Gençlik, çocukluktan  sonra, yetişkinlikten de önceki  bir evredir. İnsan ömrünün en önemli bir sürecidir. Bu sürecin 13 yaşta başladığı ve 30 yaşta tamamlandığı ifade ediliyor. Daha sonraki süreç olgunluk ve yetişkinlik zamanıdır.

İnsan gençlikte, hareketli ve atik olur. Kendini güçlü ve kuvvetli olarak görür gençler. Bir diğer ifade ile delikanlılık sürecidir bu. Adı üstünde ‘deli kanlı’. Deli kanlı olmak akılsızca işlerin mazereti olamaz. Belki biraz sabırsızlık ve acelecilik söz konusu olur ancak, düşüncesizce hareket daha sonra telafisi zor süreçler yaratır.

Malum bugün gençlik bayramı.  19 mayıs 1919’da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma vapuru ile Samsun’a çıkmıştır. Bu gün itilaf devletlerinin işgaline karşı kurtuluş savaşının başladığı gün kabul edilmektedir. Atatürk bu bayramı Türk gençliğine  armağan etmiştir.

19 Mayıs her yıl Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, ‘Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kutlanmaktadır. Bu günde orta okul ve lise öğrencileri,  sahalarda gösteriler yaparlar. Atatürk anıtları önlerinde de törenler düzenlenir.

Her zaman söylenen, ‘gençlik bir ulusun geleceğidir’. Doğrudur. Yetişen gençlik, gelecekte, ülkenin yöneticisi, iş insanı, öğretmeni ve de her şeyi olacaktır.

Bir ülkenin geleceği olan gençliği en iyi şekilde yetiştirmek gerekir. Bu çok önemlidir. Gençlerin okuması esas olmalı. Ancak onları hayata da hazırlamak gerekir. Bu konuda ailelere ve öğretmenlere önemli görev düşmektedir.

Bazı aileler çocuğu orta okul ve liseye giderken yeterince ilgilenmiyor. Okula gidip çocuğunun hal ve tavırlarını sorgulamazlar. Sadece veli günü giderler. O gün de yoğunluktan  sadece ders notları öğrenilir. Halbuki, çocuğun öğretmenlerine, arkadaşlarına, çevresine ilgisi, sevgisi ve saygısı sorgulanmalıdır.

Sadece harçlık vererek okula göndermek bize düşen görevi yaptığımız anlamına gelmez. Okul girişinde bırakılan öğrencinin aile bireyi oradan uzaklaşınca okula girmeyip başka taraflara gittiğini çok duyduk.

Aile büyükleri zaman zaman okula gidip çocuğunu öğretmenlere sormalıdır.Bunu bilen çocuk daha dikkatli olur ve kendini derslere verir. Herhangi bir sıkıntı varsa da geç olmadan çözülmüş olur.

Ben gerek orta okul gerek lise günlerinde, çocuklarımın okullarına gittim. Hal ve tavırlarını öğrenmeye çalıştım. Veli gününde de öğretmenlere saygısızlık olmasın diye gittim. Velilerin bazılarının, çocuğunun hal ve tavırlarını sormak yerine aldığı ders notunun azlığını hoca ile tartıştıklarına şahit oldum.

Çocuklarımdan birinin durumunu öğrenmek için okula gittiğim bir gün  bir hocam bana yarı şaka, kendinden fazla okula gittiğimi söyledi. Ben de bir baba olarak bunun görevim olduğunu ve de çocuklarımı sevdiğimi söyledim.

Gençlik yıllarının bir evresinin de ergenlik süreci olduğunu unutmamak gerekir. Böyle olunca, derslere karşı ilgi azalabilir. Velinin görevi evladını takip etmek ve bir sıkıntısı varsa bunu atlatması için gerekeni yapmaktır. Bir diğer ifade ile elinden tutarak zor süreci atlatmasına yardımcı olmaktır. Aksi halde bu sıkıntılı evre atlatılamaz. Eğitimi etkiler ve de başarısızlık sonucu okul terk edilir. Gençlerimizin bir çoğunun orta okul veya lise terk olduğunu görürsünüz. Böyle olunca da iş bulmada güçlük çekilir.

Bir de çocuğun hayatını kazanabileceği bir eğitim ve meslek sahibi olmasını hedef almak gerekirken, lise ve üniversite bitirilmesi hedeflenir. Üniversite biter ancak o alanda o kadar mezun var ki iş bulunamaz. Bu nedenle bölüm seçerken dikkat etmek gerekir.

Öğretmenlere de önemli görevler düşmektedir. Öğrencilerini, eğitirken, hayata hazırlamalıdırlar. Ezberden çok uygulamaya önem verilmelidir. Onlara araştırma ve neticede de anlatmaya dayanan ödevler verilmesi yararlı olacaktır. 

Ülkemizin geleceği gençleri yetiştirirken öğretmen ve veli devamlı  temas halinde olmalıdır.

İyi yetiştirilmiş bir gençlik ülkenin geleceğinin güvencesidir. Tüm gençlerin Atatürk’ü anma Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.