İŞİNE GELMEK NE DEMEKTİR?

Kirlilik tespit edilmedi.

Uzmanlar geldi.

4 tarama gemisi ile araştırıldı.

Kirlilik bulunmadı.

O kadar!

Bitti!

Şanslıydık!

Akıntı ve rüzgâr bu konuda yardımcı oldu, kirlilik kıyılarımıza kadar ulaşamadı. Yoksa Lefkoşa’ya kadar kirliliğe gömülmemiz hiçtendi!

Peki buakşam akıntı terse dönerse ne/nasıl yapılacak?

***

Türkçe özeti: İşimiz allaha kalmış.

Şimdi rahatız, yarına allahkerim…

***

İşte KKTC!

İşte KKTC’de işleyiş biçimi, anlayışı ve zorunlulukları…

Eğer kendi başınızın çaresine bakacak imkanlarınız yoksa; bu imkanlarınızın neden bulunmadığı hususunda sorgulayanınız da yoksa, başa gelen çekilirmantığı çerçevesinde bir kadercilik anlayışı ile yaşarsınız.

İnsanlığın doğaya ve evrene hükmetmeye aday bakışı karşısında kendi kendimize karşı bile çaresiz bir görüntü sergileyerek nasıl memnun kalabileceğimizi kestirmek mümkün değil!

Hiçbir vakadan ders çıkarmayan, sonra başımıza neler gelebileceğinin planlamasını yapabilecek kapasiteyi kullanamayan bir yapı oluşturduk.

***

Tıpkı PCR/antijen kaosunda olduğu gibi.

Devletin kendi kurumları bile aşılılar 7 günlük PCR, aşısızlar 3 günlük PCR/Antijen yaptırsınlar diyor. Personel de devlet dairesine gelecek kişiler de buna uyacak diyor, Bakanlar Kurulu 21 günlük PCR veya 7 günlük antijen işinizi görür diyor.

Vatandaş ayrı çalışan ayrı dert çekiyor!Hangisi doğru, ben hayatımı nasıl planlayacağım diye sorgulayıp duruyor….

Bir yandan işe gitmek için 21 gün yeterli ama markete gideceksen, restorana gideceksen 7 günlük olmalı deniyor…

Hatırlayın: Elektrik de saatlere göre tarifelendirildiğinde hayatını buna göre düzenlemeye çalışan pek çok insan vardı.

Çamaşırını, bulaşığını, ışığını, klimasını, termostatla ısıttığı suyunu buna göre şekillendirmeye çalışıyorlardı. Bu hala fazladan para harcamamıza ve bütçemizi organize etmemize yönelik planlamaları oturtamadığımız bir mesele olarak kaos durumunu sürdürüyor ve elektrik sarfiyatları hususunda toplum, ülke ya da devlet yararına bir olgu yaratmış değil.

Belki de zararı bile oluyordur.

Hiç kimse bize bir şey demiyorsa, biz de bilgi sahibi olmayız değil mi?

Bu gibi kaotik kararlara şimdi PCR/Antijen hikayeleri dahill oluyor gözünüz aydın.

İşyerleri otomatik olarak seyrelecek elbette ama iş sahipleri bundan memnun olacaklar mı bilemiyoruz!

21 günde 1 PCR yaptırırım. İlk 7 günde sosyalleşme ihtiyacımı da her türlü hareketimi de yapar bitiririm. Sonraki 14 gün kaçamak olabileceğim yerlerde olurum.

İşyerleri veya ekonomi ve toplum sağlığı ne olacak nemi yok…

Bekleyin… Daha işyerleri bunun farkında değil…

***

Memleket kaoslar yumağından kurtulmamak üzere yapılandırılmış bir sistemsizlik temeli abidesi…

Aşmak istiyor muyuz?

Besbelli hayır!

Adeta bir şeyler düzelirse birilerinin işi bozulacak, birilerinin rant kapıları ortadan kalkacak ve bu rant kapılarını kaybedeler toplum içerisinde haksız prestij ve para getirilerinden olacaklar.

Günün sonunda:

Hak etmediği halde saygınlık sahibi olan hırsız, katil, mafya vs gibi esasında cezaevinde ya da çöplüğünde sesi çıkmaması gerekenler;

Hak etmediği bilgi, beceri, eğitim, donanım ve hatta meziyet ve zekâ gerektiren makam ve mevkilere, altında çalışacak insanlara inat getirilenler;

Hak etmediği halde daha verimli olacağı kesin olanların yerine işe alınanlar;

Hak etmediği halde para, mal mülk sahibi haline getirilenler,

Haketmediği halde aldığı oyları dahi sorgulanarak makam sahibi olanlar ve daha pek çoğu kurulmuş düzenlerini etik ve ahlaka aykırı olsa da kaybetmek istemiyorlar.

***

O halde “o petrol kalıntıları ile yayılan kirlilik bizim sahillerimize ulaşırsa ve biz bunu denetleyemezsek ulaştıktan sonra bundan da rant elde edecek kimler kimler kuyrupğa girecek” sorusu, kirlilikten çok daha önemlidir.

Oysa sistemli olmak, kıt kaynakları verimli kullanmak anlamına geliyor ki bu da bizim işimize gelmez(!)

Dr. Çiğdem DÜRÜST