Kan dökerek alınan bu topraklar” ifadesi, savaş ve mücadele ile elde edilen toprakların kutsallığı ve değerini vurgulayan bir milli ve duygusal söylemdir.
Bu topraklara sahip olmanın, sadece fiziki bir kazanım değil, aynı zamanda fedakârlık ve kahramanlık gerektirdiğini ifade eder.
Gelin görün ki bu söz bugünlerde anlamını yitirmiş durumda.
Çünkü son Annan planında bile şehit kanları ile sulanan bu topraklar müzakare konusuydu.Ve Rum tarafı plana evet demiş olsaydı kan dökerek alınan toprakların bir kısmı iade edilecekti.
Kıbrıs konusu nevi şahsına münhasır bir konu .Mal mülk toprak konusu ise kanaatimce başlıbaşına en önemli meselesi.
Neden önemli.Çünkü toprak devletin temel unsuru egemenlik ve bağımsızlığın simgesidir der kaynaklar.
Ve şimdi kan dökerek can vererek alınan bu topraklar masa başında elden gitmek üzere.
Rum tarafının 1974 den sonra kuzeyde eski Rum mülklerine yönelik başlatmış olduğu saldırı Louizidu ve Orams davaları ile inşaat sektöründe ve dolayısı ile ülkede uzunca bir süre tedirgilik yaratmıştı.
Fakat o davalar genellikle “tazminat / iade / yıkım” eksenli yürütülmüş, ceza‑cezai yaptırım yada tutuklama boyutu gündeme gelmemişti.Dolayısı ilede etkisi sınırlı kalmış birsüre sonra inşaatlar eskisinden daha büyük bir hızla kaldığı yerden devam etmişti.
Şimdi tutuklama ve hapse konma aşaması yürürlükte. Bu mekanizma ile
suçlu, güneye geçtiğinde tutuklanabilir yada AB üyesi başka bir ülkede bulunursa yakalanıp Kıbrıs Cumhuriyeti’ne iade edilebilir.
İş bu boyuta taşındığı içinde haliyle mülk alım- satım ve inşaat işleri KKTC de neredeyse durmuş durumda.Tabii bu yolla ekomiye giren parada.
Durum bu minvalde iken riskleri hesap edememek plan yapamamak ve kan döktük artık bizimdir denilen bu toprakları koruyamadığımızda işin bir başka boyutu.
Vatan topraklarının sadece top ve tüfekle korunamayacağının bunun için strateji ve akılda olması gerektiğine çok net şahitliğine tanık olduğumuz günlerden geçiyoruz.
Halbuki 1974 ‘den sonra yapılan mübadele anlaşmasına mülk konusunuda dahil etseydik bugün bunların hiçbirini konuşmuyor olacaktır. Onuda geçtim hiçolmazsa Kıbrısın kuzeyinde mülk rejimi ile ilgili uluslararsı hukuka uygun adımlar atılsa idi bugün bu tutuklama ve korkuları yaşamayacaktık.
Ne yazık bu kadar hassas bir konuyu dikkate alıp Kıbrısın kuzeyinde mal alım satımları ile ilgili bilgileri gerçek anlamda saklı tutup ve gizliliğini bile koruyamadık.
Devlet – politika – strateji – akıl.Bu dört kavram aslında bir ülkenin varlığını sürdürme ve çıkarlarını koruma sisteminin birbirine bağlı unsurlarıdır.
Ve çok üzgünüm ki bu konularda çuvalladık.
Devletine güvenen ve birikimi ile bu topraklar üzerine yatırım yapan devletinin kendisine verdiği bu toprakların koçanlarını elinde tutan vatandaş ise bugün bunun acı sonuçlarını yaşıyor ne yazık.
Çünkü devlet aklı şu an ortada yok.Herkes kendi kaderi ile başbaşa kalmış durumda.
Şu anda KKTC sınırları içerisinde eşdeğer veya tahsis koçana sahip arazi üzerinde 100 villa yapıp satanda 4 daire yapıp pazarlayanda 1 konutu olup onu satıp başka almak isteyende yada anne babasından kalan arsası üzerine inşaat yapan yada bu arsayı satıp borcunu ödemek isteyen hatta kiraya verende dahil Rum tarafında çıkartılan yasa ile Kıbrıs Cumhuriyeti açısından suçlu.
Konu vatansa gerisi teferruattır.
Lakin ekilip biçilemeyen,geliştirilemeyen, üzerine başını örtecek bir barınak inşa edilemeyen, çocuğuna çoluğuna gönül rahatlığı ile miras olarak bırakamadığın toprak ta gelin görün ki vatan olmuyor.
Belki bir planımız var yada garantör Türkiyenin bir kozu var diyeceğim lakin sorunun çözüm yeri olan mal tazmin komisyonunu işlevsiz kılamamız , buradaki parayı maaş ödemeleri için kullanmamız ve diğer gelişmeleri ve sessizliği gördükçe o konudada ümitlerim gittikçe tükeniyor.
Peki şimdi ne olacak.Yada ne yapmalıyız.
Kıbrısın kuzeyinde elinde eski Rum mülkü tutan kullanan yada alım satımını yapan bu toprakları vatan bilip yatırım yapan onbinlerce insan ne yapacak?
Devletlerine güvenerek aldıkları koçanları ile arsasına ev yapamaz, yapmış olduğunu satamaz ,bu şekilde ekonomik bir değeri olmadığı için yarın borcu için de ipotek olarak veremezse ne olacak?
Bu sorulara kısa zamanda cevap bulunması tek çıkar yol aksi takdirde ''Sözkonusu vatansa gerisi teferruattır'' sözü sadece kitaplarda bir vecize olarak kalacak.