Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ya da bir diğer adıyla Dünya Emekçi Kadınlar Günü.

Dünya Kadınlar Günü'nde, kadınların toplum içerisinde, siyasette ve iş hayatında elde ettiği başarıları kutlanıyor. Ancak aynı zamanda Kadınlar Günü'nde cinsiyet eşitsizlikleri vurgulanıyor ve protestolar düzenleniyor.

1975'te Birleşmiş Milletler Dünya Kadınlar Günü'nü kabul etti ve her yıl için özel bir tema belirlemeye başladı. 1996'da belirlenen ilk tema 'Geçmişi kutlamak, geleceği planlamak' şeklindeydi.

Geçen yılın temasıysa "Çalışma hayatını değiştiren kadınlar: 2030'a kadar eşitlikti".

Kadınlarla ilgili günlerimizi belli günlere hapis etmek aslında sorunu bir anlamda ötelemekle eşdeğer.Çünkü henüz kadınlarımızla ilgili bazı konuları hala çözmüş değiliz.Bunlardan birisi ve en önemliside Kadına Şiddet.

Kadınlarımızın başkaları tarafından dövülmemeye övülmekten daha çok ihtiyacı olduğunu düşünen biri olarak bu makalemde kadına şiddet konusuna değinmekte ve bu vesile ile dikkat çekmekte fayda görüyorum.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, şöyle demişti:
“Barış sadece savaşın olmaması demek değildir.
Birçok kadın karantina altında, aslında en güvende olmaları gereken yerde şiddetle karşı karşıya: Kendi evlerinde!

Durumun vahametine bakalım isterseniz. Birleşmiş Milletler kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele (25 Kasım) günü raporundan birkaç tespit aktaralım:

Her 3 kadından ve kızdan 1'i yaşamları boyunca, en sık birlikte yaşadıkları yakınları tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakılıyor.

Veriler, COVID-19'un ortaya çıkmasından bu yana, birçok ülkede aile içi şiddet yardım hatlarına yapılan çağrıların arttığını gösteriyor.

Dünyadaki tüm insan ticareti mağdurlarının % 71'i kadın ve kızlardan oluşuyor. Bu kadın ve kız çocuklarının 4'te 3'ü cinsel istismara uğruyor.

Bütün dünyada benzer durumlar söz konusudur.

Fransa ve Almanya’nın, Avrupa’nın en fazla kadın cinayeti işlenen ülkeleri olduğunu biliyor muyuz?

Alınan tüm önlemlere rağmen Avrupa ülkelerinde de kadına şiddet azalmıyor. Fransa'da her yıl yaklaşık 200 bin kadın şiddet mağduru.

BM’ye göre bir yılda dünya çapında 87 bin kadın öldürüldü. Edilgen “öldürüldü” dilini bırakırsak, “87 bin katil erkek var” anlamına geliyor. Dünya Bankası tahminlerine göre dünyada tam 1 milyar kadın, erkek şiddetine karşı savunmasız, korumasız. Yani en az 1 milyar erkek potansiyel şüpheli.

Bu cinayetlerin %58’i kurbanların tanıdıkları tarafından işlendi.

BM raporunda Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yayımladığı bir rapora da atıfta bulunuluyor. Bu rapora göre sınırlı bir eğitim görmüş, çocukluğunda istismara uğramış, annesinin aile içi şiddete maruz kalmasına şahit olmuş, aşırı alkol tüketen, şiddet kullanılmasını normalleştiren davranışlar sergileyen ve kadınlar üzerinde hak görme anlayışına sahip erkeklerin şiddete başvurması çok daha büyük olasılık.

Mahatma gandinin dediği gibi kendimize olan saygımızı eger biz vermezsek kimse elimizden alamaz.Ama bana göre kadına yönelik erkek şiddetini önlemek için ,gerçek anlamda mücadele ;Çevre konusunda da Trafik konusundada olduğu gibi eğitim seviyesini yükseltmek ve yaptırımları ağırlaştırmaktan geçer.

Caydırıcı yasalar ve cezalar ,suçu işleyenin yanına kar kalmayacağını bilmesini sağlar!

Ama bu arada Annelere ve Babalara da büyük iş düşüyor.Adaleti ve eşitliği öğrenmeleri gerekiyor.Sonrada çocuklarınıza öğretmeleri.

Onlara sevgiyi ,hoşhörüyü ve merhameti cinsiyeti ne olursa olsun çocuklarınıza insanlığı öğretin. Şiddetin çözüm olmadığını, namusun sadece kadına ait olmadığınıda .

Bu arada bir parantez açıp ülkemizde bir Aile Bakanlığı kurumunun oluşturulmasının zamanının gelip geçmekte olduğunuda bir not olarak düşmekte fayda görüyorum.

Daha sonra bu eğitimin devam etmesi önemli tabii.Şiddet suçu işleyen öğrenci ve varsa şiddet uygulayan öğretmenlerde rehabilitasyona alınması gerçekleşmelidir.

Kısacası şiddet toplumsal anlamda mücadele edilirse ,ortadan kalkar!Herkes üzerine düşeni yaparsa.

Aksi takdirde insanlık bu utançla yaşamaya devam eder.Tabii bizde.

Son olarak bir kıssadan hisse ile bitirelim;

Kadına tecavüz eden adam, 20 yıl hapis cezası almış. Ama ne yazık ki af gelmiş ve 20 ay yatmadan çıkmış.

Kadın bir tabanca bulup, kendisine tecavüz eden kişiyi sokak ortasında öldürmüş.

Kadını tutuklayıp hakim karşısına çıkarmışlar.

Hakim sormuş: Kızım niye öl-dür-dün adamı?

“Bana tecavüz eti hakim bey”

— Devlet cezasını vermedi mi?

“Verdi hakim bey yirmi yıl. Ama yirmi ay yatmadan geri çıktı “

— Ama kızım devlet affeti bunda ne var?

Kadın bunun üzerine hiddetlenmiş;

Hakim bey! Bu şahıs devlete değil, bana tecavüz etti!

Bu kişiyi benim haberim bile olmadan, ne hakla ve hangi vicdanla affedersiniz!