Devir değişti.

Yaklaşımlar da.

Nasıl sağlık ticarete dönüştüğünde ‘’hekim’’ e ‘’doktor’’ denildi, ‘’hastaya’’ da ‘’müşteri’’ gözü ile bakıldı ise; eğitimde de öğrenci ‘’gelir kaynağı’’, öğretmen ise ‘’işçi’’ oluverdi.

Sene 1985.

Aile memur olunca, Kırşehir’den Konya’ya tayin olduk.

İlkokul 5. sınıfa başlayacağım.

O yıllarda, sayıları sanırım 12 kadar olan Anadolu Liseleri için giriş sınavlarına hazırlık telaşı vardı.

Yeni bir okula başlayacak, hemen ardından da sınavlara hazırlanacaktım.

Kayıt günü okula gittik.

Babam müdürün odasında idi. Bir şeyler konuştular. O gün kaydım yapılamadı.

Ertesi gün gittiğimizde kaydım yapılmıştı.

Ne olduğunu anlamamıştım.

Eve gittiğimizde, annem ile babam aralarında konuşurken öğrendim.

Okulda üç tane beşinci sınıf vardı.

Öğretmenler, Anadolu Lisesi’ne öğrencilerini hazırlıyorlardı. Meğer hepsinin de amacı, en çok öğrenciyi kazandıran öğretmen olmakmış.

Benim yeni geldiğimi duyan öğretmenler arasında, ‘’taşradan geldi, başarımızı düşürecek’’ sözü dolaşmış.

Bir öğretmen, Okta Tolay, aralarındaki konuşmayı duyunca sitem ederek beni sınıfına kaydettirmiş.

Okta Tolay, hanımefendiliğini öğretmenlikle taçlandırmış nurlu insandı.

Hakim eşi idi.

Okulun en yaşlı öğretmenlerindendi.

Parada, malda, mülkte gözü yoktu.

Atatürk öğretmeni idi.

Beni sınıftaki sırama kendi elleri ile oturtturup, tek tek tanıştırdı arkadaşlarımla.

Hiç uyum sorunu yaşamamıştım sayesinde.

Anadolu Lisesi’ne hazırlıkta seviyemi ölçtü hemen.

Cumartesi günü, okulun anaokulunda ücretsiz hazırlık dersi veriyordu.

Beni de çağırdı.

Kısa sürede çok mesafe kat ettim.

Hem sınava hazırlanırken, hem de insan ilişkilerini öğrenirken.

O sene 136 kişi alınacaktı, 17. sırada kazandım.

Soluğu yanında aldım.

‘’Sizler geleceğimizsiniz, daha iyilerini göreceksiniz’’ dedi.

Zaman zaman yaptığım ziyaretlerin haricinde, karnemi aldığım zaman ilk gittiğim yerdi birkaç arkadaşımla beraber.

Hepimizi tebrik eder, gururlandırırken, daha iyi olabileceğimizi de mutlaka aklımızın bir köşesine yerleştirirdi.

Yüzünden nur hiç eksik olmadı.

Ve geldiği bir gün, Allah’a kavuştu…

Bugün öğretmenler günü.

Öğretmenliğin tanımı anlatılmaz.

Yaşanarak hissedilir.

Ülkemizde öğretmen dediğimizde hem geçmişi hem de son zamanlarda okuduğumuz haberleri, şahit olduğumuz olayları hatırlıyorum.

Öğretmenlik mesleğinin içinde bulunduğu durumu düşünüyorum.

Sadece susuyorum…

Andını vicdanında içmiş,

İlmi, irfanı, ahlakı rehber edinmiş,

Kendisini toplumun harcı bilmiş,

Her öğretmenin gününü kutluyor,

Yaşı ne olursa olsunnurluve onurluellerinden öpüyorum…

İletişim: 0542-8529899