Hayat pahalılığı ödeneği Kamu Görevlileri Yasası 25. maddesine göre düzenlenerek ödenmekte olan bir haktır.

Kararname ile yasaya aykırı şekilde keyfi düzenleme yapılması bu sebeple kabul edilemez.

Meclisin toplanması ile yasal değişiklik yapılması durumunda bu türden değişiklikler yapılabilir.
Kaldı ki özel sektörde işverenin iki dudağı arasında olan sosyal güvenlik ve çalışma hakları ile ilgili kurallardan şikâyet ederek bunların düzenlenmesinde gerekli otoriteyi sağlayamayan devletin kendisi de hak ve menfaatlerden kopuk, adil bir çalışma yaşamından uzak bir yapı kurgulamaya çalışırsa o zaman bunun altında başka bir bit yeniği aramak galiba hata olmaz.

Bit yeniğinin ucunun da her sene, iki yılda ve 5 yılda bir düzenlenen kalkınma paketleri ve Türkiye ile aramızdaki protokollerde kamu görevlisinin haklarına da göz diken anlayışında arayarak işe başlamak hiçtendir.

***

Mecliste, bu hakkı kamu görevlilerinden keyfi bir şekilde almak için hangi vekillerin oy kullanacağını merak içinde bekliyoruz. Bunların Kıbrıslıtürklere hizmet etmek maksadıyla değil farklı amaçlarla o mecliste durduklarının ispatlı şahitli sonuçlarını göreceğiz esasında.

Mesela bu kişilerin devlete vergisini ödemeyen iş insanlarının ya da kazancını eksik beyan edenlerin korunması için çalıştıklarını anlayacağız.

Mesela bu kişilerin kamu görevlilerine yönelik bir hırs ve düşmanlık içinde olduklarını anlayacağız.

Mesela bu kişilerin bizim meclisimize dayatıldığını düşündüğümüz fikir, görüş ve düzenlemelerin halkımızla ve toplumumuzla uyumlu olup olmadığını düşünmeksizin uygulanmasına önayak olarak başka yerlere hizmet ettiklerini düşüneceğiz.

Ekonomik olarak her geçen gün toplumu daha zor koşullara sürükleyen anlayışlarla yönetilerek beceriksiz bir şekilde devleti yönettiğini iddia edenlerin artık yasaları da takmayarak her şeyi kılıfına nasılsa uyduracaklarını alenen gösterir bir anlayışla hareket etmeleri halkın sabrını taşırıyor.

Dün hastanelerde ve Ercan’da, Perşembe’den itibaren de kamuda hizmetin durdurulmasına yönelik grevler yapacaklar. Bu şekilde hayatın yaşanamaz hale gelen her türlü güçlüğüne zaten pahalılıktan kaynaklanan güçlüklerle daha da zorluk yaşatılmasına neden olan bu karar adil olmayan vergi dağılımını düzeltmek ve devletin toplayamadığı vergilerini kamu görevlisi ve emeklinin boyuna asmak gibi beceriksiz bir düzenleme ile aşmaya çalışmasından başka bir şey değildir.

***

Bıçağın her anlamda kemiğe dayandığı bir dönemde, gelir dağılımının asla adil olmadığı bir ülkede tüm yükü kamu görevlilerine ve emekliler ile devletten gelir sağlayanlara yüklemenin nasıl bir mantığı olduğunu sorgulamalı, bunun tek yönteminin bordro mahkumlarının mahkumiyetlerini ağırlaştırmak olup olmadığını anlamaya çalışmalıyız.

Siz ülkedeki yaşam koşullarını iyileştirmek adına adaleti bozarak yapıyorsanız bence bunun adı ne yönetmek ne de halkından yana olmak demek değildir.

Kötü yönetildiğini belli etmemek için hayatı iyileştirecek önlemler yerine herkesin yaşam koşullarını kötüleştirmeyi bir çözüm gibi göstererek nereye varabileceğinizi düşünüyorsunuz?

Halk aptal değildir!

Verilen hiçbir sözün tutulmadığı, hayat koşullarının iyileştirileceğine, aşılamanın yapılacağına, yurdumuzun daha yaşanılası bir ülke olacağının söylenmesine, döviz artışından halkın olumsuzetkilerden mümkün olduğunca az zarar görmesi yönünde önlemler alınacağı yönündeki söylemlere inat her şeyi çıkmaza sürükleyenlerin artık gerçekten gitmeleri, onlara çanak tutanların da bir daha bizlerden oy istememeleri şarttır.

Memleket yönettiğin zannedenler aslında kendi evlerini bile yönetmekten aciz, başkalarından çalarak yaşamalarını sürdürmeyi alışkanlık haline getirmenin bir değişik uygulaması olduğu unutulmamalıdır.

Unutmayın, kamu maliyesini rahatlatmanın ilk yolu kamu görevlisinin ve emeklinin gelirinden kesmek değildir!

Unutmadık ki, kamudan gelir elde edenlerden kesilen hiçbir kuruş özel sektöre gitmiyor. Çoğu zaman belli kişi ya da zümrelerin şahsi çıkarlarına gidiyor. Torpille yapılan istihdamlara ve üçlü kararnameler ile yeni atamalara gidiyor!

Dr. Çiğdem DÜRÜST