Hükümet programı okunurken merakla beklediğim en önemli  konulardan biri  çevreydi.Taahhüt edilenler umut verici.Yazılanlar dışında yapılması geekenlerde yok değil fakat söylenenler  hayata geçtiği takdirde en azından  yolu yarılayacağız diye düşünüyorum.

Gazimağusa Limanından kirli sanayisinin , ulaşım ve çevre açısından uygun yere taşınması önemli. Turizm açısındanda önemli .Sonrasında yaratacağı katma değer açısındanda.

Sivil toplum kuruluşları, çevre örgütleri ve odalardan Çevre Danışma Kurulunun oluşturulması ihtiyaç geçmişte denendi başarılı olduğu söylenemez.

Bildiğim etkin birçok çevre örgütünün bu oluşumdan haberi dahi yok. Umarım üzerinde ciddiyetle durulur.Bizim de haberimiz olursa katkı koymayı isteriz.

 Çevre alanında Avrupa Birliği ile yürütülen mevzuat uyumlaştırma ve uygulama çalışmalarına devam edilecek olması gereklilik  lakin Hükümetin samimiyeti ve organizasyonu   bundan daha önemli.En azından AB projeleri hakkında bilgileri ve ilgileri önemli.

Çevre Yasasının  güncellenerek eksikliklerin giderilecek olması büyük öneme haiz umarım gereken mesai harcanır.Ama bundan daha önemlisi umarım çevre yasası uygulanır.

Çevre denetimlerinin artırılarak ve denetim sonuçlarının ve varsa ceza alanların kamuoyu ile paylaşılacak olması caydırıcılık açısından önem arzediyor.Buna birde cezanın tahsil edildiğini gösteren belgenin halk ile paylaşılmasını eklersek daha inandırıcı olacağı kanaatindeyim.Yoksa çevremize baktığımızda ceza kestik demek artık çokta inandırıcı gelmiyor..

Milli Eğitim Bakanlığı ve sivil toplum örgütleri ile yapılan işbirliği neticesinde çevre bilincinin artırılması amacı ile dokuzuncu sınıflara yönelik olarak eğitim müfredatına konulan çevre dersinin tüm sınıflar için müfredata girmesi ile ilgili başlatılan çalışma devam edilecek olması .Gelecek nesillerin çevre bilincinin yerleşmesi açısından zorunlu.Kalıcılığı sağlanıp yalnız teorikte kalmamasıda sağlanırsa  sonuçlarını en az 10 yıl sonra almaya başlarıız.

Özel Çevre Koruma Bölgelerindeki tüm ekolojik değerler, yaşam ve habitat alanlarının korunabilmesi için yönetim planlarınında yapılacak çalışmalar.

Bunun  içinde sade vatandaşıda korumaya katabilmek lazım.Yasal düzenleme ile bu koruma tüm Kuzey Kıbrıs vatandaşlarına yasal bir hak olarak verilmeli.Ama açık seçik ve anlaşılablir yasal düzenlemelerle.Her bir KKTC vatandaşı cebinden birşey harcamadan gerektiğinde buna karşı dava açabilme hakkını kullanabilmeli.


Ülke genelindeki tüm çöp alanlarının  kapatılarak rehabilite edilecek olması. Katı atıkların Güngör katı atık düzenli depolama alanına getirilmesi için transfer istasyonları yapılacak olması  ile ilgili  kararlar bundan 15 yıl öncesine dayanıyor.Bugüne kadar hayat bulmadı.Bu  konuda 4lü koalisyonun partili belediyeleri ve diğerleri  nasıl ikna edecek göreceğiz.Bana sorarsanız yasal zorunluluk getirilmeli  ve yerine getirmeyenin katkısından kesilerek gerekirse bu iş özel şirketler eliyle  gerçekleştirilmeli.

 Evsel, endüstriyel, tıbbi, tehlikeli ve geri dönüşüme uygun atıkların yönetimi sağlanacaktır.Yeşil atıkların kompostlama yöntemi ile değerlendirilmesi için çalışma yürütülecektir.Ben evimde yapıyorum hiçbir zorluğuda yok.Fakat ülke olarak birtürlü tatmin edici şekilde hayata geçirmeye muavffak olamadık.Teşvik ve Yap işletle çözüm bulunabilir.

CMC maden alanı rehabilitasyonu ve sonrasında yapılacak olan tüm ekonomik faaliyetler için Lefke Belediyesi, LAÜ, bölge halkı ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapılacaktır deniyor.

Bu kadar.

Son 25 yıldır onlarca bilimsel çalışmaya eyleme ve kansere rağmen CMC yalnızca siyasi bir rant malzemesi olarak kullanılmaktan öteye gidememiştir.Sonuçta bugüne geldiğimizde kirlilik hala yerinde duruyor.Hükümet programında bu konu ile ilgili yazılan satırlar ise açıkçası bende hayal kırıklığı yarattı.Somut birşeyler görmeyi arzu ediyordum.Umarım uygulamada beni yanıltırlar.

Kentlerimizde mevcut boş yeşil alanlar için proje ve uygulama çalışmalarına başlanacaktır.Bu konuda açıkçası içi çok fazla dolu olmayan bir konu.Kiminle ve nasıl sorularına verilecek cevaplar muamma.

Sürekli Atıksu İzleme Sisteminin (SAİS) kurulumuna ilişkin süregelen çalışmalar sonlandırılacaktır.Deniz kirliliği envanter çalışması yapılacaktır. Tüm kıyılarda konusunda uzman kişilerce yürütülecek çalışmanın sonuçlarına göre kirlilik kaynakları tespit edilerek kirliliğin önlenmesi için projeler geliştirilecektir. Yapılan tüm çalışmalar halkla paylaşılacaktır.

Umarım çevre ve atık düşünüldüğünde fizibıl olan atık su arıtma sistemlerinin kurulumu ve daha da önemlisi kontrolü yapılarak hem denizlerimiz hemde turizmimiz  kurtulur.

Gürültü Kirliliği ile Kıyı Yönetimi Master Planı’nın hazırlanması ile ilgili çalışmalar Avrupa Birliği uzmanları tarafından hazırlanan Entegre Atık Yönetimi Planı Bakanlar Kurulu’na sunulacaktır.

Özellikle yaz aylarında ülkemizin en büyük çevre sorunlarından biri olan Gürültü Kirliliği ile ilgili başlatılmış olan Mevcut Tüzüğün tadil edilmesi çalışmaları sonlandırılacaktır.

Bu konudada ceza müesessesinin siyasete izin vermeden işletilmesi kaçınılmazdır.Vatandaş şikayetlerininde düzgün işleyen bir sistemle değerlendirilmesi ile soruna çözüm getirilebilir.Lakin ciddiyet ve kararlılık gerekiyor.Tabii birde her an  ulaşılabillir olan Alo 123 ‘ün şikayetleri alarak gerekli birimlere zamanında aktarması.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği izleme çalışmalarının etkin bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için gerekli yatırımlar yapılacaktır.

Küresel ısınmayı önleme adına projeler üretilmeli ve sivil toplum örgütleri hibe projeler ile teşvik edilmelidir.Vatandaşın bireysel katkısı için teşvik edici yöntemler geliştirilmelidir.Solar enerji daha etkin olarak kullanılmalı.Havayı kirletenlere caydırıcı önlemler alınmalıdır.Asgari ücretin 3 katı ceza ödemekle AKSA nın havayı kirletmesini engelleyemezsiniz.Ceza 100 katı omalı ve tabii tahsil edildiği halk ile paylaşılmalı.

“Kirleten öder” ve “atığı üreten sorumludur” ilkesinin  hayata geçirilecek olması ise

Tüm bunların en önemlisi diye düşünüyorum.Uygulamada yer bulurmu.Bir sonraki seçimi düşünmeyen siyasetçi lazım.

Buda  üç ilke üzerine oturmaktadır. Bunlardan ilki önleme ilkesidir.  Örneğin; çöplerin en iyi nasıl imha edileceği değil hiç çöp oluşmaması için ne yapılabileceği sorununa ağırlık verilmesi demek.

İkinci ilke  çevre kirliliğinin hiç doğmaması için alınacak önlemlerle değil, kirliliğin oluştuğu yerde hemen ortadan kaldırılabilmesi için alınacak önlemlerle ilgilidir. Üçün ve son ilke ise sebep olma ilke­sidir. Buna gö­re, “çevreye doğrudan veya dolaylı olarak zarar veren veya böyle bir zararı doğurmaya elverişli olan koşulları yaratan kişi kirletendir . Bir gerçek veya tüzel kişi olabilen kirleten, bu kirlenmenin ortadan kaldırılması veya topluluk ve üye ülkeler tarafından belirlen­miş olan düzeye indirilmesi için gerekli önlemleri almak zorundadır.

 Bu şekil­de de  çevre zararlarının kamuya yüklenmesi yerine, çevreye zarar verici faaliyeti yürüterek bir menfaat sağlayan kişilere yüklenmesi gerçekleşir.

Belediyelerde bu işin dışında tutulmadan tabii.Çünkü en fazla kirlilik yaratanların başında ne yazık ki Belediyelerimizde geliyor.

Bütün bu çevre ile ilgili vaat edilenlerin  hayat bulması en büyük arzum.Umarım diğerleri gibi kağıt üzerinde kalmaz. Fakat açıkçası beklentilerimi çok fazla yükseltmemem gerektiğinide yaşayarak öğrenenlerdenim.