Bunun daha ötesi sanırım savaş zamanlarında ancak yaşanır.

Çatısı akıtıyor Betonları çatlamış.Sıva ve boyaları dökülüyor.

Her yağmurda sel basıyor.

Bütün koğuşlar hınca hınç dolu.

Tuvaletler temiz gibi görünsede artık göz boyamaktan öte gitmiyor.

Her yer pas.

Hastalar koğuşlarda yer açılsın diye koridorlarda ortalık yerde bekliyor.

Yoğun bakıma çıkarılması gereken hastalarla çöpler ayni asansörden çıkarılıyor.

Yoğun bakımda hasta uyansada koğuşta yer açılması için bekletiliyor.Uyutuluyor.

Hastası hakkında bilgi almak isteyen arasında bulsun bulabilirse sorumlu hekimi.Doktorda kalmaz  bu mezbelelik yerde.

Yüzler asık.

Refakatçi olmazsa hasta Allaha emanet.3 günü zor çıkarır.Hemşire görevim değil diyor.

Koridorlar Özbek ,Kazak, Taivanlı hasta refakatçileri ile  dolu.Yanıbaşımızdaki Güney Kıbrısta  ve mesela İngilteredede öylemi diye düşünmeden edemiyor insan.

 Cenazesini almak için geleni morg tam bir korku odası gibi karşılıyor.

 ve Recep Akdağ Lefkoşaya küçük bir kasaba büyüklüğünde şehir Hastahanesi yapılması diğer Hastahanelerinde iyileştirilmesi   için teklifte bulunmuş.

Bizden hala ses yok.2018 de Kıbrıs Türk halkı buna mahkum.

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir misali.

Umarım Allah Değerli Bakanlarımızı , Milletvekillerimizi vede yakınlarını bu mezbelelik yere  düşürmez.