KARPAZ’DA SAĞDUYU HAKİM GELMELİ
Öncelikle bir durum tespiti yapıp konuyu bu bağlamda ele almalı; 2007 yılında Karpaz’a ahşap direkler üzerinde götürülen ve bu hatlarla maksimum taşıma kapasitesi 11 bin volt olan elektrikle ilgili birçok spekülatif ve gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan eleştiri yapılmış ve sadece hane halkı ve küçük işletmelere yeterli olabilecek bir kapasitenin büyük turizm işletmelerine hizmet etmesi için yapıldığı da iddia edilmişti. O gün bugündür o endişeler ve iddialar vuku bulmamış ve iddialar sadece iddia boyutunda kalmıştır.
Bugün ise Karpaz’a yapılan yol konusunda gözle görülür talanla ilgili ortada dolaşan haber kirliliği, yanlış anlaşılmalar, provokasyonlar neredeyse doğa ve çevre katliamına karşı eylem yapacak olanlarla Karpazlıları karşı karşıya getirecek bir aşamaya geldi.
Bugün Karpaz’a yol yapılması gerekli mi diye sorarsanız; bence evet gereklidir ama talan ve tahribat yaratmadan uzmanların kontrolü ve denetimi altında olması kaydıyla. Uzun yıllardır Türkiye’nin “Güneydoğusu” statüsünden öteye geçirilmeyen ve tabiri caizse kaderine terk edilmiş ve bazı siyasilerin halkın mağdur durumunu kendi menfaatleri açısından siyasi rant olarak kullanmaları sıkıntıyı bir o kadar daha akut seviyeye getirmiştir.
Evet, Karpaz halkı işsiz, aşsız, hastanesiz, ambulanssız, öğretmensiz, doktorsuz ve devlet tarafından mağdur edilmiş. Şimdi bir de bakıyoruz hükümet tüm bu saydığım eksikliklerle ilgili bir tek adım atmadan yol çalışması ile ilgili yapmış olduğu tahribat ve katliam düzeyindeki ayıbını Karpazlılarla bu katliama karşı olanları çatıştırma politikası üzerinden örtbas etmeye çalışıyor.
Tıpkı bir zamanlar Türkiye’de olduğu gibi halkın halka kırdırılarak bundan nemalanan siyasilerin sadece kendilerini düşünmeleri gibi bir ortam yaratılmak isteniyor ki bizler için çok hassas ve tehlikeli bir oyun bu.
Karpaz’ı anlamak demek yılda 1-2 hafta orada tatil yapmak değil, yıl 365 gün orada hem güzelliklerini hem de sıkıntılarını birebir yaşamakla olur. Sadece doğasının, denizinin ve havasının elit güzelliğini değil bölge halkının da sosyo-ekonomik yapısını anlamaya çalışmak lazım. İşte o zaman genel bir bilgiye sahip olup rahmetli Uğur Mumcu’nun da dediği gibi FİKİR SAHİBİ olabiliriz.
Kısacası biz ülkemizin her yerini sevdiğimiz gibi Karpaz’ı da sahilleriyle, doğasıyla, faunasıyla, florasıyla, taşıyla, dağıyla ve halkıyla seviyoruz ve her bölgeye olduğu gibi buraya da hiçbir şekilde zarar gelmemesi için hep birlikte elbirliği ile mücadele edeceğiz.
Karpaz halkına çağrım, sizleri provoke etmeye çalışan ve yarınki eyleme yönelik dolduruşa getirmek isteyenlere karşı dikkatli olmanızdır; zaten yıllar itibarı ile mağduriyetinizin de sorumlusu onlar değil mi? Karpaz'ın doğal güzelliği, dokusu, havası ve tüm güzelliklerine birlikte dayanışarak sahip çıkıp bu eylemin salt yol yapımına karşı bir eylem olarak görülmemesi gerekliliği hassasiyetine önem çekmek ister sağduyumuzun hakim gelmesini arzu ederim.