Afrika Gazetesi Genel yayın yönetmeni Şener Levent şunları söyledi: "Sivas’taki Madımak neyse, bugün de burada yaşanan aynen o. Daha şiddetli bir biçimde gelmekte olan bir tehlikeye haber veren bir olay. Bu bir dönüm noktası. Camiden çıkan 200 kişinin buraya gelmekte olduğu söylendi. Tabii gözü dönmüş kara bir güruhtur bu. Zaten bir yakmadıkları kaldı. Polis onları sadece seyretti. Ben polis müdürüne telefon ettim ve 'Buraya müdahale etmek için bizi öldürmelerini mi bekliyorsunuz’ dedim, anlaşılan onu bekliyorlardı. Bugün artık direnmenin, başkaldırmanın zamanıdır. Siyasi partilerimizin liderleri dün Tayyip Erdoğan’ın söylediğine karşılık bir çift laf etmiş olsalardı bugün bunlar bu boyutta yaşanmış olmazdı. Ama kimse bir şey demedi. Tıpkı Recep Akdağ’a kimsenin bir şey demediği gibi. Açıkça ‘gidin ve linç edin’ dedi, kimse de ses çıkarmıyor. "AKINCI DAYAK YEMEKTEN GÜÇ KURTULDU" Çok kirli bir Suriye savaşını destekler nitelikte bildiriler yayınlıyorlar. Eğer sen barışçıysan nasıl oluyor da bu kirli savaşı destekliyorsun? Biz bu gazete çıktı çıkalı bu memleketin işgal altında olduğunu söylüyoruz ve işgal bugün de kanlı dişlerini Kıbrıs Türkü’ne gösterdi. İşgale karşı gücümüzü birleştirmeli ve direnmeliyiz. Biz korkmuyoruz. Geleceklerini de biliyorum. Bu akşam da yarın da gelecekler. Görevlerini istedikleri gibi yapmadılar. İstedikleri bizi, gazeteyi ortadan kaldırmak, katliam yapmaktır. İstedikleri açıkça budur. Dünyanın her yerinden aradılar, buradan arayan soran olmadı. Mustafa Akıncı da buna dahildir. Kaldı ki kendisi de burada dayak yemekten güç kurtuldu. Bana Rum radyosu, ‘Mustafa Akıncı sizi korumak için komutanla görüşmüş diyorlar’ diye sordu. Komutan Akıncı’yı mı dinler? Komutan emirlerini Türkiye’deki başkomutanından alır. Kimdir onun başkomutanı? Recep Tayyip Erdoğan… Akıncı beni korumayı bıraksın bir yana, kendini korumaya baksın. Eğer böyle davranmamış olsaydı bugüne kadar bu olaylar burada yaşanmazdı. Ama bir liderlik göstermedi. Geriye kalanlar da göstermedi. Burası devam edecek, susmayacak. Bu işgal bitene kadar, gittiği yere kadar gidecek".