Ve dün, 31 Ekim 2020 Cumartesi günü, UBP’nin yeni genel başkanını belirlemesi için karar alındı.

Şimdi gözler adaylarda. Eğer aday tek olmazsa…

Bu adaylar sıradan adaylar olmayacak.

Çünkü yüksek olasılıklı olağanüstü genel seçime kadar bu kişi aynı zamanda Başbakan olacak. Açıkçası, olur da seçimden vaz geçilirse, yeni bir hükümetle 2022’ye kadar devam edecek bir başbakandan bahsediyoruz.

Bu durumda, UBP 31 Ekim’de Başbakan’ı belirleyecek…

Bunlarla birlikte Eroğlu sonrası İrsen Küçük, devamında Özgürgün ve Ersin Tatar dönemlerini geçiren UBP’nin bambaşka bir kişinin, bambaşka bir mizacın otoritesine alışması gerekecek.

Yepyeni ekibi ve yepyeni fikirleri ile bambaşka bir UBP anlamına da gelebilir bu durum.

Yepyeni ve bambaşka demek, yepyenimüsteşarlar ve eski müsteşarların yer değişikliği demek olabilir mesela. Yepyeni üçlü kararnamelerle gelecek yeni bir yürütme anlayışı demek.

Yeni bir kamu hizmeti anlayışı bile demek olabilir bu durum…

Hükümet ortağı Halkın Partisi’nin durumundan emin olmamakla birlikte, hükümetin devamı ve Kudret Özersay’ın Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı özel temsilcisi olarak devamı olasılığı hala var. Çünkü herhangi bir resmi istifa olmamıştı.

CTP ve TDP bu tabloda yok!

YDP ve DP dahil edilebilir. Onca desteğin bir ödüle ihtiyacı var ne de olsa…

Sahi, fısıltılar gerçekse ve HP’den istifalar olacak, bağımsız vekiller ortaya çıkacak ve hükümet bağımsızların desteğini de alacaksa KKTC siyaseti yeni bir imaj denemiş olacak.

Bağımsız vekillerden de bakanlar olabilir mi?

Neden olmasın!

Bir uyum yakalanırsa, oyun satranç gibi gayet uyumlu bir şekilde oynanmış olur.

Hatta kimbilir belki de KKTC tarihinde ilk defa 5 yılı bulan bir seçim süreci yaşanmış, erken ya da olağanüstü seçim gerçekleşmemiş olur.

Anavatan ile… Şu an eksik bir şey var mı ki?

***

UBP 3. Kez saraya Cumhurbaşkanı seçtirdi.

Denktaş’ın rekoruna daha var ama Tatar ikinci kez sarayda kalır mı, kalmaz mı alışılageldiği üzere Parti içindeki elini orada tutmaya çalışır mı, çalışmaz mı bilinmez!

Eğer öyle olursa geçmişte Denktaş dönemi kapandığı gibi, bir Eroğlu devri de kapanabilir UBP’de…

Anlayacağınız bu çok büyük değişimlere gebe bir süreç KKTC siyaseti açısından. Değişimin tek aranmaması gereken nokta, TC ile ilişkiler olmalı bu süreçte…

***

Yalnız formül ne olursa olsun, Tatar’ı can-ı gönülden saraya gönderenler olduğu gibi partiden hızlıca gitsin ve yolları açılsın diye gönderenler de olabilir. Bunlar daha temkinli olacaklar bu süreçte.

Ve bu mozaik toparlanıp büyük resim mi oluşturacak yoksa ayrık kalıp bütünleşemeyebilecek mi izlemek önemli bu aşamada…

Bilinen ve görülen o ki, Ersin Tatar’ın parti içindeki rakiplerine kucak açması ve bütünleştiriciliği tercih etmesi, kendisinin de partisinin de bu aşamada işine yaramıştır.

İzlemeye devam. Şimdi gözler 31 Ekim’de…

Dr. Çiğdem DÜRÜST