16 Ocak Cumartesi akşamı Bakanlar Kurulu bir açıklama yaptı. Bu açıklama, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu (BHÜK) kararlarından farklı olduğundan Bakanlar Kurulu kararlarda revize isteyerek belli bir düzenleme doğrultusunda kararları hem açıkladılar hem de revizeyi beklemeden Resmi Gazete’de yayınlanmak üzere Devlet Basımevi’ne gönderdiler.

İlerleyen saatlerde, BHÜK toplanarak kararlarda revize yaptı mı yapmadı mı bilinmeksizin Bakanlar Kurulu kararlarına göre farklılıklar içeren bir karar yayınladılar.

Ve Cumartesi gecesini Pazar sabahına bağlayan saatlerde memlekette bir şaşkınlık hali patladı. Ortalık karıştı. “Kim çalışacak, nasıl çalışacak? Devlet kurumları nasıl hizmet verecek? Hangi sektörler kapalı olacak, hangileri olmayacak?” şeklinde pek çok soru Pazartesi biz ne yapacağız? Noktasına kadar geldi!

Pazar sabahı Bakanlar Kurulu’nun Resmi Gazete’de yayınlanan kararlarıyla bir gece önce Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun Sağlık Bakanı tarafından imzalanmış kararlarını karşılaştırarak değerlendirme yapılmaya çalışıldı.

Görüldü ki bir sokağa çıkma yasağı saatleri, bir de 25 Ocak ile 31 Ocak tarihleri çelişkisi dışında pek bir fark da yoktu.

Buna karşın Bakanlar Kurulu kararlarının muğlak cümleleri tartışma için zemin hazırlamıştı. Çeşitli kesimlerde sektörlerin kendi işlerine gelen şekilde yorumlamaya çalışmaları neticesinde karmaşa toplum içerisinde ciddi bir bilgi kirliliğine yol açtı.

Tamamen net tavır sergileyememenin devlet otoritesini sarsmasıyla ilişkili olan şaşkınlık toplumda öfkeyle birleşti.

Bu bilinçli bir muğlaklık mıydı yoksa acemilik mi anlaşılamadı!

Daha sonra gün boyu süren yeni bir Bakanlar Kurulu toplantısı düzenlendi. Başsavcı, çeşitli belediyeler le kaymakamlar, Belediyeler Birliği Başkanı toplantıda yer aldı. Aynı sürelerde BHÜK da ayrıca Sağlık Bakanlık binasında toplantıdaydı.

Memleketteki kafa karışıklığı ve kesimler arasında tartışma yaratan kararlar, bir yandan bulaş paniği, öte yandan sosyal ve ekonomik problemler, bir yandan da vatandaşın ceza alma korkusuyla bizleri karşı karşıya bırakmıştı.

Yine birilerinin çıkarlarının korunup korunmadığı sorularıyla karşı karşıya kalırken, Güney Kıbrıs’ta çalışan işçilere karantina zorunluluğu harici bir karar çıkarılmadı.

***

Bütün bunlar bizleri neyin beklediğini bilemeyişimizden, net bir tablo ortaya konulmayışından dolayı başımıza geliyor. Oysa 15 gün içinde alınacak önlemler kapsamında bizleri neyin beklediğini, devamında neyin planlandığını söyleyebilecek tecrübemiz bu 1 yıl boyunca edinilmiş olsaydı, şu anda sadece son iki gündür yaşanan kriz benzerlerini defalarca yaşamamış olurduk!

Bunca zamandır hatalı ve karmaşık bir şekilde bazı kesimleri destekleyen bazılarını ise ciddi şekilde yıkıma sürükleyen kararların alınmış olması toplum içerisinde düzensizliklerin oluşmasına yol açtı.

Ülkedeki paradoksu ortamını tırmanmaya devam ediyor.

***

Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun Cumartesi akşamı almış olduğu kararlar hukuk çevrelerinde de tartışmaya yol açtı. Ombudsman başka, Barolar Birliği Başkanı başka, avukatlar bambaşka yorumlar getirdiler. Sağlık Bakanı imzalamışsa geçerli diyen de vardı, Bakanlar Kurulu onaylamazsa olmaz diyen de…

Bazı hukukçulara göreyse BHÜK’nun herhangi bir alt kurulu olmaması nedeniyle ve sokağa çıkma yasağının sadece Bakanlar Kurulunun uhdesinde olması nedeniyle sadece tavsiye kararı niteliğindedir!

Görüldüğü gibi BHÜK’nun yetkilerinin dahi henüz belirlenmediği bir ortamda pandemiyle mücadele etmeye çalışmak; bunca dağınıklık içerisinde ancak bu şekilde olabilir.

Son 1 yıldır bu hususta doğru adım atmayı beceremedik.Doğru adımın ne olduğunu anlayamadık.Dünyada bunu nasıl yapıldığına da bakmadık.Körebe oynar gibi süreç yönettik! Şimdi el yordamıyla gitmeye çalışıyoruz.

Hasta ve temaslı sayısının henüz paniğe sürüklemeyen boyutta olmasının nedeni toplumun bilinçli bir şekilde kendini koruma gayretindendir. Fakat bu gayretten vazgeçmek de çok kolaydır. Her defasında nasıl açılıp saçıldığımız da ortadadır.

***

Sonuç:Üst Kurul kararları doğru ve yerindeydi.

Bakanlar kurulu gene popülist davrandı. Süreç ertelendi…

Kapanma kaçınılmaz hale geldiğinde durum şimdiki kadar iç açıcı olmayacaktır…

Dr. Çiğdem DÜRÜST