Türkiye’de ve KKTC’de şu anda koro halinde yükselen sesleri dikkatle izlemeye çalışıyoruz…

Federasyon da mederasyon da bitti!

Belli ki yeni yol haritası belirleniyor…

Bundan böyle çözüm çalışmaları iki devletlilik esasına göre olacak!

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu konuda bir sıkıntısı yok, bütün dünya tarafından tanınıyor…

Annan Planı’na ‘hayır’ dedikleri halde ceza alacaklarına ödül verdiler ve AB üyesi yapıldılar!

Salgın döneminde bile bunun meyvelerini fazlasıyla topladılar…

Onlara resmen yardım yağdı!

Biz ise sadece Türkiye’nin gönderdikleri ile yetinmek zorunda kaldık…

Çünkü yıllarca bu ayırımcılığı yaşadık!

Türkiye olmasaydı halimiz duman olacaktı ama görünen o ki şimdi federasyon tezinin yerine artık iki devletlilik tezi önümüzde olduğuna göre şimdi tartışmalar daha da büyüyecek ve en kötüsü de Türkiye düşmanlığı bir kez daha hortlatılacak…

Bu Kıbrıs Türkünün başına gelebilecek en kötü şeydir!

Sonuçlarının faturası da görünenden çok daha ağır olur…

Bu tartışmalar yaşanınca aklımıza hem 17 sene önceki Annan Planı tartışmaları gelir…

Toplum tam ortasından karpuz gibi ikiye bölünmüştü!

Kardeşin kardeşe düştüğün günleri yaşadık…

Türkiye’nin de büyük destek ve isteği ile bizden bu plana yüzde 64 onay çıktı!

Zira Anavatanına her daim güvenen Kıbrıs Türkü onun aldığı karar doğrultusunda oy kullandı…

Hele de yine Türkiyeli devlet yetkililerin şu sözlerini hiç unutmadı;

“Siz bu plana evet deyin Rumlar hayır dese de biz çıkıp ülke ülke gezeceğiz, KKTC’yi tanıtacağız…”

Bu açıklamalardan çok kişi etkilendi!

Bazı sağı partilerin önemli bir kesimi de görüntü de ‘hayır’ duruşu gösterseler de sandık günü gidip ‘evet’ oyu verdiler…

Zira artık yıllardır süren çözümsüzlük bitmeli ve Kıbrıs Türkünün de dünyada bir yeri olmalıydı!

Ama olmadı işte…

Rumlar çözüm umutlarımızı söndürdüler!

Çözüm istemediklerini referandumda söylediler ama AB üyesi yapılarak ödüllendirildiler…

O tarihten sonra hep bekledik ki Ankara’dan bize ‘evet’ telkini yapanlar yollara dökülüp KKTC’nin tanınması için çok da gayret sarf etmediler…

Ama bizden de yardımlarını esirgemediler!

Maddi ve manevi olarak hep yanımızda durdular…

Oysa bizim inancımız olarak odur ki Annan Planı’nda ‘Kıbrıs Türk Devleti’ isminin verilmesi büyük bir şanstı!

Ankara ve biz bunu hiç kullanamadık…

Dünya da Annan Planı’nı ve sonuçlarını unuttu gitti!

Unutmadıysa da görmemezlikten, duymamazlıktan geldi, tam 17 seneyi boşa geçirdik…

Ama biz Kıbrıs Türkü olarak bir eksiklik daha yaptık!

Kendi içimizi bir türlü toplayamadık…

Türkiye’nin gönderdiklerini har vurup harman savurduk!

Dilenci konumundan bir türlü kurtulamadık…

Sonra Türkiye bizi toplamaya çalışınca da sokaklara döküldük, gidip aynaya bile bakmadık!

Oysa pek ala ki Kıbrıs Türkü Türkiye’nin de desteği ile kendi ayakları üzerinde durabilir ve şu anki durum daha iç açıcı olabilirdi!

Şimdi Türkiye ve KKTC’nin devlet erkanı son aylarda hep birlikte federasyonun bittiğini ve iki devletli bir çözümün gündemde olduğunu yüksek sesle söylüyor…

Bu tabi ki kulağa hoş geliyor!

Kuzey’de bir devlet Güney’de başka bir devlet…

KKTC’nin ayrı bir devlet olarak tüm dünya ülkeleri tarafından tanınması kadar güzel bir şey olabilir mi?

Federasyon öldüyse öldü, ardından ağlayacak halimiz yok ya?

Ama asıl bundan sonrası iki devletli çözümün altının doldurulması…

Biz artık bunu nasıl olacağını merak ediyor ve gerçekten de iki devletli çözümün bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz…

Bunu istemeyen tek bir kişinin bile bulunmadığını düşünüyoruz!

Yeter ki altı doldurulsun…

Yeter ki laf ola söylemlerle yine halkın kafası karıştırılmasın!

MESAJ KUTUSU

Sayın Dursun OĞUZ, bazı sınır kapıları halen kapalı olmasına rağmen buralara giden bazı gümrük memurlarının kendilerine ek mesai yazdıklarını biliyor muydunuz? Gecikmeden önlem almanız ve bazı uyanıkların peşine düşmeniz isteniyor. Zira onların ceplerine giren vatandaşın cebenden çıkanlar…

Sayın Naciye NAMİ, bazı hemşire arkadaşlar aradı, sizden olan memnuniyetlerini belirten bir yazının altına imzalarını istemişsiniz. Umarız doğru değildir zira bazıları bu konuyu yargıya taşıyacaklarını belirten mesajlar gönderiyor!

Sayın Ayhan ARIKLI, kaçak yapı olduğu edilen bir inşaatınıza elektrik bağlanması konusunda kamuoyuna detaylı bir açıklama yaparsanız doğru bilgilendirme açısından iyi olacak gibi gözüküyor. İktidarın nimetlerinden yararlanma söylentileri çok da hoş olmasa gerek değil mi?

Sayın Kutlu EVREN, Rus mahkum biraz daha yakalanmazsa vatandaşın kahramanı olacak gibi görülüyor. Hatta bazıları kendisinin yakalanması halinde gardiyanlara kendisi tarafından kurs verilmesini isteyenler bile var…

Sayın Ersen SANER, özel imar planındaki yetki değişikliği nedeniyle bölgede çok sayıda arazi ve inşaatı olan bir iş insanına büyük kıyak çekildiği hatta bunun evrakların bile Başbakanlıkta çoğaltıldığı yönünde ihbarlar yapılmaya başlandı. Bir karıştırın derin bakalım ardından kimler çıkacak…

Sayın Özdemir TOKEL, bu kapalı dönemde sanatçıları da bir düşünen oldu ya umarız önerileriniz hükümet yetkilileri tarafından dikkate alınır ve maddi kaynak konusunda bir girişimde bulunulur. Gerçekten de bazılarının durumu göründüğünden de kötü!

Sayın Gözde BOYACI, hem market çalışanlarınıza hem de müşterilere ücretsiz PCR testi yapmanız memnuniyetle karşılandı. Umarız bu gelenek haline gelir ve tüm iş yerleri en azından amme hizmetlerini yerine getirmiş olurlar…

Sayın Berna ÇELİK, Saray’dan yapılan resim açıklamalarda ciddi bir değişim ve bürokratik dilin kullanılması dikkatlerden kaçmamış ki okurlar bu konuda meraklı sorular yöneltmeye başladı. Kullanılan dilin şimdiye kadar hiç kullanılmaması hayli ilginç değil mi?

Sayın Oğuzhan HASİPOĞLU, genel sekreterlik konusunda adınızın diğer adaydan bir adım önde olduğu yönünde kulisler yapılmaya başlandı. Bu arada Girne’deki adayınız da boy durmuyor sürekli nabız yokluyor…

Sayın Ali ÇAYGÜR, Tren yolu polikliniğinde bir çok hizmetin verilemeyecek durumda olması nedeniyle özellikle bölgede oturan vatandaşlardan şikayetler gelmeye başladı. Bir önce eski haline getirilmesi için çalışma başlatmanız isteniyor…