Bakanlar Kurulu toplantısı, HP grup toplantısı nedeniyle 2 saat ertelenmiş.

Bugünlerde İskele emirnamesi ile ilgili hükümette gerginlik yaşandığı düşüncesi sadece bana ait değil herhalde.

Ayrıca şu jet skandalı da cabası…

Kabineyi sallayan bu kriz sonrasında UBP kamu vicdanını rahatlatacak adımı atmaya çalıştığı halde, HP kanadı herhangi bir hamlede bulunmadı.

Yurttaşların söyledikleri düşündükleri ve tartışmaya devam etmeleri hal böyle iken engellenemiyor. Engellenemedikçe de sıkıntı büyüyor aslında.

Daha çok Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik hamleler yaptıkları dikkat çekiyor.

Daha çok çıkarlar çatışıyor görüntüsü veriyorlar.

Bu durum halkta yaşanan onca huzursuzluğa ek olarak bir öfke uyandırıyor ve sıkıntı giderek büyüyor.

Normalde siyaset halkın yaşantısı için kuralların düzenli olarak takip edilebilmesi, huzuru ve refahı artıracak önlemlerin alınarak gülen insanların yaşadığı bir devlet yapısı oluşturulsun diye çalışmalar yapmalı. Gelişmiş ülkelerde, bunun çalışılırken bizde halk işini gücünü bırakmış, acaba siyaset bizimle ilgili daha ne gibi zarar verici kararlar alacak, daha nasıl hayat koşullarımız kötüleştirecek, haklarımızdan acaba neler budanacak gibi düşünmekten, ödediğimiz vergilerin karşılığını alamayışımızdan, ödemesi gerekenlere kıyak vergi afları sağlandığından ve daha birçok eşitsizlik ve adaletsizlikten kaynaklanan sorunların içinden çıkılmaz bir hal için çalışılıyor adeta. Sonuç olarak da gerçekten işler her geçen gün sarpa sarıyor.

Düşünün ki bir gerginlik olmasa, ince hesaplar yapılmasa, zaten zamanı önceden belli olan ve memlekette yaşadığımız bu olağan üstü koşullar nedeniyle önemi daha da artmış olan yürütmenin beyni diyebileceğimiz bakanlar kurulu toplantısının, ertelenme nedeni ya HP içerisinde iflah olmaz bir gerginlik ya da hükümetteki uzlaşılması güç bir pazarlığı akla getiriyor ister istemez!

Ki ikisi de bizler, yani Kıbrıslı Türkler ve KKTC halkı için kötü…

Ne olur ne kalır bilinmez…

Lakin korona bizleri öldüremese de KKTC’nin koşullarının her geçen gün buralara geliyor ve korktuklarımızın bile gerisine taşınıyor olması bizleri öldürecek.

Vergilerimizin karşılığını alamadığımız için ve Devlet üzerine düşenleri çoğu yurttaş için yerine getiremediğinden ölüyorduk. Ve ne acıdır ki ölmeye devam edeceğiz!

Bundan sonra hastane, yol, su, elektrik gıda, temiz bir devre ve sağlıklı bir yaşam gibi temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığı ilkel toplumlardaki gibi hastalık ve yokluktan kırılıp öleceğiz.

O zamanda bağıracak, kavga çıkaracak, mücadele verenler kalmayacağından toplu halde problem ortadan kalkmış olur belki… Ne dersiniz?

Beyler toplanıp toplanıp durun…

Toplandığınız görülsün ki maaş nedenleriniz sorgulanmasın…

Herkes görevinin başında nasılsa öyle değil mi?

Biz ne durumdayız?

Soran yok elbet!

Eğitim ne olacak, sağlık ne olacak, güvenliğimiz ne olacak, memleketteki insanların yaşaması ve gelişiminin önünde engellerin ortadan kaldırılması için ne istiyoruz bilmenize de gerek yok!

Siz gönlünüzce hem çalın hem oynayın işte..

Dr. Çiğdem DÜRÜST