Zaman zaman Maliye Bakanı Dursun Oğuz ile telefonda konuşur sohbet ederiz…

Sohbet derken öyle neşeli sohbetler filan değil!

Memleket meseleleri tabi ki…

Dursun Oğuz ile sohbet olursa konu da para yani bu şartlarda parasızlık olur!

Bir çoğu tanımadık okuyucular uzun bir zamandır devlete iş yaptıkları halde tahsilat yapamadıklarından şikayetçi oluyorlar…

Bir şekilde kendilerine iş veriliyor, malzeme alınıyor ama iş tahsilata gelince işte o zamanında olmuyor!

Bu sefer de bugün git yarın gel anlayışı hakim…

Haliyle sinirler bozuluyor…

Adı üstünde para bu!

Devlet sana iş verince gidip önce çoğu zaman peşin para ile malzeme alırsın, çalıştıracak işçi istihdam edersin…

İşçinin maaşı bir yana bir de devlete olan yatırımları var!

Onların ödenmesi öncelik…

Zamanında ödemezsen faiziyle ödeyeceksin bundan kaçış yok!

Malzeme aldığın yeri de hadi bir defa ya da iki kere atlat…

Ödemezsen de malzeme almak hayal olur!

Onlarda haklı boşalttığı rafı doldurmak zorunda…

Şu anda telefonumuza kayıtlı onlarca fatura var…

Devlete fatura kesip alacaklı olanlar onay verse hepsini alt alta sıralayacağız ama bu sefer de onların hiç ödenmeme korkusu var!

Bir umuttur diye her gün maliyenin koridorlarını aşındırıyorlar ama nafile…

Tek aldıkları cevap, para yok!

Bir de gidip azarlananlar da yok değil…

Bu kadar sık gelme çekin çıkınca biz sizi arayacağız diye fırça atanlar da var!

Çünkü onlar halden filan anlamazlar…

Adı üstünde devletin memurları, dayamışlar sırtlarını her ay maaşlar hesaba yatıyor!

Ama devlete iş yapanlar öyle değil…

Resmen dilenci durumuna düşürülmüşler!

Artık gelen telefonlara bile alacaklılar aradığı için bakmaya bile korkuyorlar çünkü söyleyecekleri fazla bir söz yok…

Devlet bir şekilde borçlanıp çalışanların maaşlarını ödüyor ama onların bir çoğu zaten borç batağında bankaların önünden bile geçemiyorlar!

Devletseniz ve iş yaptırıyorsanız insanlara paralarını ödeyeceksiniz ki onların da çarkları bir şekilde dönsün…

Yok ödemeyeceksen de iş yaptırmayacaksın!

Bu konuda devlet ciddiyeti hak getire…

Başka önemli bir konu…

Aylar hatta yıllar geçse de adı devlet ya ödemeler bir şekilde yapılacak!

Geçmiş günün faturası neyse çekler o rakama göre çıkacak…

Döviz farkı günün şartları filan kimsenin umuru değil!

Ama devlet alacağını isterken biraz gecikse faiziyle tahsil ediyor…

Tam bir saçmalık ayrıca büyük adaletsizlik!

Devlet borcunu zamanında ödemeyebilir ama alacağını zamanında ödenmezse faizi bindirecek…

Yok böyle bir şey!

Bu ülkede devletin bir takım hakları hukukları varsa devlet için çalışanların da olmalıdır…

Kurucu Cumhurbaşkanımız rahmetli Denktaş’ın anıt mezar projesi artık ayaklar altında sürünüyor…

Bundan utanç duyuyoruz!

Ama belli ki birileri değil utanmak çok da aldırış etmiyorlar bile…

Kamuoyu baskısı nedeniyle günü kurtarmak için bir takım kararlar alıyorlar ama hepsi sürüncemede kalıyor!

Aile de haklı olarak perişan bir halde…

Sosyal medyada öyle duygusal paylaşımlar yapıyorlar ki devlet değil ama biz utancımızdan yerin dibine giriyoruz!

Rahmetli sadece bu ülkeye değil dünyaya mal olmuş, adını altın harflerle tarihe yazmış bir liderdir…

Yıllar geçmesine rağmen halen anıt mezar tartışmaları yapıp büyük bir vefasızlık örneği gösteriyoruz!

Bir de özel güvenlik meselesi çıkardılar şimdi…

Ayıptır günahtır yahu!

Mehmetçik sevdalısı bir kişiye güvenlik için birkaç Mehmetçik dikmeyi bile aklınıza getiremiyorsanız artık biz sizin için ne diyelim ki…

Ve son olarak Gönyeli Belediyesi…

Dün çok kısa bir açıklama yaparak aslında çok anlamlı bir mesaj verdi dosta düşmana…

CTP’li belediye diyor ki;

Rauf R. Denktaş gibi topluma mal olmuş değerlerin isminin siyasi malzeme ya da istismar yapılmadan, hak ettiği değeri bulması temennimizdir. Anıt Mezar’la ilgili verilecek kararda Gönyeli Belediyesi kendi üzerine düşen her türlü sorumluluğu almaya hazırdır…”

Daha ne desin yani!

Verin bütün sorumluluğu kendilerine…

Kuruş bile istemeden üstlerine düşen görevi fazlasıyla yapacağından kuşkumuz yoktur!

Her zaman yaptıkları gibi…

MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet BENLİ, belli ki en milliyetçi ve devlete inanan kesim anıt mezar konusunda çok da bir şey yapamayacak. Alın bu projeyi üzerinize bu halk da muhakkak ki sizin yanınızda olacaktır bitirin de bitçin bu çile artık. Resmen ele güne rezil olduk!

Sayın Hürrem TULGA, odanız aracılığıyla Kalkınma Bankası’ndan kredi talep eden küçük esnaf kesimi bazı şartlar nedeniyle bu haktan yararlanamayacaklarını ifade eden mesajlar gönderiyor. Bu konuda ilgili kesimlerle aracı olmanız isteniyor…

Sayın Ersin TATAR, eski dostlar ve bazı kol kola olduğunuz meslektaşlar nedendir bilinmez şimdi şahsınıza karşı eleştirileri yoğunlaştırdılar ayrıca dalga da geçmeye başladılar. Bunun analizini çok iyi yapmak gerekiyor değil mi?

Sayın Dursun OĞUZ, artık sizin de yapabileceğiniz çok bir şey yok ama devletten alacağı olan iş insanları için bardak doldu da taştı bile. En azından bir süre borçlar ödeninceye kadar insanlara iş vermezseniz onları da riske atmamış olacaksınız…

Sayın Bülent KUTAY, UBP Girne İlçe başkanlığı adaylığınız bölgede ve partide epey ses getirdi. Bu arada genel merkez tarafından da desteklendiğiniz iddiaları yapılıyor hadi bakalım hayırlara vesile olsun…

Sayın Orhan TUĞBAY, dün cumhurbaşkanına doğum günü dolayısıyla yaptığınız kutlama paylaşımında kelime aralarına bakınca büyük anlamlar ortaya çıktı. Bir hayli sitem ettiniz ama doğrusu hem kibar hem de fazla anlamlıydı…

Sayın Hasan UZUN, eğer yapılacaksa 24 Ekim’de olması gereken UBP kurultayı için Girne kulisleri sizin istasyonda hem de dumanlı bir ortamda yapılmaya başlanmış diye duyduk. Aman ateşli partilileri benzinden uzak tutun ki bir yol kazası yaşanmasın…

Sayın Narin ŞEFİK, Cratos Hotel davasında mahkeme karar aldı ancak ilgili kurumlara tebliğ edilmemesi bir takım söylentileri de beraberinde getiriyor. Konu el atıp işlemleri hızlandırmanız ve adaletin gecikmeden gerine getirilmesi gerekiyor…

Sayın Zafer ZAYIFER, bölgenizde beli ruhsatsız tabancalı bazı karanlık kişiler sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarda bir takım insanları tehdit etmeye başladılar. Narenciye cenneti olan Güzelyurt umarız eşkıya kentine dönüşmez!