Hükümetimiz sonunda kuruldu.

Bakanlarımızda seçildi.

Bakanlar nasıl seçildi bu konuda kriter neydi diye sormak abestle iştigal.

Bu memlektte iyi insan diye halktan en çok oyu alan Doktorun Eğitim bakanı yada Çevre bakanı yapıldığınıda şahit olduğumuz için abestle iştigal diyorum.

Bakan olanların CV' leri medyada yayınlandı.

Yeterli olup olmadıklarına halkın beklentilerini karşılayıp karşılamadıklarına herkes kendine göre okuyup karar versin.

Tabii bu konu en çok Başbakanı ilgilendiriyor.Sonuçlarıda onun hanesine yazılacak.

Hemen söyleyim buna kafa yoran ilk biz değiliz.Bundan 500 yıl öncede bundan muzdarip olan ve konuyu araştıranlarda vardı.

Machiavelli bunlardan biri.

Siyaset biliminin kuruculardan biri olarak kabul edilen Machiavellinin Hükümdar” ya da “Prens” olarak bilinen bir kitabı var.

Machiavelli,bu eserinde,Hükümdarın bakanaları adlı kısımda hükümdarın kendisine seçeceği bakanların nasıl olması gerektiği ile ilgili şu hatırlatmayı yapar:

‘’Hükümdarın kendisine bakan seçmeyi bilmesi az önemli iş değildir. Bakanların iyi ya da kötü olması hükümdarın öngörüsüne bağlıdır. Hükümdarın akıllı olup olmadığı ilk bakışta çevresindeki adamlardan belli olur. Çevresinin becerikli ve sadık kişilerce çevrilmiş olması hükümdarın bilge kişiliğini gösterir. Çünkü çevresindeki adamların becerilerini değerlendirmeyi ve kendisine sadık kalmalarını sağlamayı bilmiştir. Tersine olduğunda hükümdarla ilgili olumlu bir yargıya varmanın olanağı yoktur. Çünkü ilk yanlışını bakanlarının seçiminde yapmıştır.

Siena hükümdarı Pandolfo Petrucci’nin kendisine bakan olarak seçtiği Antonio da Venafro’yu tanıyıp da, Pandolfo’nun bakanı sayesinde çok değerli bir insan olarak kabul gördüğünü bilmeyen yoktur.

Üç tür insan vardır. İnsanların kimileri kendiliğinden anlar, kimileri anlayandan öğrenir, kimileri de ne kendisi anlar, ne de başkasının dediğinden anlar. Birinciler, çok akıllı olanlardır, ikinciler daha az akıllı, üçüncüler ise işe yaramaz olanlardır. Pandolfo ilk gruba girmezse de, mutlaka ikincisinde yer alır. Birinin yaptığı ya da söylediği, iyi ya da kötü bir şeyi anlamak becerisini gösteren bir hükümdar, kendi başına anlamak becerisinden yoksun olsa da bakanının yaptığı işlerin iyi mi, yoksa kötü mü olduğunu bilir ve iyi işlerini beğenir, kötü işlerini eleştirir; ayrıca bakan da hükümdarı oyuna getiremeyeceğini anlar ve ona kötülük yapamaz.

Hükümdarın bakanını tanıyabilmesi için hiç şaşmayan bir yol vardır. Her işte senden çok kendisini düşünen ve gene kendi yararını gözeten bakandan yarar gelmez ve sana bağlanmaz, senin de ona güvenmemen gerekir. Çünkü birinin devletini elinde tutan kişi kendisini asla düşünmemelidir; düşüneceği kişi hükümdar olmalıdır. Ve hükümdarın çıkarlarına uygun olmayan hiçbir şeyi de aklından geçirmemelidir.

Öte yandan hükümdar, bakanının kendisine oyun yapmasını engellemek için, onu, gözettiğinin göstergesi olarak onurlandırmak, onun varlıklı olmasını sağlamak ve kendisine zorunlu olduğunu göstermek, ayrıca onur ve görevleri onunla paylaşmak zorundadır. Öyle ki hükümdar olmadan olduğu yerde kalamayacağını anlasın. Ve öyle çok onurlandırılmalı, varlıklaştırılmalı ki daha çoğuna göz koymasın, ve öyle görevlere getirilsin ki elinden gider diye korksun. Bakanlar ve bakanlarla ilgili olarak hükümdarlar, dediğim gibi, davranırlarsa, biri ötekine güvenebilir, yoksa tersine bir yola girerlerse, ya o ya da öteki biter.’’

Hükümdar”ın verdiği ders şudur: siyaset ve ahlak iki ayrı dünyadır. Bu iki ayrı dünyanın uzlaşması gerçi güzel bir hayaldir, ama sadece hayaldir.

Bizim yöneticilerimiz Hükümdarı okudumu okumadımı bilemiyorum ama siz değerli seçmenlerimizin bilmesinde fayda var diye düşünüyorum. Çünkü Machiavelli’ nin öğretisi kötü ve tehlikeli olan insanları tanımayı kolaylaştırabileceği gibi, kötü ama başarılı bir politikacı ya da iş adamı olmayı da sağlayabilir

Yöneticilerin ruhsal durumunu anlayabilmek için dönem dönem Hükümdarda altını çizdiğim satırları okurum.

İtalyanın içine düştüğü trajik duruma çare bulabilecek bir hükümdar olduğuna inandığı orta italyada bir prenslik kurmaya çalışan Cesare Bolgia’nın güçlü kişiliğinden etkilendiği söylenen Machıvellinin amacı ülkesini kurtarmaktı.

Bunun içinse iyi bir yöneticiye ihtiyaç vardı.

Oda gezdiği görev yaptığı ülkelerdeki yöneticileri yönetim biçimlerini gözlemleyip nasıl yönetici olunurun kitabını yazmış.

‘’Prens -Hükümdarı’’yaşadığı çagın sosyo-ekonomik gerçekleri ile degerlendirmek gerektiğine inanıyorum.

Kaldı ki amaca giden her yol mübahtır dediği için ahlaksızlıkla suçlanan Marcevellin kitabında bahsettiği türden yönetici-liderler günümüzdede mevcut.Ve Prens adlı bu eserin devlet adamlarının politika ile ilgilenenlerin şirket yöneticilerinin ve yönetici olmak isteyenlerin mutlaka okuması gerekir diye düşünüyorum.

Okuyunca görecek ve anlayacaklar ki devlet yönetiminde ve dünya siyaset arenasında bazı kurallar ve gerçekler hala değerini yitirmemiş.