Sosyal medyadaki abartılı eleştirileri bir kenara bırakırsak vatandaş hükümetin aldığı sağlık tedbirlerinden genelde memnuniyetini dile getiriyor...

Ekonomik önlemler ise başka mesele!

Yoğunluk eleştiriyor...

Hele de özel sektör ve çalışanları!

Örneğin ekonomik örgütler hükümete Pazartesi gününe kadar süre verdiler...

Bu süre zarfında eğer dedikleri yerine getirilmezse devlete olan yükümlülükleri yerine getirmeme kararı alacaklarını net olarak söylüyorlar!

Hakları da var...

Zira bu sıkıntılı dönem biraz daha uzarsa zaten kasasına tek kuruş girmeyen işletmelerin yükümlülüklerini yerine getirmesinin imkan ve ihtimali de ortadan kalkacaktır...

Ardından da özel sektörde paranın suyunu çekmesi, önümüzdeki aylarda artık devlet çalışan ve emeklilerinin de ödenememesi gibi bir gerçeği ortaya çıkarır!

...

Halkın ve özel sektörün panik hali bir yana...

Hükümet üyelerinin de panik halinin devam ettiğini görmek üzücüdür!

Öncelikle bir açıklamayı bir tek kişi değil Başbakan, bakanlar hatta Başbakanın danışmanların bile yapması devlet kademelerinde disiplinin olmadığını gözler önüne seriyor...

Aklı selimler sürekli kriz masası dediği halde hükümetin bu konuda neyi beklediğini bilemiyoruz!

Kurarsın içinde siyasilerin olmadığı bir masa, hem açıklamalar tek ağızdan yapılır hem de kararlar burada üretilir ve duyuruları da tek ağızdan almış oluruz...

Yok bizde öyle değil!

Alınan kararları Başbakan ve bakanlar dahil danışmanlar da açıklayacak...

Olayın ne kadar içinde olduklarını ispat etmek için!

Geçin bunları lütfen...

...

Başbakan Ersin Tatar hiperaktif bir kişiliğe sahip olduğu için bunu göstere göstere kamuoyuna ilan ediyor...

Saat başı açıklama yapıyor, kendisine uzanan her mikrofona cevap veriyor, televizyon kanallarına bağlanarak yüksek sesle aslında hiç de düşünmediği şeyleri telaffuz ediyor...

Bu da tabi ki kamuoyunda Tatar’ın bu koşullarda bile siyasete oynadığı izlenimi yaratıyor!

Başbakan artık daha az konuşmalı...

Hatta hiç konuşmamaları açıklama kısmını siyasi olmayanlara devretmelidir!

Zira bu kafayla devan ederse iyi niyetli olmasına rağmen muhaliflerin de katkısıyla iyi niyetli olmayan bir pozisyonda görülecektir...

Biraz sussun, sakin olsun ama perde gerisinde de icraatlarına devam etsin!

...

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay...

Yaşanan bu süreçte vatandaşın gözünü dolduran açıklamalar yaptı...

Ama belli ki hükümet ortakları arasında böyle hassas bir dönemde bile bazı uyuşmazlıklar olsa gerek ki çoğu bakanlar kurulu toplantısında tartışmaların boyutu bir hayli fazla oluyor!

Özersay’dan şunu beklerdik;

Cumhurbaşkanı Akıncı nasıl tüm dünyaya ve Türkiye’ye yardım edilmesi konusunda çağrıda bulunduysa, bunu öncelikle kendisini yapmalı ve özellikle de Türkiye ile temaslarda kendini daha fazla göstermeliydi...

Zira artık herkes kabul etmektedir ki yaşanan krizi Türkiye’nin desteği ile atlatmaktan başka çaremiz yoktur!

Özersay acaba kaç kez Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yardımcısı Fuat Oktay ile görüş, buradaki ihtiyaçları sıralamıştır...

...

Sağlık Bakanı Ali Pilli...

Sadece kamuoyunda değil hükümet içinde bile en fazla eleştirilen isimlerin başında geliyor!

Krizi yönetemediği gerekli önlemleri zamanında alamadığı konusunda eleştiriler yapılıyor kendisine...

Bir kere herkes şunu bilmeli ki bakan olmak iyi bir yönetici olmak demek değildir!

Bize göre bakandan daha ziyade bu dönemde bakanın ekibinin ne yaptığı önemlidir...

Ya da eğer böyle bir ekip varsa bu ekibe yeterli kadar yetki verilmiş midir?

Ya da Bakan Pilli de mi acaba bu krizi fırsat bilerek siyasi nedenlerden dolayı kendisini ön planda göstermeye çalışmaktadır?

Öyleyse yanlış yapmaktadır...

...

Bu ortamda İçişleri Bakanlığı’nın daha ön planda bulunması gerektiğini düşünmekteyiz...

Bakan Baybars aynı zamanda yerel yönetimlerin de başındadır!

Bunların sevk ve idaresinden sorumlu bakandır...

Ha keşe şu anda nasıl Karpaz Koordinasyon Komitesi kurulduysa bu girişim ada genelinde yapılsa, hastalık gelmeden çok önceden bir takım bölgesel önlemler alınsaydı!

Sonra hükümetin tedbir dediği paketten belediyelere yapılan kesinti doğru olmamıştır, bunu aksine bu dönemde belediyelere yapılan katkıların daha fazla artırılması için girişimde bulunulsaydı...

Acaba Bakan Baybars kabinede yeteri kadar sesini duyuramadı mı diye sorma gereği hissediyoruz!

...

Artık kendinden bela olarak bahsettiğimiz koronavirüsü kuşkusuz ki en fazla turizm sektörünü olumsuz etkiledi ve etkilemeye de devam edecek...

Otelcilerin serzenişleri ortada!

Çaresiz kalınca eylem hazırlığı yapmaya başladılar ve başka da yapacakları çok bir şey yok...

İşte burada Turizm ve Çevre Bakanı Ünal Üstel’in devrede olması gerekmekteydi!

Bakan Üstel’i bu konuda fazla sessiz görüyoruz...

Susmak yerine aksine daha aktif olmalı sektör için özel bir kriz masası kurmalı ve hükümetin aldığı tedbirlerden ayrı olarak bir paket hazırlamalıydı!

Çünkü turizm biz de sadece turist demek değil aynı zamanda istihdam ve ülke ekonomisine de hatırı sayılır bir destek demektir...

Bu konuda bir çalışması var mı bilmiyoruz!

Yoksa da artık sessizliğini bozmalı turizm örgütleri ile dirsek temasını artırmalı ve sağlık krizinin sona ermesinden hemen sonra turizmde yaşanacak olan krizin hafifletilmesi için projeler üretmek gibi bir sorumluluk üstlenmelidir...

...

Paranın patronu Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu’na da yaşanan süreçte büyük sorumluluklar düşmektedir...

Amcaoğlu, haliyle şu anda hesap-kitap adamıdır!

Kasasını açar içine bakar ve içinde bulunan parayı nasıl bölüştüreceğini adil bir şekilde yaparak görevini yerine getirir...

Bu ülkenin gelir ve giderleri belli olduğuna göre Bakan Amcaoğlu’nun aslında yapacak çok da bir şeyi yoktur!

Önümüzdeki günlerde eğer Ankara, şefkatini bir kez daha gösterip KKTC’ye sağlanan kaynaklarda cömert davranmazsa sadece Bakanın değil bütün kabinenin doğal olarak da hepimizin işi zordan öte bir duruma gelecektir.