Burada isimler hiç önemli değil…

Bir genç arkadaşımız seferberliğine gitmemiş, askeri mahkemeye verilmiş cezası da dün belli olmuş!

Mahkeme diyor ki;

2 Bin TL para cezası ödeyeceksin!

Ödemezsen de 20 gün hapis cezası yatacaksın…

Vicdani retçi genç arkadaş anında cevabını verdi!

Para cezası ödemeyip 20 gün hapis yatmayı tercih edecekmiş…

Tabi ki paşa gönlü bilir!

Ödeye parayı konu kapanacak ama…

O mücadeleyi seçmiş kendi söylemiyle!

Hapiste neyle mücadele edecekse artık…

Yaptığı elbette siyasi bir şovdur, sonucu hep birlikte göreceğiz artık!

Daha önce de kaleme almıştık…

Zorla güzellik olmaz diye!

Askerlik konusunda da aynı düşüncesindeyiz…

Birisi askere gitmek istemezse istemez!

Zaten zorla birini askere alır da silahla kuşatırsanız kendisini ne orduya ne memlekete faydası olmaz…

12 ay boyunca işkence çeker, çevresindekilere de işken çektirir!

Çünkü adı sakıncalı askere çıkar…

Kendi huzuru da olmaz diğer asker arkadaşlarının da!

Ama işte gelin görün ki vicdani ret deyip askerlik yapmak istememek de hele de siyasi nedenlere dayanıyorsa ardından sorunları beraberinde getirir…

Zaten bu konuda bir örgütlenme söz konusudur!

Asıl konu da askerliğe karşı çıkmak değil devlete karşı durmak gerekirse de ayaklanmaktır…

İyi de nereye kadar?

İnsanların elbette bir takım hakları olabilir una da saygı duyarız ama…

Devletin de bir takım hakları olduğunu da unutmamak şartıyla!

Dünyanın bir çok ülkesinde var u uygulama…

İnsanlara vicdani ret hakkını vermiş de!

Öyle askere gitmeyip de ense yapma hakları değil bunlar…

Madem ki askere gitmek istemiyorsun o zaman devlete hizmet edeceksin!

Çeşitli devlet kademelerinde…

Askerlik süresinden daha fazla!

Zira bir genç askerlik süresince nöbet tutup, eğitim alıp vatani görevini yerine getiriyorsa senin de bu vatana bir hizmetin geçecek…

Hem de askerlik süresinden daha fazla bir süre!

AB ülkelerinde uygulama böyle…

Madem ki AB standartları, askerlik hizmeti yoksa vatana hizmet var!

Yok onu da kabul etmeyip vatana hizmet de etmek istemezsen o zaman yasalar ne derse odur…

İşler daha fazla çığırından çıkmadan bu konular artık masaya yatırılmalıdır…

Kavgasız, dövüşsüz, kimse vatan haini filan ilan edilmeden!

Bunun başka yolları da var aslında…

Ona da yine bir çok ülkede olan profesyonel askerlik deniliyor!

Aynen devlet memuru gibi…

İşin de gücün de askerlik olacak ama uzman olarak!

Hem askerlik yapacaksın hem de vatana hizmet…

Bunun da karşılığını maddi olarak yine devletten alacaksın!

Gençler için de iyi bir istihdam kapısı açılmış olacak…

Sonuçta birileri istemiyor diye askerlik tarihe karışmaz!

Dolayısıyla da askerliğe siyasi nedenlerden dolayı karşı çıkanların da elindeki malzemeyi almış olursun…

Uzlaşıyla her şeyin bir çözüm yolu mutlak bulunur!

Lefkoşa’nın göletleri…

Bereketli yağmurlar özellikle tarımla uğraşanlar için sevindirici de…

Yaşanan genç ölümler ve zarar ziyan da işin diğer yüzü!

Lefkoşa’da bundan fazlasıyla nasibini alıyor…

Bazı bölgelerde gölcükler oluşmaya başladı, yollar günlerce kapanıyor!

Bu arada LTB ekipleri geçmiş yıllarda sokakta daha fazla görülürdü…

Sanki de bu sene artık çalışan eksikliği filan mı onu bilemeyiz ama ne gelen oluyor ne de giden!

İşte Göçmenköy’de bu göletlerden sadece bir tanesi…

Sadece Merak İşte?

Çanakkale Ortaokulu’nun vizesi var mı?

Çanakkale Ortaokulu Müdür ile Bakanlık arasındaki vize tartışması…

Bakanlık spor salonunun vizesi yok gerekçesiyle TC’den gelen 175 Bin TL’lik yardımın geri gitmesini sağladı!

Vize yoksa para da yok yani…

Sıkıntılı bir sürtüşme var burada aslında!

Ve günün sorusu;

Hadi spor salonunun vizesi yok…

Peki ya okul binasının var mı?

Hadi bakalım yıkın okulu!

Güvenlik ne işe yarar?

Lefkoşa Devlet Hastanesi acil servisinde bir hemşirenin tokat yemesi…

Tam bir kepazelik doğrusu!

Hastalara şifa dağıtan hemşirenin darp edilmesi tamamen insanlık dışı da…

Peki hastanenin güvenlik görevlileri o sırada armut mu topluyormuş!

Koyuyorlar tecrübesiz, uzman olmayanları girişe, hemşireler de dayak yer hekimler de…

Milli Piyangoya güvenelim mi?

Milli Piyangonun bu yılki büyük ikramiyesi öyle büyüktü ki hepimiz birer tane olsun bu biletlerden…

Zira 70 Milyon TL insanı çıldırtacak bir rakam!

Tabi ki kazanan çok az kaybeden çok olunca o meşhur görüntüler yine çıktı ortaya…

Bu işlerde bir üçkağıt var mı?

Dönen topların ardındaki adam orada ne yapıyordu?

Güvenelim mi yoksa güvenmeyelim mi?

Yeni okullar ne oldu?

Bildiğimiz kadarıyla Girne’ye bu eğitim yılında yeni okullar yapılıp bir rahatlama olacaktı…

Şimdiye kadar bu konuda bir gelişme yok!

Aksine bakanlık artık iş insanlarına çağrıda bulunup okul binası yapımında bulunulmasını istiyor…

Tabi ki kaynak meselesi anlarız ama…

Verilen sözleri de unutmuş değiliz hatırlatalım istedik!

MESAJ KUTUSU

Sayın Abdullah YILDIZ, bu ülke yasaları eğer onay veriyorsa ve belirli yükümlülükleri yerine getirip dernek kurmanıza bir şey diyemeyiz ama bu ülkenin insanlarını tehdit etmek de neyin nesi? Bu arada dernekler toplumu ayrıştırmak için mi kuruluyor günümüzde?

Sayın Mustafa AKINCI, Saray’ın basın bürosu yine teklemeye başladı ve basın bildirilerini gönderirken hassasiyeti unutur oldular. Acaba diyoruz işleri çok mu ağır geliyor dersiniz? Öyleyse biraz takviye yapın deriz!

Sayın Tufan ERHÜRMAN, dün askeri mahkemenin verdiği vicdani ret konusundaki kararda da görüldüğü üzeri siz ve yardımcınız yine suçlu ilan edildi. Konuyla ilgili kamuoyuna detaylı açıklama yapmanız bekleniyor!

Sayın Fikret ÇAVUŞOĞLU, Başbakanlık Denetleme Kurulu’nun CAS raporunun yayınlanmasından sonra size de cevap hakkı doğmuş oldu. Kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesi için bir açıklama lütfen!

Sayın Erkut ŞAHALİ, Türkiye’de artık bütün okullarda kantinlerde satılan ürünler sıkı disipline sokuluyor.Öğrencilerin sağlığı açısından bu konuna sizin de inisiyatif üstlenip ürünleri denetlemeniz bekleniyor.

Sayın Ersin TATAR, parti ve bölge ziyaretlerinde içki masalarında poz vermeniz parti tabanı tarafından hoş karşılanmamaya başladı. Geleceğin başbakan adayı olarak bu konularda daha titiz olmanız ve hassasiyet göstermeniz isteniyor.

Sayın Tolga ATAKAN, yaşanan sel felaketinden bile sanırız dersimizi almamış olsak gerek ki ciklos ve boğaz piknik alanı önündeki yol geceleri zifiri karanlık ve aydınlanma ışıkları ne yazık ki yanmıyor. Bu konuda talimatınız bekleniyor!

Sayın İbrahim BENTER, Vakıflar İdaresi’nin yaptığı yardımları paralı ilanlarla kamuoyuna reklam etmek çok da şık gözükmüyor. Bunları bir basın toplantısıyla pek ala ki kamuoyuna duyurabilirdiniz değil mi?

Sayın Serdar DENKTAŞ, yüzde 30’luk yeni yıl zammını resmen tek başınıza göğüslediniz. Diğer ortaklardan bu konuda ses seda çıkmıyor. Bunun siyasi götürüsü de sizin başınızda patlayacak gibi görülüyor değil mi?

Sayın Behiç ÖZTÜRK, siz makama oturur oturmaz gerçek bir hukuk dersi verdiniz ama belli ki bazıları bunu çok da beğenmedi. Dosyaları çok kısa zamanda tamamlayın ki kafalarda tek bir soru işareti bile kalmasın, suçlu olanlar da cezasını çeksin!

Sayın Necdet OSAM, DAÜ gibi dev bir üniversite sel mağdurları için sadece 13 Bin TL gibi gülünç bir para topluyorsa hele de bir de bunu reklamını yapıp haberi gazetelere servis yapıyorsa çok düşündürücüdür deriz!

Sayın Osman KORAHAN, Dome konusunda makamınıza çeşitli suçlamalarda bulunulmasına rağmen yetkiler konusunda hala bir açıklama yapmayı düşünmüyor musunuz? Bilirsiniz biz de konuşanlar değil susanlar hem sorumlu tutulur…

Sayın Doğan ŞAHALİ, eski sağlığınıza hızlı bir şekilde kavuşmaya başladığınızı memnuniyetle öğrendik. Madem ki yüzünüze renk geldi ve kilolar alınmaya başladı Allah’tan daha ne isteyelim ki? Gelmiş ve geçmiş olsun artık…

Sayın Salih KAYIM, Res-Bir Başkanı olarak restoranlarda sigara bölümlerine yeni düzenlemeler getirilmesi yönündeki açıklamalarınız meslektaşlarınız tarafından memnuniyetle karşılandı, demek ki göreve doğru yolda başladınız değil mi?

Sayın Kartal HARMAN, bazı meslektaşlar artık haftanın bir günü ruh çağırma seanslarını düzenlemek istediklerini ve grup başının da siz olmanızı istiyorlar. Böyle yeteneklerinizin olduğunu bilmiyorduk doğrusu, heyecanla beklemedeyiz artık!