İçimizin Gizli Aynası: EMOJİ

Duygularımızı ifade ederken mimikler, müzik, şiir, yazı, fotoğraf, resim gibi araçlar kullanırdık. Modern iletişim araçlarının da kullanılması, duygularımızı sembolleştirmenin yolunu da buldu.

Gittikçe de günlük hayatımızın vazgeçilmez parçaları oldu bu semboller!

Emojiler!

Günümüzdeki emojilerin ilk örnekleri 1999’da Japonya’da bir telekomünikasyon şirketi çalışanının, insanların iletişim kurarken kendilerini daha iyi ifade edebilmesi için geliştirmesi ile hayatımıza girmişti.

Yıllar geçtikçe, dünyanın da ortak dili haline gelmeye başladı emojiler.

Her ne kadar dünyanın ortak dili olsa da, ülkeden ülkeye anlam, kullanım ve sıklık bakımından da değişiklik gösterdiler.

Zamanla, hangi olayda hangi emojilerin tercih edildiği irdelenir oldu.

Bir de baktık ki, kullanılan emojiler, sadece duygularımızı sembolleştirmekle kalmıyor, iç dünyamızı da dışa vurabiliyor aslında.

Bir tür kültür, görgü, bilgi aynası görevi de görebiliyor emojiler.

Aynı olaya kızan da çıkabiliyor, üzülen de.

Bazı olaylar kimilerine komik gelirken kimilerine şaşırtıcı gelebiliyor.

Birileri bir olayı muhteşem olarak nitelendirebilirken, diğeri sadece beğenmekle yetinebiliyor.

Şimdi gelelim şahit olduğum bir emoji olayına;

Geçtiğimiz günlerde bilimsel bir haber okudum.

Haberde, kemik iliği nakli yapılan erkeklerin spermlerinin, sadece kemik iliği kullanılan kişinin DNA’sını içerdiğinin tespit edildiği anlatılıyordu. Yani, kemik iliği nakli yapılan erkeklerin spermlerindeki DNA değişiyormuş!

Konumuz bu bilimsel çalışmanın doğru olup olmadığı ya da başka detayları değil.

Konumuz, böyle bir yeni ve ilginç bilgiye karşı gösterilen tepkiler.


O an için 5 emoji vardı.

İşte analizi:

Şaşkınlık emojisi, konunun profesyoneli bir kişi ile bilimsel konulara yatkın olan başka biri tarafından kullanılmıştı.

Beğeni emojisi, konuyla haber düzeyinde ilgilenen birileri tarafından kullanılmıştı.

Gülme emojisi ise, konuyu ciddiye almaktan ya da gerçek haliyle irdelemekten uzak, biraz da espri kaygısı katma kaygısı güden bir kişi tarafından kullanılmıştı. Pek de hoş olmayan, belden aşağı yorumunu da paylaşmıştı üstelik.

Emojiler bu kadar mı anlamlı olabilirdi?

Kişilerin öğrenim ve ilgi alanlarını, kültür seviyelerini ortaya koymakla kalmayıp, neredeyse karakter analizi yapacak derecede isabetli kullanılmış görünüyordu. Bilimle yakından ilgilenen biri, habere konu olan bilgi ile ilgili şaşkınlığını saklayamayacağını ilan ederken, habere kahkaha ile gülen zihniyetin topluma bilimsel katkısının ne düzeyde olabileceğini de sorgulamak gerekir. Bu kişilerin, farklı haberler ve olaylar karşısında, kullandıkları emojilere bakarak, daha ileri analiz yapmak da mümkün olabilecektir.

Anlaşılan, emojiler, tıpkı ağızdan çıkan söz, yazdığımız yazı gibi bir güce kavuştu insanoğlunun gündelik hayatında.

Hatta dahası, içimizin aynası olma özelliği ile, duygu, düşünce ve karakterimizi, saklamaya çalışsak bile ele verebilecek birer silaha bile dönüşebilecek bir güç bu.

Atasözleri geliyor aklıma:

İki dinle bir söyle.

Ağzından çıkanı kulağın duysun.

Şimdi emojiler var artık!

İçimizin gizli aynaları.

Ağzımızdan çıkmasa da,

Parmaklarımızla tıklıyoruz, orada beliriveriyorlar.

Bizler, paylaştığımız emojileri unutup, hayata kaldığımız yerden devam ederken,

İçimizdeki gizli aynalar ise, çaktırmadan bizleri ele veriyor.

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899