Ülkemizde COVID-19 taramalarının daha hızlı yapılabilmesi amacıyla, testlerin çok merkezli yapılması ancak sonuçların ise Sağlık Bakanlığı’nın onayı sonrasında kamuoyu ile paylaşılması konusunda ortak görüşler defalarca bildirilmişti.

Buna karşın, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Genetik Laboratuvarı, bir taraftan çok yoğun ve fedakarane çalışırken, diğer taraftan da -her nedense- ülkenin tek test merkezi olma unsurunu elinden aldırmak istemiyordu.

Konuyla ilgili tartışmalar devam ederken, Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde, gerek hızlı testlerin ve gerekse PCR testlerinin yapılacağı Başhekim Dr. Mustafa Kalfaoğlu tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.

Kendisi de beni arayarak bunu doğrulamış, test kitlerinin de iş insanlarımız tarafından yapılan bağışlarla alınacağını ifade etmişti.

Ülkemizde testlerin daha geniş kitleye ulaşması, virüsün takibinin daha hızlı yapılarak insanlarımızın hastalanma risklerini azaltma açısından umut verici bir gelişme idi.

Ancak, Gazimağusa Devlet Hastanesi’ndeki testlerle ilgili bazı uygulamalar ve Sayın Kalfaoğlu’nun açıklamaları, kafaları karıştırmaya başladı.

İlki, 19 Nisan 2020 tarihli Yenidüzen Gazetesi’nin haberine konu olan, testlerin ücret karşılığı yapıldığı konusu idi.

Haberde, iddiaları yanıtlayan Başhekim Dr. Mustafa Kalfaoğlu, yurt dışından gelen yabancı gemiciler ve özel hastanede ameliyat olacağı için test yapılması gereken kişilerden 500 TL maliyet ücreti alındığını ifade ederek, bunların bir fonda toplanarak, test kiti alımı için kullanılacağını belirtmişti. Mağusa Hastanesi’nden test talebinde bulunan yurttaşların “risk durumuna” göre değerlendirildiğini belirten Kalfaoğlu, “Eğer test yapılması gerekiyorsa da bundan ücret alınmıyor” dedi.

Yeni testlerin alınması adına kaynak oluşturmak amacıyla yerinde bir uygulama gibi görünse de, neticede devletin bir kurumunun bu gibi uygulamalarda, Sağlık Bakanlığı’ndan bağımsız hareket etmesi, test ücretlerini kendi başına belirlemesi beklenilen bir durum değildir.

Kaldı ki, yurtdışından gelen yabancı gemicilere test yapılması, sonuçlarına göre de kararlar üretilmesi yetkisinin, Gazimağusa Devlet Hastanesi’ne KKTC Sağlık Bakanlığı tarafından verilip verilmediğini de nedense kimse sorgulamadı.

Öte yandan, Sayın Kalfaoğlu, yurttaşların risk durumlarına göre değerlendirildiğini belirtirken, bunu Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği protokoller çerçevesinde mi yoksa hastane yönetimi olarak kendi belirledikleri kriterler çerçevesinde mi yapıp yapmadıklarına a açıklama getirmesi gerekirdi. Ve dahası, özel hastanelerde ameliyat olacaklara test yapılmasını zorunlu kılmak kimin yetkisinde idi?

Gelelim, Sayın Kalfaoğlu’nun 2 Mayıs 2020 tarihinde Flaskıbrıs’a verdiği mülakattaki ifadelerine: ‘’Kart test pozitifliğinde kişiye hemen pcr alıp, ev izolasyonuna alıyoruz. Pcr negatif çıksa bile 3-4 gün sonra klinik semptom yoksa bile testleri tekrarlıyoruz. Bu şekilde tesbit ettiğimiz 10 IgM pozitif hastanın hiçbirisinde klinik bulgu oluşmadığını ve tekrarlayan testlerde anlamlı farklar oluşmadığını görüyoruz. Ancak klinik bulgusu olan 2 hastamızda hem IgM hem de pcr testlerinin pozitif olduğunu gördük. Bu pozitiflerin en yakın temaslılarını da kart test veya pcr ile değerlendiriyoruz.’’

Bu açıklamasında, özetle belirli test algoritmalarını izleyerek vakalara nasıl yaklaştıklarını, pozitif tespit edilen vakalarda da temaslıların nasıl takip edildiğini anlatıyordu. Burada da akla gelen soru, tüm bu test algoritmalarının ve temaslı takibinin, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği kriterler çerçevesinde ve en önemlisi de Sağlık Bakanlığı’nın yetkilendirilmesi doğrultusunda yapılıp yapılmadığıdır.

Ve son olarak, bir vatandaşımızın paylaşımı. Gazimağusa’da ikamet eden bir vatandaşımızın, sosyal medya hesabından paylaştığı, kanser hastası olan kızının kan kusması nedeniyle hastaneye götürüldüğünde, hızlı test için 100 TL talep edildiği, testin yapılmaması durumunda da hastanın yatışına izin verilmeyeceği iddiası. Bu da, Sağlık Bakanlığı’nın açıklama yapması gereken bir başka konu…

Evet, Gazimağusa Devlet Hastanesi sayesinde ülkemiz insanları, ikinci bir test merkezine kavuştu.

Testlerin gemicilere ve tır şoförlerine 500 TL ücret karşılığı yapıldığı iddiasını da bir kenara bırakalım. Ama sorularımızı da soralım: Bu kişilere test yapma yetkisini kim nereden aldı? Hızlı testleri negatif çıkanlar, izolasyona alınmadan mı adaya sokuldu? Bunların organizasyonunu kimler hangi yetki ile yaptı?

Cevaba muhtaç bir diğer soru da, testlerin kimlere, hangi şartlarda yapıldığının, izolasyon konusunda karar mercinin neresi olduğunun, temaslı takiplerinde hangi algoritmanın izlendiğinin Sağlık Bakanlığı’nın bilgisi ve yetkilendirmesi dahilinde olup olmadığıdır.

İş insanlarının ve halkımızın bağışları ile alınan testlerin, hangi nedenle ve kaç paraya olursa olsun, ücret karşılığı yapılmak suretiyle tekrar Gazimağusa Devlet Hastanesi’ni Kalkındırma Derneği’ne veya kendi içerisindeki döner sermayesine (?) gelir olarak geri döndürülmesi konusunu da ayrıca not düşmekte fayda var.

Özetle, Gazimağusa Devlet Hastanesi, testler ve testlerin yönetimi konusunda, sanki hafiften özerkliğini ilan etmiş veya bildiğini okuyan veyahut da merkeze hesap vermeyen hastaneymiş gibi bir görüntü veriyor.

Sağlık Bakanlığı’nın ve Gazimağusa Devlet Hastanesi Başhekimliği’nin, toplumun daha aylarca uğraşacağı böylesine hassas bir konudaki kafa karışıklıklarını gidermek adına, halkımızın karşısına birlikte çıkarak doyurucu bir açıklama yapmaları da elzemmiş gibi görünüyor.

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899