HER KAPIDA BAŞKA UYGULAMA…

Nabza göre şerbet verme hususunda oldukça uzmanlaşmış bir devlet yönetim sistemimiz olduğu aşikâr.

1 Temmuz gündemi darmadağın ederken, halktan yükselen seslere göre davranmayı sürdüren hükümet yine hatalar yapmaya çok açık bir görüntü sergiliyor.

Hal böyle olunca bugün alınan bir karar, yarın başka bir karara dönüştürülebiliyor. Kararın uygulanmasının sakıncasını fark edenler oluncada karar değişikliği uygulamanın ardından yapılarak kılıf uydurulabiliyor.

Bu sadece PCR testleri, pandemi süreci veya Covid-19’a göre değil, pek çok konuda, eskiden beri böyle davranıldığını biliyoruz. Hatta bazı durumlarda kişilere göre bile değiştirilebilenkararlar ve uygulamalar olduğunu biliyoruz. Bazen de aşırı yoruma açık bırakılan tüzük veya yasa maddeleri karşımıza çıkabiliyor. Yorumlar çeşitli kesimlerin eleştirileri ile gündemin çalkalanmasına neden oluyor mesela!

***

Şimdilerde akıl karıştıran şeylerin sayısında daha da çok artış var. Öyle ki pandemi nedeniyle ortaya atılan sınır geçişlerindeki PCR testi tartışmaları farklı boyutlara göre değişiklik gösteriyor.Akılları karıştıran, hatta sınır kapılarında gerginlik yaratan ve besbelli yaratmaya devam edecek uygulamalara gebe kalınıyor…

Örneğin geçiş ve dönüşler için Güney Kıbrıs ile belli ki uzlaşmaya varılmış ve birbirimizin test sonuçlarını kabul etme kararını belli bir noktaya bağlamışız. Oysa başka bir karara göre de Türkiye’den yurdumuza gelecek olanlardan son 72 saat içinde yapılmış bir PCR’a karşılık adaya girişlerde de testlerinin yapılması karara bağlanmış.

Oysa biliniyor ki hızlı test PCR’ın etkin kullanımı için değerli, tek başına çok anlamlı değil…

Buradaki asıl maksat nedir? Çünkü dümdüz bakıldığında, burada, iş yapar görünüp, ilgisiz anılmamak algısı oldukça fazla…

Daha da ileri gidiyorum:PCR’ın Türkiye’de yapılmış olması zaruri mi, yoksa Türkiye dışından da tetkik sonucu kabul edilecek mi?

Tüm testlerin etik değerlere göre kesin sonuç kabul edilip edilmemesi, yani karşıdaki ülkeye koşulsuz güven çok önemli…

Sahi “seyahatin başlangıç noktası Türkiye mi yoksa değil mi?” sorusunun cevabını kimden ve nasıl alabileceğimiz ne kadar önemli ondan da emin olamadığımızdan; artık bir bilim kurulumuz da olmadığından vay halimize…

Türkiye Cumhuriyeti ile aramızdaki uygulamada asıl neden Türkiye’ye yurt dışından gelen birilerinin de adaya Türkiye üzerinden girmesi endişesi mi? Eğer öyle ise iyice anlamamız lazım. Anlamadan bunu yapma çabamız, altında başka nedenler aramamıza yol açabilir. Siz de öyle düşünmüyor musunuz?

Peki PCR bazen 5-6 defaya varan hatalı sonuçlarla da tetkiklerin güvenirliğini sorgulattırmıyor muydu?

Ya sınır kapısında testler yapılana ve test sonuçları alınıncaya kadar geçecek süredeki yığılma ve bundan kaynaklanacak olası olumsuz sonuçlar ile ilgili nasıl önlemler düşünülüyor acaba?

Yine birçok soru var aklımda.

Tamam biliyorum yine akıl karıştırıp, kendi aklımı da karıştırıyorum. İşim gücüm bu zaten.

***

Açık açık net fikrim:

Sürekli dönüştürülen ve takibini yapamayacağımız kararlar alarak akılları bulandırmaktansa, üstüne üstlük memlekette ve özellikle de dostlukla bütünleşmiş meclisimizde gerginlik yaratmaktansa salıverelim gitsin.

Acı patlıcanı kırağı çalmaz. Hem biz kendi kendini koruyabilen bilinçli ve şanslı bir toplum değil miyiz?

Bir şey olursa muhakkak arkamızda olacak birileri var ki…

Dr. Çiğdem DÜRÜST