Hüseyin Çakmak’la karikatürcülük üzerine
Toplumumuz mizahı sever. Fıkra anlatmaya, espri patlatmaya bayılırız. Mizaha düşkünüz düşkün olmasına da karikatürcülerimizin hakkını yemişliğimiz had safhadadır. Dünya çapında başarılara imza atmış büyük karikatür sanatçılarımız var: Musa Kayra, Hüseyin Çakmak, Serhan Gazioğlu, Ramiz Gökçe, Utku Karsu, Alper Susuzlu, Mustafa Tozakı, Cemal Tunceri, Bertan Soyer, Arif Albayrak, Necmi Astam, Erdoğan Baybars, Serkan Sürek, Mehmet Ulubatlı, Zuhal Denizci, Sevcan Çerkez, Semra Yalçın Bayhanlı ve daha niceleri…
Çizmeye zerre yeteneğim olmadığı için de olsa gerek, karikatüristlerin çizgiyle yarattıklarına ve zekalarına kelimenin tam manasıyla hayranım. Sanılanın tersine mizah çizerlerinin çoğu ciddi ve sert mizaçlıdır. Türkiye’nin en büyük karikatürcülerinden Oğuz Aral’ın oğlu Seyit Ali Aral mahalleden arkadaşımız olduğu için çocukluğumuzda arada sırada evlerinde giderdik. ‘Avanak Avni’nin ve Gırgır Dergisi’nin yaratıcısı Oğuz Aral çizdiklerinin aksine son derece ciddi bir insandı. Bizde de Hüseyin Çakmak öyledir mesela, espritüeldir ama zor güler.
Oğuz Aral’ın öğrencisi Hüseyin Çakmak’ın karikatüre başlamasının hikayesi ilginçtir: Kıbrıs’ta bir arkadaşının babasının elinde gördüğü Gırgır’a karikatür gönderen Çakmak, yüzlerce karikatürcü arasından seçilir ve Gırgır’da karikatürünün yayınlanacağını Oğuz Aral’ın kendisine gönderdiği mektuptan öğrenir. Oğuz Aral telif ücreti olarak bir asgari ücret ederi kadar büyük bir parayı henüz 12 yaşında olan Hüseyin Çakmak adına Kıbrıs’a gönderir. “Fakat paranın çok azını harcayabildim” diyor Çakmak; “Para çok ya. Babam, paranın içerisinden komisyonluğunu, gelir vergisini, navlun ücretini falan aldı! Geriye kalanını da, annemin denetimine bana verdi. Harca harca bitmez. Köydeki, okuldaki bütün arkadaşlarıma olayı anlatır, ısmarlarım. Vaziyet böyle olunca, karikatürcülük işini beğenmeye başladım.”
Bugüne dek Kıbrıs’ta 8 mizah dergisi ve gazetesi yayınlandı. Bunlardan sadece Yeni Akrep, düzensiz olsa da halen yayın hayatına devam ediyor. Ülkede popüler bir mizah dergisi olmaması beni garipsetmiştir. Türkiye’de demokratik iklim çok daha sert olmasına karşın karikatür dergileri yaşayabiliyor. Hüseyin Çakmak’a bunun nedenini soruyorum. Çakmak bizde yayınlanan karikatür dergileri açısından iki önemli sorun olduğuna işaret ediyor: Bunlardan ilki, tamamıyla yerel bir dağıtım ağımız olmadığı için karikatür dergilerinin bayilerde ön yerlere konmaması ve bilinçli olarak ‘hasıraltı’ edilmesi. Çakmak, dağıtım şirketlerinin karikatür dergilerinden pek hazzetmediğini ima ediyor ve yerel bir şirket dağıtım işine girmedikçe tavrın bu olmaya devam edeceğini düşünüyor.
İkinci neden ise karikatürün ve mizahın gücünden korkulması. Hüseyin Çakmak, “Birçok gazeteye gidip mizah eki yapmayı önerdik. Yerel gazetelerimiz ekonomik sıkıntıları bahane ederek mizah eki çıkarmaya yanaşmadı. Esas neden bence korkudur. Mizah çok etkili olduğu için gazete sahipleri ek yapmaktan korkuyor. Biz de bu yüzden lotoya, piyangoya ağırlık veriyoruz!’ Gerçekten de ülke basınının atardamarını iktidardaki siyasetçiler tuttuğu için gazete yönetimleri mizah eklerinden tırsıyor.
Yeni yetişen genç karikatürcülerin dergi çıkarmak için yanıp tutuştuklarını ancak onları frenlemek zorunda kaldıklarını anlatıyor Hüseyin Çakmak. Ve 1940’lı yıllarda İstiklal Gazetesi’nde iken çizdiği bir karikatür nedeniyle hakkında dava açılan yazar Haşmet Gürkan’ın sözlerini anımsatıyor: “Bu ülkede parası olanın aklı yok. Aklı olanın parası yok!”
Pornografik karikatürler beni çileden çıkarttığı için Gırgır, Hayvan ve Penguen (ki Penguen’in de bu konuda iyi bir örnek oluşturduğunu düşünmüyorum) dışında Türkiye’de çıkan mizah dergilerine pek alışamadım. Hüseyin Çakmak da pornografik karikatürleri açıkça ‘adi’ bulduğunu söylüyor.
Mizah dergiciliğinde dengeleri kollamak hiç de kolay bir iş değil. Bazı okuyucular ırkçılık yapıldığını savunur, bazısı dine hakaret edildiğini, siyasetçiler ise kişilik haklarına saldırıldığını ileri sürer durur. Nihayetinde yapılan mizahtır. Mizah hoşgörü ister; ağır eleştirilere katlanma sınırımızı genişletirken düşünsel özgürlük alanını gülümsetme becerisiyle ferahlatır.
Kıbrıs’ta özlediğimiz nitelikte bir mizah dergisi yapmaya kalkan çıkar mı bilmem ama disiplinle ve dikkatle bir dergi çalışması yapılırsa böylesi bir mizah dergisinin topluma çok şey kazandıracağına inancım tam.
Silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ermeni asıllı Türkiyeli gazeteci Hrant Dink’in ölüm yıldönümü bugün. Öldürülen bir diğer gazeteci Kutlu Adalı’yı da anarak, ırkçılığın ve milliyetçiliğin sorgulanmasında mizahın eleştirel gücünün önemli bir yol katettirdiğini hatırlatmak isterim.