Son meclis başkanlığı seçimide bize göstermiştir ki biz bu işi yapamıyoruz.

Yani yönetemiyoruz.Daha fazla zorlamanın gereği yok.

Bu un, su, tuzdan ancak bukadar ekmek.

Açıkçası siyasetimize yapılan müdahalelerden sonra bu ülkede demokrasiye olan inancım uçup gitti.

Çok önemsediğim Milletvekilliği makamı ise benim gözümde itibarını tamamen kaybetti.

Çünkü demokrainin 1.şartı seçimdir.Özgür seçimler.

Ve bunun tezahürü : Halkın halk tarafından yönetilmesi, egemenliğin millete veya halka ait olmasıdır.

En faşizan kafalara bile ‘sandık meşruiyeti’nden vazgeçmemeleri tavsiye olunur.

Ama gel gelelim nevi şahsına münhasır bir ülke olan bu ülkede seçmenin karşısına aday çıkarmayı beceremeyen ,çıkarsada seçmesini bilmeyen seçsede yönetmesini bilemeyen bu ülke halkının ‘’önce kendime demokrasi ''diyenler yüzünden demokrasiyi koruyamayacağıda gün gibi ortada.

Sistemin işleyişini düzeltemede yeterli olamayacak en fazla %20 lik bir kesimi bunun dışında tutabileceğimide hemen belirteyimde çürük elmalarla sağlam kalanlar ayni kefeye girmesin.

Sonuç olarak müdahaleye karşı olsamda demokrasinin koruyuculuğunun ancak çoğunluğu demokratik olan insanlarla yapılabileceğini bunun kendi kendini yönetmeye muktedir toplumlarda olabileceğini de düşüşündüğümden bizim demokrasi adı altında oynadığımız oyuna böyle bir ayarın verilmesi gerektiği konusundada açıkçası çokta rahatsız değilim.

Çünkü En zor iş, çağdışı insan malzemesiyle, çağdaş işler yapmaya çalışmaktır.”sözünün tezahürünü gün ve gün yaşıyoruz.

Neticede beceriksiz ve kıfayetsiz müsterihlerle 40 senede geldiğimiz durum ortada . Hala daha her yılın başında sırf memur maaşlarını ödeyebilmek için tüm harçlara zam yapan ,15 senede emeklilik yaratan ,KTHY ‘nı ETİ ‘yi , Sanayi Holdingi, Belediyeleri batıran ,200 bin Rumun malını 40 bin Türke payetmesini beceremeyen ,yolsuzluk dosyaları savcılıkta tozlu raflarda biriken bir idarede demokrasiden insan haklarından yada Anayasal haklardan dem vurmak ve kendi kendini idare etmesini düşünmek saflıktan öte olmaz .

Dolayısı ile bu müdahalenin müsebbiplerini çokta haksız görmüyorum.

Çektiler olmadı ittiler olmadı.

Belediyeler fazla azaltın dediler dikkate alınmadı.

Kafanız her sıktığında istihdam yapamazsınız dediler duyan olmadı.

Kamuyu küçültün dediler yapılmadı.

Mali protokol imzaladılar tınılmadı.

Müsterihler iktidar olma hevesi ile hem toplumu ateşe attılar hemde bugün arkasından ağıt yaktığımız demokrasimizi.

Bunu bu pandemi döneminde daha net gördük.

Hala maaş için bile Türkiyeye el açan ,yolunu Hastahanesini yapmaktan aciz bir meclis ve hükümetler .Kamunun maaşlarını ödemek hayat pahalılığını maaşlarına yansıtmak için kapısına kilit vurulan üvey evlat yerine konulan özel sektöre yüklenen ve harçlara zam yapmak dışında herhangi bir proje üretemeyen idareciler.

Thomas Jefferson'ın '' Demokrasi hata yapan hükümetleri değiştirmenin güvenli yoludur. Seçme hakkı olmazsa kanlı devrimler olmak zorunda kalır , İnsanların bu haklarının korunması barış, özgürlük ve güvenliği getirir ''sözüde bizim için de geçerli olmadığından geriye kalanın ne olduğunu da buradan söylememe gerek yok.

NeticedeDemokrasiyi uygulayabilmek, düşünüş biçiminde demokratlaşmış toplumla mümkündür. Bu nedenle öncelikle toplumun düşünüş biçimini demokratlaştırmak gerekir. Bu halledilmeden, demokrasiyi uygulamaya çalışmak hem imkansızdır hem de çok zararlar doğurur. Bu durum tıpkı, bir kilo bitlik kapasiteli bilgisayara tetra bitlik görev vermek gibidir.

Diyeceğim şu ki ;İyi ki birileri varda bize müdahale ediyor. Yoksa ne yapardık bilmem.