21 üniversite Cenevre’deki süreçte Ersin Tatar’a tam destek olduklarını açıklamış!

Böyle bir haberin yapılmasını takip eden saatler içinde üniversitelerden tepkiler gelmeye başladı.

Bunların en güzeli: 21 üniversitenin desteği 21 kişiyi kapsar” oldu!

Bu da ülkemizdeki demokrasi ve dünyalılaşma anlayışının bazı kesimlerce nasıl anlaşıldığını ve bunun yönlendirilmesi esnasında toplumun tüm kesimlerinin nasıl hiçe sayıldığının açık bir göstergesidir. Rektörlük mertebesine erişerek akademik varlığının taçlandırıldığı bir safhada bulunan bilim insanlarına en iyi cevap da ODTÜ’de örgütlü Kampüs-Sen’den geldi.

“…Bu temel değerlerin sadece ODTÜ’nün değil tüm akademi ve bilim dünyasının vazgeçilmez prensipleri olduğunu, yüksek eğitim alanında uluslararası alanda yarışan üniversitelerimizin bu değerlerden saptıkça yıpranıp değersizleşeceğini tüm ilgililere ve kamuoyuna hatırlatmak isteriz."

Türkçesi: Uluslararası camiada varolmanın koşulu uluslararası değerlerin varlığından haberdar olarak yalnızlaşmamaktır.

***

Çağ dışı “milli” değer” algısı suni olarak hortlatılıyor.

İnsanlığın geldiği noktayı göz ardı ederek, halen 1900’lerin başında yaşanan bir bilinçle açıklamalar yapılıyor.

Çağ dışı olan bu değerlerin canlı tutulması tarih bilimcilerin tüm tezlerini altüst ederek, dünyaya zarar verdiği ispatlanan değerler.

Lakin biz, bu yolu seçtiğimizi ilan ediyoruz!

Farkında mıyız?

***

Gelenek görenek, dil, belki din, etnik köken gibi gerekçeler ile kültür temelli farklılıklar çeşitlilik ve çok kültürlülük sağlayarak zenginleşmemize katkı sağlar. Bunu ben söylemiyorum. Birleşmiş Milletler söylüyor.

Farklılıklarımızdüşmanlık gerektiren ve çıkar çatışmalarına dönüştürülecek özellikler değil. Bundan kaynaklanacak veya bunu bahane ederek filizlendireceğimiz sorunlar, dünyanın da insanlığın da toplumların da bireylerin de geleceğine zarar verecek!

Bu da tecrübeyle sabit değil mi?

Şu günlerde Kıbrıs’la ilgili olarak öne sürülen ve tamamen milliyetçi duyguların en dayanaksız ve cahilce bakış açısını içeren söylemlerin, bizleri dünyadan daha da koparma ihtimalini taşıyor.

Maalesef bu tehditleri hiçe sayarak dayanağı zayıf ve zararı kesin görüşlerin ilerletilmesi için harcanan çaba ve sarfedilen sözleri dehşet içinde izlememek mümkün değil.

Öte taraftan üniversite bilim yuvası demektir. Objektivite ve determinizmin esas alınacağı bakış açılarının üretilerek insanlığa mal edilmesi gereken bu yuvaların, böylesi görüşleri desteklediğini açıklamasının neresini elle tutalım dersiniz?

Bu söylemler ve basın açıklamaları sadece ve sadece bizi komik duruma düşürerek dünyanın gözü önünde küçük görülme ya da hiçe sayılmamıza neden olmayacak mı?

Nitekim Kampüs-Sen açıklaması bu doğrultuda takdire şayan, bunun gibi DAÜ’den yükselen sesler de cesur, doğru ve akıllı söylemlerdir.

Cumhurbaşkanlığının da Kıbrıslıtürklerin de duruşunun güçlendirilerek saygı duyulacak bir söyleme büründürülmesi elzemdir.

Yoksa zaten yok sayılırken, hiçleştirilmemiz hiçten olacak!

Dr. Çiğdem DÜRÜST