Karantinadayım ve kabullenmekte güçlük çekiyorum sanırım.

Ancak kabullenemediğim karantina değil, bunun bir mantığının olmayışı…

Nasıl oluyor da 3 günden daha kısa süre için yurda gelenler etrafta ellerini kollarını sallayarak gezebilecek, yurt dışından gelenler 7 gün karantinada kalacak ama biz yani aylardır adada bu bela ile uğraşan ve kendini koruyanlar, testleri artarda negatif çıktığı halde 14 gün kapatılıyoruz.

Yani birileri dışarıda bulaşı garanti kılarken burada kapalı kalmak toplumu mu koruyor, yoksa sadece beni mi? Devlet tek tek bireylerini koruyacak kadar titiz ise bazıları neden evde? Neden hepimizi tecrit edip ortalığı yabancılara bırakmıyoruz ki?

Biliyorum mantıksız ancak şu anki düzen bundan başka bir anlam taşımıyor!

Maddi manevi hem kendimize hem de devlete mantıksız bir şekilde kaynak israfı anlamına gelen bu saçmalık ne zaman duracak?

Hükümet kurulursa durur mu mesela? Bileklikle ev karantinası için gelen bilekliklerin testleri tamamlansa da bir başbakanımız olmadan bu iş ilerletilemez!

Buyurun bir sorumsuzluğa daha…

***

Hayatı dondurduğunuz;

Kapılardan gelen hemşire ve tüm görevlilerin size korku dolu gözlerle baktığını izleyerek sağlıklı kalmak ne kadar zor bilen bilir!

Bunlar şu an klavyemin tuşlarında gezen parmaklarımın değil, kalbimin sözcükleri olduğunu bilerek okuyun.

Ve asıl okuması gerekenlere okutun lütfen.

***

Kapınızı açıp başınızı dışarı uzattığınızda orada bekleyen birileri size bunun yasak ve sakıncalı olduğunu kibarca söylemesi, balkondan balkona arada duvar varken konuştuğunuz kişiyle sohbetinize kulak misafiri olan bir güvenlik görevlisinin uzak köşelerde durun diye uyarmasının nasıl duygu ve kişilik zedeleyici olduğunu hesaba katmaz yaşayamayanlar.

Her sabah, 14 gün boyunca gözünüzü açıp içinde sadece bir yatak, bir koltuk bir de banyo ve tuvaletin olduğu bir alanda artık TV, bilgisayar ve telefon, internet kitap ya da bu rutinleri görmek istemediğinizi düşünerek kaç güne başlarsınız?

İlk muhatabım Sağlık Bakanı ile üst kurulu ve devamında tüm kabine bir de Cumhurbaşkanı!

Benim henüz doğmadığım yıllarda 1963-1974 yılları arasında esaret ve hapislik sebepleriyle Rum polisi ve askeri tarafından alıkonulan babamın emücahitlik anılarındaki esaretten ne farkı var şu anda yaşadıklarımın acaba diye telefonda sesini duymakla yetinmek zorunda kaldığım babama da sordum!

***

İnanın KKTC’de hiçbir şeyin mantık dahilinde ve planlı olmadığını, hiçbir şeyin bir sisteme bağlanarak koşulların amaçlar ve kararlarla örtüştürülemediğini, haddini ve amacını aşan, bunu hep kendi yurttaşı başta olmak üzere insanı kötü birer denek olarak kullanan bir “devlet” olduğumuzun farkındaydım.

Her gün sizlerle bu köşeden yazdığım konulardakinden de zor bunu kanıksamak!

Mantığa ve akla sığmayan bu esaretin kimi nereden koruduğunu bana birilerinin izah etmesine ihtiyacım var, çünkü aklımı yitireceğim.

Dışarıdan gelenin ya da torpil ile evinde karantinaya alınanın, hatta yurt dışından 3 günden daha uzun kalacağı için 7 gün karantinada kalanın 7. Gün PCR testi pozitife dönüşme riski taşımıyor ancak benimki taşıyor! Öyle mi?

Her ikisi de bu devletin sağlık bakanlığı tarafından yapılmış. Hiçbir yerden ne parayla ne de bilinmeyen uzmanlar tarafından yapılmayan…

Bu sağlık bakanlığı kendi testine güvenmiyor mu demek yoksa göstermelik karantina uygulamaları bedeli ne olursa olsun toplumun paniğe kapılmaması için kullanılıyor muyuz demek?

Bu süreç hayatım boyunca sahip olduğu asi varlığımı tırmandıran ve her ne olursa olsun asla hiçbir saçmalığa adalet, düzen denmemesi gerektiğini bana öğretiyor.

***

Sevgili okurum, ben şu anda 5 gündür adına karantinada bulunduğum bu yerde kapatılmış bir mahkum ya da tutsağım. Bunun başka tanımlaması yok!

Ve benim gibi yüzlerce belki binlerce kişi var her karantina merkezinde…

Devlet de devir teslim törenleri, koltuk kavgalarında zaman/enerji öldürüyor.

Dr. ÇİĞDEM DÜRÜST