Önceki gün bir dost aradı ihbar etti…

19 yaşındaki kızın başına gelenleri!

Yaşadığı dramı aslında…

Beni aramasını söyledim kız da birkaç saat sonra aradı!

Telefonda ki ilk sözleri şu oldu;

“Ben iş istiyorum hem de acilen…”

Onun acil sorunu iş bulmaktı ve bunun için haklı nedenleri vardı ama bizim önceliğimiz de bambaşkaydı!

19 yaşındaki kadının yaşadıkları tam bir faciaydı çünkü…

Ya da bize anlatılanlara göre öyleydi!

Onun için kendisiyle yüz yüz yüze görüşmek istedik…

Başından ne geçtiyse anlatsın diye!

Bu tür konularda bize iki görev birden düşüyor…

Öncelikle insani konular!

Birilerine yardımcı olma iç güdüsü…

Sonra tabi ki gazetecilik!

Ya da bu meslek sayesinde onun derdine derman olabilmek…

Dünkü buluşmada tek istediği bir işti!

Asgari ücrete bir yerlerde çalışmak…

Sonra bir dam altına yerleşmek!

Kendi ayakları üzerinde durabilmek…

Çünkü bunlar olursa 1.5 yaşındaki çocuğu ancak kendisinin olacak!

Yasalar böyle diyor çünkü…

Ortada çocuk var ama baba yok…

O konuda çok derine girmek istemedik, geçmişte ne olduysa olmuş artık!

Ama bir ağabeyi var…

Kendisine tecavüz eden!

Dayak atan bir de baba…

Sokağa atılması!

Çocuğunun elinden alınması…

Bu arada çocuğu elinden alındı çünkü haklı nedenlerle!

İşi yok, gücü yok, ruhsal sağlığı bozuk, cebinde kuruş yok…

Önce onu dinledik!

Sonra da ilgili bakanlık ve daireleri aradık…

Hadi 1.5 yaşındaki çocuk emin ellerde de!

19 yaşında bir kızın cebinde kuruş olmaması, yatacak bir yeri bulunmaması bir de buna geçmişin acıları eklenince insanın içine dert oluyor, endişe yaratıyor…

Birileri araya girmiş ki bunların tümünün isimleri biz de saklı birinin evinde kalması sağlanmış…

Önceki akşam yani!

Adam tabi ki boşuna çağırmamış genç kadını akşam olunca aynen şunu söylemiş;

“Seninle baba gibi sarılıp yatabilir miyiz?”

19 yaşında genç bir kadın sorunlar yumağında boğuşuyor!

Yaşını başını almış sözde babacan biri (ismi bizde saklı) baba şefkati ile sarılıp yatalım diyor…

Kadın evsiz barksız ama bizim gördüğümüz kadar onurlu!

Kendi söylemiyle anında terk etmiş o sözde babacan adamın evini…

Sabaha kadar boş bir binada bir iki saat uyumuş!

Bazı bakanlık ve dairelere telefon açıp kızın durumunu öğrenmek isteyince onun söylemediklerini de öğrendik biz…

Bir kere şunu muhakkak kaydetmek gerek ki gerçekten de bu devletin bazı birimleri işlerini yapıyor, ilgileniyor, sorunlara çözüm üretmek istiyor!

Bu bir kere hoşumuza gitti…

Genç kadın o kadar sorunlu ki devletin kendisine verdiği imkanları da ki bize göre ruhsal sağlığı bozuk olduğu için tepmiş!

Şu anda kafasında tek bir şey var, öncelikle bir iş bulmak…

Sonra bir dam altı!

Ve çocuğunu geri almak…

Şu anki şartlarında kendisine biz de söyledik çocuğunu alması olanaksızdır!

Önce kendi ayakları üzerinde durmak zorundasın diye nasihat ettik…

Sonra da sohbeti sonlandırdık!

Kısaca durum şudur;

19 yaşında 1.5 yaşında çocuğu olan genç bir kadın…

Ailesi Karpaz’da aralarında iletişim yok!

Dayakçı bir baba, tecavüz eden bir ağabey…

Ruh sağlığı tamamen bozuk!

Ve bu satırları yazarken hep tek düşündüğüm şey;

Bu genç kadı dün geceyi nerede ve hangi şartlarda geçirdi?

Bugün, yarın, yarında sonra nerde geçirecek?

Kuşa kurda yem olmaması tamamen mucizelere bağlı…

Kendimize yetebilir miyiz?

Protokol yok…

Kasada para yok!

Maaşlar ödenince artık başarı sayılıyor…

Son günlerde bir de kendimize yetme konusu gündeme gelmeye başladı!

Türkiye’den akış başlamadı ya…

Kendimize yetebiliriz diye aslında siyaset yapıyorlar!

Zaten yapmasalar kendimize yetmek için plan program yapar ve halkın önüne koyarlardı…

Ya da bir referandum!

Kıbrıs Türkü Türkiyesiz ayakta kalabilir mi?

Ya da bunun bedelini ödemeye hazır mı?

Elini taşın altına koymak isteyen kimler?

Bunun da artık tartışılması lazım…

Zira burası bir devlet!

Her konuda alternatifi olmalı, yeri geldi mi de uygulamaya koymalı…

MESAJ KUTUSU

Sayın Derviş EROĞLU, UBP’nin bazı etkinliklerinde yer alırken önünüzden ve arkanızdan konuşulanlara dikkat! Bu sıralar hele de siyasette akla kara karışmış durumda umarız tecrübeniz sayesinde bunarı birbirinden ayırmasını bilirsiniz…

Sayın Soner VEHBİ, bir ağzınızı açıp da eski Sayıştay dosyaları konusunda artık konuşsanız diyoruz. Memlekette yer yerinden oynardı değil mi? Hoş çok da güzel bir amme hizmeti yapmış olurdunuz ama, hadi daha fazla karıştırmayalım isterseniz!

Sayın Filiz BESİM, devletten çürük raporu alıp erken emekli olup maaş çeken bir kadının ne yazık ki yakınına ait bir özel işte maşallah tam randımanlı çalıştığını biliyor muydunuz? Bakanlıktaki çalışanların ağızlarını ararsanız hemen öğrenebilirsiniz…

Sayı Tufan ERHÜRMAN, son günlerde koruma ve polislerin epey yoğunlaştığı dikkatlerden kaçmıyormuş. Hayırdır bilmediğimiz çok özel bir güvenlik sorunu yok değil mi? Elbette tedbiri elden bırakmamak gerekiyor!

Sayın Ali Murat BAŞÇERİ, Türkiye ile protokol meselesi artık yılan hikayesine döndü ve vatandaş kime inanıp inanmamak konusunda hayli zorlanmaya başladı. Bir iki kelime ile şu meseleyi açıklasınız fena da olmayacak gibi görülüyor!

Sayın Emrullah TURANLI, devlet avans verip maaşların ödenmesini sağladınız ama gelin görün ki işte bir türlü bu ülke insanı ve siyasetçisine yaranamadınız! Acaba iletişim yollarında bir tıkanıklık var mı diye düşünmeye başladık doğrusu!

Sayın Menteş GÜNDÜZ, vekil arkadaşlarınız olası bir hükümette bakanlık yarışını çoktan başlattı ama sizde hala bir kıpırdanma görülmüyor. Bu sıralar Başkent ve parti merkezinde çok daha fazla görülmek gibi bir mecburiyetiniz var bizden uyarması!

Sayın Mesut GENÇ, bölge insanının son zamanlarda size fazlasıyla beğeni duyduğunu biliyor muydunuz? Yaptığınız açıklamalar ve duruşunuz ile bir çoğunu epey şaşırttınız, aynen böyle devam edin deriz!

Sayın Mehmet HASGÜLER, sorunlarla boğuşan YÖDAK gibi çok önemli bir kurumda resmen güzel bir denge unsuru haline geldiniz.İşin uzmanı olarak umarız sizden fazlasıyla yararlanmasını bilirler ve bunun da kıymetini anlarlar…

Sayın Remzi GARDİYANOĞLU, eşinizle birlikte yoğun bir şekilde zeytin üreticiliğine soyunduğunuz gözleniyormuş. Hem böylelikle tarlada bahçede ter atmak da iyi gelecektir değil mi? Hayırlara vesile olsun artık…