma adına dağ fare mi doğurdu tartışılabilir ancak, herhangi bir ‘’kadın’’ devlet büyüğümüz, bugüne kadar kayıtsız ‘’öğrenci kadın’’ donörlerin yumurtalarından kim bilir kaç çocuk doğduğunu hiç merak etmiş midir acaba?...”

Tamam sağlıkta sorunlar diz boyu…

Çoğu da kaynak yetersizliğinden kaynaklanıyor ama öyle diye de bazı olayları da ört bas edemeyiz!

Eğer devlet isek devlet olmanın ağırlığını hissedeceğiz, bunun ötesi yok…

İşler yoğun, sıkıntılar daha yoğun diye göz yumulamayacak olaylar yaşanıyor ülkemizde!

Aynı konuyu yine bir başka hekim arkadaşın uyarılarıyla çok değil daha iki ay önce kadar kaleme almış ve sizlerle paylaşmıştık…

Bir kez daha dikkat çekmek üzere işte o yazıdan alıntılar;

“Bizde son yılların modası oldu…

Klinikleri tüp bebek merkezine çevirmek!

Artık bir çok kadın doğum uzmanı çıtayı büyüttü tüp bebek işine girdi…

Çünkü ciddi bir şekilde para kazanılan bir sektör oldu!

Bırakın içerisini yurt dışından müşteri yağıyor bu merkezlere…

Haliyle buraların denetimlerinin yapılıp yapılmadığı da artık tartışılır bir hale geldi!

Sağlıkta büyük sorunlar yaşayan devlet bu sorunları çözmenin yanı sıra tüp bebek merkezlerini de yeteri kadar sağlıklı bir şekilde denetliyor mu?

Bunun böyle olmadığını iddia edenler de var artık…

Hem de yine tıp çevrelerinden!

Buralarda çok ciddi sorunlar yaşandığı iddia ediliyor…

İşte bir hekim arkadaşın bu konudaki endişeleri ve soruları;

“Sayın Özadam,

Bu ülkedeki en büyük sağlık skandalı bence tüp bebek merkezlerindeki denetimsiz uygulamalardır.

Bir erkeğin spermi ya da bir kadının yumurtası ya da bu ikisinden oluşan embriyoların kimlere ne şartlarda uygulandığını araştıran bir mercii var mı?

Bu merkezlere giden ailelerin sperm ya da yumurtalarının müsaadeleri olmadan başka ailelere kullanılıp kullanılmadığını kim garanti edebilir?

Birçok ülkede yasaklanan bu uygulamalar maalesef ki denetimin olmadığı ülkemizde bu merkezlerde kuyruklar oluşturmakta ve ciddi meblağlarda paraların döndüğü bir sektör haline gelmiştir.

Bu merkezlere giderek tedavi amaçlı sperm ve yumurta veren herkes, kendi yumurta ve sperminin başka ailelerin kucağında çocuk haline dönüşmüş olabilme ihtimalini sorguluyorlar mı?..”

Bu uyarılar dikkate alınmak zorundadır…

Çünkü değişen dünyada para kazanmak için her şey doğal olarak görülmeye başlanmıştır!

Bunun için ahlaki değerler, gözünü  para bürüyenler tarafından bir yana itilmiş, sadece ve sadece para her nasıl olursa olsun para kazanma ihtirası ön plana geçmiştir…

Son iki yılda bir özel merkezde yaşanan fetüs olayları da zaten bunun bir göstergesi olmuştur!

KKTC’nin böyle hoş olmayan etik dışı olaylarla anılma tehlikesi olduğu için de devletin ilgili birimleri hiç gecikmeden bu merkezlerdeki eğer yapılıyorsa denetimleri sıklaştırmalı ve kafalarda oluşan soru işaretlerini ortadan kaldırmalıdır…

Sadece Merak İşte?

Evrakları kim yaktı?

Dünkü sayfamızda kısaca duyurmuştuk…

Şimdi de soralım;

G.Mağusa Limanlar Dairesi’nde geçmiş döneme ait bazı evraklar kim ve neden imha edildi diye!

Bu konuda çok ciddi ihbarlar gelmeye başladı…

Bazı yük gemilerine sağlanan indirimlerin birilerinin cebine girdiği söylentileri yapılıyor hem de yine ciddi makamlardan!

İlgili bakan dünkü mesajı aldı mı bilemeyiz…

Biz uyarmaya devam edeceğiz!

Malta’da milyonları olan kim?

Hazır bu sıralar yolsuzluk dosyaları gündem olurken biz de yeri gelmişken buradan soralım…

Yine bir siyasinin Malta’da bir bankada milyon sterlinleri olduğu ve bu hesabın da takip altına alındığı yönünde haberler yayılmaya başladı!

Hem de öyle az-buz rakamlar değil bunlar…

Tamam kimsenin parasında pulunda gözümüz yok ama rakamlar öyle büyük ki bir siyasetçi değil ömür boyu birkaç asır çalışa bu kadar servete sahip olamaz!

Bakalım birilerinin kulağına kar suyu kaçacak mı?

İş kazaları niye azalmaz?

Her hangi bir iş kazası sonrası hele de ölümlü olunca hemen ilgili bakanlığı hedef alırız…

Yeteri kadar denetim yapılmıyor diye!

Ama şunu hiç sormayız;

İlgili bakanlık ve dairenin elinde yeteri kadar bu konularda uzmanlaşmış çalışan var mı diye!

Olmadığını da gayet iyi biliyoruz…

Tamam eleştirelim ama bir takım ülke gerçeklerini de göz ardı etmeden!

Vergi ödemeyi de unuttu mu?

Türkiyeli ünlü sanatçı KKTC’deki bir konserinde ilk defa açıklamış…

Unutkanlık hastalığına kapılmış!

Büyük geçmiş olsun da…

Burada kazandığı paraların vergisini ödemeyi de unutmamıştır değil mi?

MESAJ KUTUSU

Sayın Kudret ÖZERSAY, vekillerin mal beyanı konusunda sadece bir kaçının değil tümünün de varlıklarının kamuoyuna açıklanması yönünde vatandaştan çok sayıda mesaj geliyor. Madem ki milletin vekilleri milletten gizli saklı ne olabilir ki? Düşünün deriz!

Sayın Mustafa AKTUĞ, Lapta’da yerel seçimler bittikten sonra eğer kazanırsanız yapacağınız ilk şeyin belediyeye Sayıştay denetçilerini çağırmak olacakmış. Onlar gelmeden binaya girmem diye diretiyormuşsunuz doğru mu?

Sayın Gencay EROĞLU, küçük ve siyasete fazlasıyla bulaşmış bir ülke olarak gizli oyların bir hayli olacağı ve sizin de bunlardan en fazla nasibi alacağınız konuşuluyor. Özellikle gençler ve kadınlar en büyük umudunuzmuş, hadi bakalım hayırlısı!

Sayın Hasan TAÇOY, madem ki bazı meslektaşlar mal varlığınızı harcınızı ve borcunuzu çok fazlasıyla merak etmeye başladı bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapmayı düşünür müydünüz? Temiz siyaset için sizin için iyi bir fırsat olabilir!

Sayın Ayşegül BAYBARS, son zamanlarda ağzınızla kuş tutsanız sanki de bazılarını hiç yaranamayacaksınız gibi geliyor bize! Acaba yanlış sizde mi yoksa sizi yanlış yönlendiren bazı kişilerde mi dersiniz!

Sayın Fatma KİŞMİR, bazı çirkin ve yanlış yorumlara yanıt verip de yorulduğunuz için doğrusu çok şaşırdık. Bunlara cevap verme bile değmez sadece gülün ve geçin deriz! Siz ibu ülkede tanımayın mı var ki!

Sayın Kürşat ÖZER, Vadili’de rengini pek de belli etmeyen çok sayıda sempatizanınız olduğu konuşuluyor. Ayrıca başarılı bir belediye çalışanı olarak son günlerde size de şans verenlerin sayısı hızla artıyor. Bakalım ipi en önce 3 partiliden kim göğüsleyecek?

Sayın Mahmut ÖZÇINAR, yerel seçimlerde artık son düzlüğe girilirken gazete reklamlarına ağırlık verdiğiniz gözlemleniyor. Bu arada DP’nin bu seçimlerde bölündüğü ve kafalarının da hayli karışık olduğu söyleniyor, onlardan artık ne kadar koparırsanız kardır…

Sayın Fuat NAMSOY, Lapta’da kendi seçim afişlerinizi binalarına izinsiz astığınız aileler fazlasıyla sinir küpü oldu diye duyduk. Şunun şurasında artık sadece 4 gün kaldı, zaten vatandaş da kararını verdi oluruna bırakın deriz…

Sayın Songuç KÜRŞAD, Dünya kupası maçları bu yıl Moskova’da mı yapılıyor yoksa Londra’mı? Dünkü spor sayfalarını görenlerin kafaları hayli karışmış. Bizim meslekte olur böyle vakalar değil mi?

Sayın Aziz KAYA, seçimlerde fazlasıyla geride kalanların artık son çare atarak kirlilik ve çamur atma taktiği uyguladıkları gün gibi ortada! Onun için deriz ki bu konulara fazla kafayı takmayıp kendi çalışmalarınıza bakın deriz!

Sayın Merter REFİKOĞLU, yerel seçimler konusunda yaptığınız uyarıları kimler dikkate aldı bilemeyiz ama eğer bilinçli bir seçmen kitlemiz olsaydı şimdi ülke zaten güllük gülistanlık olurdu. En azından sizin vicdanınız rahattır değil mi?

Sayın Fikret ÇİVİSİLLİ, bölgenizde yerel seçimlerde iki aynı partilinin kapışması hız kazanırken bundan en fazla sizin umutlandığınız ve potaya girdiğiniz konuşuluyor. Demek ki son birkaç gün içinde çok ama çok daha fazla çalışmanız gerekecek…

Sayın Kemal DÜRÜST, aktif siyaset günleri bittikten sonra şimdi de bir üniversitede yöneticilik görevinizin başladığını memnuniyetle öğrendik. Pek yakında kendinizi daha rahat ve huzurlu hissedeceğinize garanti veririz, hayırlı olsun…

Sayın Mert BÖLÜKBAŞI, ülkeye geri döndükte sonra turizm konusunda yine harikalar yarattığınız ve ilklere imza attığınız konuşuluyor. Bu arada karpuz suyunu özleyenler varmış bir kenara not edin deriz…

Sayın Ali BİZDEN, eski bir sosyal medya fenomeni olarak son zamanlarda hayli sessiz kalmanız dikkatlerden kaçmıyor olsa gerek ki dostlarınız meraklanmaya başladıklarını belirten mesajlar gönderiyor. Ara sıra ses vermekte yarar var değil mi?