Kıbrıs’ın vazgeçilmez lezzeti hellim…

Bize göre en güzel hellimi Kıbrıslı Türkler yapar. Hele yazın köy hellimi ve karpuz deyince akan sular durur. Mangallarımızın da vazgeçilmezidir hellim.

Bugünlerde hellimin tadı biraz kaçmaya başladı. İsim tescil konusu kafa karışıklıklarına yol açtı…

Hellim tescili ile ilgili karar 1 Ekim 2021 itibarıyla yürürlüğe girecek. Süreç, kararın Nisan ayında AB Resmî Gazetesinde yayınlanmasıyla tamamlanacak; karar 1 Ekim 2021 itibarıyla yürürlüğe girecek. Yani bu kararın tam anlamıyla ne anlama geldiği tartışmalı.

İngiltere’ye, Ortadoğu’ya ve Türkiye’ye hellim satıyoruz hâlihazırda. PekiHellim ürününün, Avrupa Komisyonu’nun Menşei Korumalı Ürünler kütüğüne kabulü ne işimize yarayacak!

Birçok konuda olduğu gibi bunda da yine ikiye bölündük maalesef. Bir tarafta bayram havası bir tarafta endişe hakim.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ‘hellim konusunda resmen oyuna geldik’ diyor ve tezini şöyle savunuyor:

“Rumun tayin edeceği bir mekanizma Kıbrıslı Türk hellim üreticisini denetleyecek. Bunu kabul etmek ne demek? Benim ürünümün Rumun tayin edeceği birileri tarafından denetlenmesi, ‘tamamdır’ derse satılması… Bu kabul edilebilir değil.”

Bakan Ertuğruloğlu, ‘Fransızların, Almanların, İtalyanların, Hollandalıların… Bunların hellim düşkünü olduklarını duymadım bugüne kadar’ diyerek AB’ye hellim satacağımıza inanmadığını da ima ediyor.

Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı “AB, hellim konusunda jest değil emrivaki yaptı” diyor…

Haklılar mı?

Buna gelin siz karar verin…

Hellim tescili konusuna temkinli yaklaşan kesim şöyle diyor;

AB, bizi Kıbrıs Rum devletinin bir toplumu olarak görüyor. Hellimin denetim ve kontrolünü bağımsız bir kuruluş değil de Rumlar yaparsa mevcut pazarlarımızı da kaybedeceğiz. Yani İngiltere’ye, Orta Doğuya hellim satarken Rum devletinin insafına kalacağız. Bu şu anlama geliyor, yağmurdan kaçarken doluya tutulabiliriz…

Öte yandan bağımsız bir kuruluş dünyaya satacağımız hellimi denetlerken bazı kriterler de istiyor.

Bunlardan birisi hellim yapılırken kullanılacak küçükbaş hayvan sütü ve bunun gibi bazı detaylar...

Bu standardı yakalamak için biraz gayret de gerekiyor.

İhtiyaç halinde süt ihracı için adresler de belli. Türkiye’den bu alışverişi yapmamıza izin yok.

Sadece AB ülkelerinden süt alabiliriz…

Peki, hellim konusunda ‘oyuna geldik’ görüşüne katılmayanlar ne diyor?

“Kültürel ürünlerimizin en önemlisi olan Hellim’in AB’de tescil edilmesi ve eş zamanlı olarak Yeşil Hat Tüzüğü kapsamına alınması, sürdürülebilir ekonomik kalkınma adına tarihi öneme sahip bir gelişmedir”

Bu açıklama da Fikri Toros’a ait.

CTP Milletvekili Toros, eski Ticaret Odası Başkanı bunu da hatırlatalım.

Yani bu konulara uzak bir isim değil.

Toros, ‘hellim ürünümüzün, 500 milyonluk AB pazarına erişmesinin önü açılmıştır’ diyor ve on binlerce vatandaşımızın geçim kaynağı olan hellimin AB topraklarında satılacağını müjdeliyor.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Nazım Çavuşoğlu da gerek hellimin coğrafi işaret tescili gerekse AB gıda güvenliği standartlarına ulaştırılması ile ilgili gerekli sorumluluğu üzerimize alırız diyor.

Çavuşoğlu açıkçası güven veriyor, bize düşen görev neyse yapmaya hazırız diyor…

Şimdi bu açıklamalar ışığında yorum sizlere ait…

Hellim konusunda resmen oyuna mı geldik, yoksa 500 milyon Avrupalı hellimimizi almak için sıraya mı girecek?

Ve aklımıza takılan bir konu daha..

Şayet oyuna getirildiysek;

Biz, Rumlar tarafından ve AB tarafından hellim konusunda oyuna getirileceğimizi bilmiyor muyduk?

Bu oyuna neden düştük?

AB ve Rum tarafı bizim hellimimizi zorla mı tescil etti…

Hellim konusunda da ikiye bölündük tadı hayli kaçmaya başladı!

En üzüldüğümüz nokta da budur zaten…

MESAJ KUTUSU

Sayın Kemal Deniz DANA, bugünlerde bazı kooperatif şirketlerinin müdürlerini görevden alarak yenilerini atayacağınız konuşulmaya başlandı. Eğer yolsuzluk ve hırsızlık varsa kesinlikle hiç gecikmeyin. Yeter ki belge ve bilgileri kamuoyuyla paylaşın ki kamuoyu desteği de yanınızda olsun…

Sayın Reşat DEĞİRMENCİ, Tarım Dairesi Müdürü olarak bakanlığın izin verdiği bazı haşere ilaçlarının kanser nedeni olduklarını biliyor muydunuz? Kanser haftasını idrak ettiğimiz bu günlerde kanser vakaları korkutucu düzeye ulaştı aman vatandaşın sağlığını yakından ilgilendiren konuyu yabana atmayın olur mu?

Sayın Ahmet ARKIN, kapalı dönemde bile devletin vergi peşinde koştuğu bir dönemde kendilerinin haklarını koruyamadığınızı düşünen bazı işletmeler artık bardağın taştığını belirten mesajlar göndermeye başladı. Gazetelere verdiğiniz paralı ilanların bu konuda hiçbir işe yaramadığını düşündüklerini ifade ediyorlar!

Sayın Tahsin ERTUĞRULOĞLU, uzun bir ara ve dinlenme döneminden sonra çizmeleri bir kez daha giyerek memleket meselelerine dönmeniz dikkatlerden kaçmıyor. Bu arada bazıları dağa çıkıp çıkmama konusunda sorular yöneltmeye başladılar. Acaba ne demek istiyorlar dersiniz!

Sayın Ali ÇAYGÜR, bir sendika başkanı sizin müsteşarlık döneminizde 7 bin 500 aşının kaybolduğunu hatta bunların hemen hepsinin arka kapıdan merkezlere girenlerin torpilli olduğunu iddia etti. Bu konuda bir açıklama yapmayı düşünür müydünüz?

Sayın Salih KAYIM, yemek üretimi konusunda çok ciddi şirketler de çok yakında fabrika temellerini atmak için artık gün sayıyorlar. Yakında sektörde büyük rekabet başlayacağı konuşuluyor, hazırlıklı olmakta yarar görüyoruz…

Sayın Dursun OĞUZ, ayın ilk 20 günü gayet huzur ve rahat içinde olduğunuz ancak bundan sonraki günlerde üzerinize resmen bir karabasan bastığı ve bunalıma girdiğiniz konuşuluyor…Bakalım bu kadar baskı ve strese daha ne kadar dayanacaksınız!

Sayın Emrullah TURANLI, Yeni Girne Hastanesi’nin ihalesinin iptalinden sonra bu ihalenin sizin şirkete kalabileceği yönünde ihbarlar gelmeye başladı. Bizimkiler artık oturup kendi kaderlerine ağlasınlar zira kendileri edip kendileri bulacaklar gibi geliyor bize…

Sayın Burhan ERASLAN, pek kıymetli babanızın vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhuma Tanrı’dan rahmet size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip etsin…

Sayın Nidai GÜNGÖRDÜ, restoranların özel bir şirket tarafından değil de yetkili olan belediyeler tarafından denetlenmesi gerektiği yönündeki uyarınıza diğer belediyelerden de destek geldi. Bu konuda Belediyeler Birliği’nin sessiz kalması biraz manidar değil mi?