Meslek örgütlerinin ne işe yaradığını anlayamadım gitti.

Yasasında, tüzüğünde görev, yetki ve sorumlulukları yazıyor olsa da pratikte öyle olmadığı kesin.

İlla ki siyasete bulaştırılacak, illa ki birileri tarafından sıçrama tahtası olarak kullanılacak, cv-mivi falan kabartacak, illa ki sözüm ona ‘’elit kesim’’ tarafından ‘’toplum liderliği’’ sahnesine dönüştürülecek.

İnsan, ödediği ‘’zorunlu’’ üyelik aidatına yanıyor son tahlilde.

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) de yıllardır böyle bir birlik görüntüsünde.

Çaktırmadan değil, aleni siyaset yapıyor.

Sağlıkla ilgili, adeta yasak savar bir-iki basın açıklamaları, iki elin parmaklarını geçmeyen katılımcılarla süslü tıbbi aktiviteler, bu siyasi görevini yerine getirme kaygılarını maskeleyemiyor ne yazık ki.

İki örnekle somutlaştırayım.

İlk organizasyon; KTTB’nin, 11 Nisan 2019’da ev sahipliğini yaptığı, ‘’Federasyon-Siyasi Eşitlik ve Güç Paylaşımı’’ başlıklı panel.

Kimler vardı bu panelin organizasyonunda?

OPEK, yani Association for Social Reform. 1997 yılında kurulan bir oluşum. O zaman Kıbrıs Cumhuriyeti AB üyesi bile değildi! Temel hareket noktaları, Kıbrıs’ın ‘’daha Avrupalı’’ olması idi! Kıbrıs Avrupa Birliği’ne girdi, ama OPEK her nedense yine ‘’daha Avrupalı’’ olma hedefinden vazgeçmedi? (Daha nasıl Avrupa’lı olunacaktı ki?)

Peki başka kimler vardı organizatör olarak?

UCN (Unite Cyprus Now - Birleşik Kıbrıs Şimdi). Amacının ne olduğu zaten adından belli. Ama bunun nasıl olacağı ise muamma. Dışarıda halka anlatılanların başka (barış güvercini), içeride konuşulanların başka (savaş kartalı) olduğu bir oluşum.

Ve diğer organizatör, tabii ki KKTB Başkanı’mız, İç Hastalıkları Uzmanı Sayın Dr. Özlem Gürkut.

İkinci organiasyon; yine KTTB’nin, 16 Eylül 2019’da ev sahipliğini yapacağı, ‘’Doğal Gaz Konusu, Yapmamız Gerekenler’’ başlıklı panel.

Kimler var bu panelin organizasyonunda?

Yine OPEK ve tabii ki Sayın KKTB Başkanı.

(Konu OPEK’ten açılmış iken, Ocak 2019’da, Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın, güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren OPEK temsilcilerine Kıbrıs sorunu konusunda izahatta bulunmuştu. Cumhurbaşkanlığı resmi internet sayfasından da bu paylaşmıştı. İşte örgütün gücü ve etki alanı!)

Değerli okurlar,

Kişiler, diledikleri ideolojileri benimseme, diledikleri düşünceleri açıklama hak ve hürriyetlerine sahip olmalıdır, bu ayrı konu.

Ancak, farklı düşüncelerin, farklı görüşlerin bir arada olabileceği, sağlık gibi özelliği ve sınırları gayet net belirlenmiş bir meslek gurubunun yasal örgütünün, siyasetin sınırlarını zorlayacak organizasyonlarla ne yapmak istediği anlaşılır bir durum değildir.

Ülkemizdeki tüm tıp ve diş hekimlerinin çatı birliği olan bir birliğin, böylesine bir dönemde yapması gereken şeylerin başında doğal gaz konusu, zurnanın son deliğidir bana göre.

Kime ne mesaj vermeye çalışıyorlar, hangi zihniyeti besliyorlar ya da kimlere hizmet ediyorlar, anlaşılır gibi değil!

Doğu Akdeniz’deki doğal gaz konusu, öyle herkesin boyuna göre bir konu değildir malum.

KTTB, madem yapılması gereken bir şeyler arıyorsa buyursun Sayın KTTB Başkanı, aynı organizasyon ekibini toplayıp kamu-özel, tüm hastaneleri bir gezsin!

Oradan çıksın, İlaç ve Eczacılık Dairesi’ni gezsin.

Oradan çıksın, İlaç Kurulu’nun, Sevk Kurulu’nun önünde ‘’ağlayan’’ hastaların seslerine kulak versin.

Hiçbir şey yapamıyorsa, tüm tabipleri kucaklamayı denesin.

Sağda solda kaçak manuel terapi yapan, kaçak saç eken, evinde hasta bakıp Türkiye’de kesenleri tespit etsin!

Yurtdışına kaçırılan genlerimizin peşine düşsün mesela!

Yok onu da yapamıyorsa, çıksın, kamu ve özel yaşlı bakımevlerini, rehabilitasyon merkezlerini gezsin.

Yetmedi mi, sağlık sisteminin keşmekeşliğinden çıkışın yollarını araştırsın, somut önerilerde bulunsun; ama bunu yaparken de gizli kapaklı yasa çalışmalarına alet olmasın!

Gördüğünüz gibi değerli okurlar,

Halkımızın gözü önündeki mesleklerinden olan hekimlik mesleğinin, toplum adına yapması gereken onca sorumlulukları varken, hekimleri ve halkı doğal gaz bahanesi ile ‘’gaza getirmeye’’ çalışmanın alemi de yoktur!

İlla ki bir şeyler yapılmak isteniyorsa, önce herkes önündeki eşiği temizlemekle işe başlasın…

Toplumun temel taşları, üç kuruşluk siyasi ihtirasın çakılı haline getirilmesin…

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899