Neredeyse son 5 yıldır, özellikle son 5 yıldır, aralıksız her gün gazetelerin belli sayfaları uyuşturucu, uyuşturucudan yakalananlar, memlekete uyuşturucu sokmaya çalışanlarla dolu.

Polisin uyuşturucuya geçit vermediği, uyuşturucu kullanan ve satan herkesin çok ciddi şekilde takip edildiği ve yakalandığı izlenimi yaratılmaya çalışılıyor herhalde. Lakin ne yazık ki 5 yılda bunun kökünü temizlenmediği gibi artarak devam ettiği görüntüsü açıkça gözler önünde.

Bu kadar ciddi bir şekilde uyuşturucu sorunu yaşıyorsak ve polis ile devlet de aynı zamanda bu kadar uyuşturucu ile ilgili her şeyin peşindeyse, neden sorun artarak devam ediyor?

Yoksa bunca haberle bunu sıradanlaştırıyor muyuz?

***

Biliyorum bu sorun, dünyanın sorunu. Biliyorum uyuşturucu milattan öncesinden beri bilinen, kullanılan bir madde. Hayvanlar bile kullanıyor belli içgüdüsel amaçlarla. Günümüzde ticarileşmesiyle ticari bir hale dönüştürülerek alınıp satılan bir metaya çevrildi. İstenmeyen gerekçelerle kullandırtılır oldu. Sorun da bu şekilde başladı işte…

Sorun burada başlıyor. Peşine de bu sebeple düşüyoruz.

İyi de bu kadar peşindeysek ve buna rağmen artış gösteriyorsa ve hepimiz tehdit altındaysak neden daha etkin önlemler alınamıyor? Yasal düzenlemelere rağmen neden bununla ilgili daha etkili politikalar üretilemiyor?

Açıkçası, neden daha gerçekçi bir şekilde bu olayın peşine düşülmüyor?

***

Bu ülkeyi yönetenler var. Bu ülkeyi yasalarla ileriye taşımak için dokunulmaz kuvvetlerle donatılanlar var. Bu ülkenin yürütmesinde, halkın refah seviyesinin artması ve huzurunun katlanarak ilerlemesi için çalıştığını iddia edenler var. Halkın güvenliği, halkın sağlığı, halkın gelişimi için uğraştığını iddia edenler, bununla ilgili kurulan ekipler, devletten bunun için maaş alanlar var.

Bu konuyla ilgilenen pek çok teşkilat varsa neden önüne geçilmiyor?

Bütün bu sorularla aklımıza gelen bir tek gerekçe olduğunu hepimiz biliyoruz:

Uyuşturucuyla mücadele edildiği kadar, uyuşturucudan beslenen kesimlerden nemalanlar devletlerin içine sızmış durumdalar dünyanın her yerinde. Hal böyle olunca el eli yıkar el de döner yüzü yıkar mantığıyla çaresizlik görüntüsü veriliyor tüm dünyada…

Bu nedenle, gerçekten bunun peşinde olunduğu hususunda ikna olamıyoruz işte.

***

Her sabah gazeteleri açtığımda tutuklu ve tutuksuz yargılanacak, yeni yakalanmış ya da eskiden beri davası sürmekte olan bir sürü yüzünü gözünü kapatmış, kelepçelenmiş polislerin kollarına ellerine tutunmuş onlarca insan görmek çok mu güzel zannediyorlar.

Çok mu gurur verici buluyoruz sizce bu görüntüleri? Ya da bunları yaşamayı? Çocuklarımızın tehlikeye bu kadar yakın olmasından çok mu keyif alıyoruz?

Yaşasın! İşte yine yakalandılar şeklinde düşünüyoruz mu zannediyorlar?

Bilakis korkuyoruz!

Tedirginiz!

Tehlikenin nereden geleceğini bilemiyoruz. Nasıl korunacağını bilemeyen genç bir neslimiz var. Gerçek anlamda hiçbir şey kontrol edemeyen devlet, bunu da kontrol edemiyor.

“Devletin güçsüzlüğünden midir yoksa kontrol altına almanın gereksizliğini düşünmesinden midir; hatta belki devlet içerisinde bazı kesimlerin hem de yetkili bazı kesimlerin bunun önlemlerinin alınmasının kendilerine birtakım zararı dokunması ihtimalinden midir?” sorusunu kendimize yüzlerce kez sormaktan bıkmıyoruz. Korktuğumuz cevap “Evet”!

Çünkü eğer öyleyse, asla önü alınamayacak.

Fakat bir başka korktuğumuz cevap daha var. Her şey koca bir şovdan ibaret. Ve aslında devletin gücü bunlara yetmiyor. Gerçek anlamda yetmiyor. Hem de kötü niyetli hiçbiri olmadığı halde, ki bu da oldukça endişe veren bir durum değil midir sizce de?

Dün şöyle bir gazetelere göz atınca ne diyeceğimi bilemedim ve bu bilemez halimi sizinle de aynı karmaşa içinde paylaşmak istedim hepsi bu!

Dr. Çiğdem DÜRÜST