Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turunun TDP (Toplumcu Demokrasi Partisi) için ürettiği önemli bir soru:

“Akıncı’nın aldığı oyları, genel seçimlerde partimizin alamamasının altındaki sebep nedir?”

Bu, hem TDP’nin hem de ülke solunun belki de en önemli sorularından/sorunlarından bir tanesidir.

Çok farklı fraksiyonları içinde barındıran Akıncı taraftarlarınınbirleştiği ortak nokta Kıbrıs sevgisi ve Kıbrıslılık bilincidir. Çağdaş bir bakış açısı, farkındalık ve bilinç ile yürüdüğüne inanan bu kesimler hem de Lefkoşa yerelinde bunu sergileyebilmişken yurt geneline acaba neden yaygınlaştıramıyor?

Acaba eksik olan ne?

Soruyu daha vahim bir şekilde soracak olursak: Tek başına Akıncı, tabanı birleştirebiliyorken; dış müdahaleye karşı kenetlenebiliyorken, yurtseverlik yandaşlığını bir araya getirebilmek genel seçimlerde nasıl oluyor da mümkün olmuyor?

Sivil toplum ve sendikalar ile siyasal partilerin bir araya geldiği birçok sivil platformda; aynı gruplar ve fraksiyonlar bir arada kalmayı başarabilirken; yurt çıkarları için, toplum çıkarları için, varoluşumuz için ortak tavır sergileyebiliyorsa, siyasi seçimlerde bunu yapamama nedeni nedir?

Kaç kez bir araya gelindi ve denendi!

Biliyorum!

“Eksik olan ne?” diyorum zaten!

Akıncı için kaçtır bir araya gelenler, yurt genelindeki merkezi yönetime talip olmak için bu birliği neden gösteremiyorlar?

Enternasyonalist bakış açısını, Kıbrıs sorununun fedaralist bakış açısı ile birleştirememek neden?

Ayrımcılıkların olmadığı ideolojik duruşlarla geleceğimizi şekillendirecek eğitim ve kültür, sanat ve sağlık, ekonomik ve sosyal her anlamda realize edemeyiş neden?

Kişisel ve zümresel çıkarlar öncelikli değilse kollektif bakamamak neden?

Bu sorular Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası illa ki TDP’nin ve diğer siyasal partiler ile örgütlenmelerin birincil hedefi olsun… Olmalı!

***

Bu gruplar sendikal platformlarda, siyasal direnişlerde, varoluşsal sebeplerle çok kereler bir araya gelmiş, son derece başarılı eylemler ortaya koyarak sonuçlar alabiliyorsa merkezi yönetimin dönüşümüne birlikte imza atmaktan neden uzak duruyorlar?

***

Aksi takdirde parsellenen Kuzey Kıbrıs, şimdi peşkeş çekilmesi daha hızlı ve kontrolsüz olmaya doğru koşuyor. Maraş’tan dahi endişe eder olduğumuzu söylemek yalan olmayacaktır.

Maraş’ın bu şekilde açılmadan önce daha güvende olduğunu düşünmekte hatalı sayılamayız.

Sonraki adım Kıbrıslı Türklerin modern köleliği olmasın sakın. Ucuz işgücü olarak eğitim, sağlık vb insani haklardan uzaklaşan, silikleşen bir etnik grup mesela…

Tüyleriniz ürpermiyor mu bunları düşünürken?

***

Yurdumuza sahip çıkmak, kendi yurdumuzda misafir muamelesi görmemek için milliyetçiliği bahane ederek haksız kazançlarla bireysel zenginleşenlerin maskelerini başka türlü düşünmek mümkün olmayacaktır!

İdeolojik prensipleriniz neyi öngörüyor.

Toplumsal çıkarlar nedir?

Bakın sol nasıl da büyük bir tehdit altına …

Bakın birileri nasıl da denizin ötesinden ahkam esiyor ve yine kan döktüm politikalarını bayrak ve minare gölgeleri altında savunmaya başlamış bile.

Diyorlar ki biz gidip orda ölmüşsek, elbette karışacağız!

Elbette saygımız büyük ama sonsuz değil!

Çünkü mesele kara kaş kara göz meselesi değildir.

Biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti gibi dünyanın gözünün üzerinde olduğu bir devleti korumak zorundalar ve tıpkı bizim kendi varlığımız korumak ve kollamak için durduğumuz dayanılmaz baskı ve isteği onlar çok da derin hissedecekler.

Sorun, tümüyle bizim kendi varlığımızı ortaya koymayı becereme, böl-parçala-yönet oyunlarına gelme halimizdir!

O nedenle 2. Turdan sonra TDP’ye de en az CTP’ye olduğu kadar büyük sorumluluklar düştüğü görülmelidir.

Dr. Çiğdem DÜRÜST