Buraya not düşelim:

“Ülkeye izinsiz giriş yapılması meselesi basit bir mesele değildir. Kaçak yollardan birinin ülkeye girmesi de karantinadan kaçmak da aynı şeydir.”

Bu nedenle devletin aldığı kararlara ilk önce devleti yönetenler uymamışsa bununla ilgili gereken ne ise yapılmalıdır.

Öte yandan bazı kaynaklara göre, Apextour diye bir şirketin Lapta’da yap-işlet-devret mantığı ile çalışacak olan otel ve marina projesi için adaya geldiklerini yalnız oluşan tepkiden dolayı bu yatırımdan vaz geçtiklerini açıklamış.

Zaten isabet olur.

Adı yap-işlet-devret.

49 seneliğine yapılacak, işletilecek, devir gerçekleşirken zaten bu arkadaşlar arkalarında bir enkaz bırakarak gidecekler. Oldu bittiye getirilerek tüm sahillerimizin yabancı yatırımcılar başta olmak üzere gaspedilmesine zaten dur diyemiyorduk.Bu sefer de memlekete belirtilen koşullara göre girişi yaparak bizlerin her türlü hakkının da gaspedilmeye açık olduğunun ispatını sunmuş oldular.

Mecliste, kabinede, sokakta, medyada her yerde bu mesele günlerdir tartışılıyor. Bu mesele, yıllar boyu unutulmayacak bir skandal olarak tarihte altın işlemeli harflerle yazılacak cinsten bir skandaldı. Buna imza atanlar gururlanmalılar…

Ne acıdır ki herhangi bir önlem için gösterilecek bir hamle de yapılamıyor çünkü hükümetin eli kolu bağlı. Yakında gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimi onları kilitlemiş durumda…

Gerçi kabineden bir veya birkaç bakanı değiştirerek memlekete çökmüş olan kara bulutların kaybolacağını zannediyorsanız yanılıyorsunuz.

Dün de yazdığım gibi “bu artık bizim geleneğimizdir”.

Bu gelenektir bizi günden güne tüketen, dağıtan ve ortalığı karıştıran.

Bu kirli geleneğimizdir ki birilerinin haksız ve adil olmayan şekillerde daha refah içinde yaşamasına neden oluyor.

Ve bu yüzdendir ki halk kendi seçtiklerine kısa süre içinde güvenmiyor.

Bu yüzdendir ki sandıktan çıkan isimlerin belli çıkar çevrelerinin yaptığı yatırımların ticari bir sonucu olduğunu savunup duruyoruz yaptığımız eleştirilerimizde.

Ve işte pandemi süreci tüm bunların ayyuka çıktığı, zenginlerin birbirleriyle kapıştığı, yoksulların hesaba hiç katılmadığı, orta direğin de kaz gibi yolunduğu bir süreç oldu.

Bu yüzdendir ki krize uygun olmayan bir şekilde rahat ve göstermelik davranıldığı yönünde eleştiriler var.

Bu yüzdendir ki etkin ve kalıcı çözümü hiçbir şey için gerekli değilmiş gibi davranarak çıkarlarımıza gömülüyoruz…

***

Sonra da memlekette yürütmeden asıl sorumlu olanlar karşımıza geçerek haberleri olmadığını, memleket çıkarları için davrandıklarını, alınan kararın buna işaret etmediğini, o anda toplantıda olmadığını vs gibi açıklamalar yapabiliyorlar.

Ve ne gariptir ki bundan hiç de yüksünmüyorlar.

***

Zaten eğer memlekete giren bu “marinacı” arkadaşlarla ilgili olarak herhangi bir karar varsa, Bakanlar Kurulu karar numarasını bize söylesinler. Bizler resmî gazeteden takip edelim. Ya da uygun görürlerse bize kararı kendileri ifade etsinler.

O zaman böyle bir kararın neden alındığı sorgulamasını yapalım.

Yok eğer böyle bir karar yoksa, Turizm ve Bayındırlık Bakanları arasındaki iletişimin hangi kanal yolu ile nasıl kurularak bu girişimin gerçekleştiği bilgisini alalım bir zahmet.

Ha Tolga Atakan’ın dediği gibi, eğer kendisinin haberi yoksa işler çok daha sarpa sarmıştır.

Sadece Tolga Atakan değil tümü bihaber yaşıyor demektir ki bizler onları kendi çıkarlarını düşünsünler diye seçmedik.

Cumhurbaşkanı da kafalarına göre takılsınlar diyehükümeti kurma yetkisini vermedi. Bizi kandırsınlar diye yollarını açmadı.

Seçimde partililerini küstürecekler de cumhurbaşkanı seçilemeyecekler diye bir kaygıya kapılmasınlar. Hükümeti yeniden kursunlar. Çünkü bu hali ile durum daha kötüye gidiyor olabilir onlar için…

Dr. Çiğdem DÜRÜST